şimdiye kadar hiç tatmadığım bişeydir. boktan olduğunu düşündüğümden mütevellit böyle bişeye hiç kalkışmadım. bi gün yalnızlıktan kusucak olursam denicem ama, bakalım nasıl bişeymiş.
eğer gitmek istediğiniz film başkasının ilgisini çekmiyorsa ama siz mutlaka sinemada izlemek istiyorsanız yaşanabilecek bir durumdur. les misérables filminde başıma gelmiştir.
gören de okey'e dördüncü kisi araniyor sanacak. ne var bunda? izleyecegin bir film, film süresince de kimseyle konusmayacagina göre, gayet yerinde davranistir. ayrica arkadasi'nin gitmek istemedigi film'e zorla beraberce girdikten sonra, sürekli nabiz yoklamaktan iyidir.
insanı farklı ruh hallerine sokar. "tek başıma sinemaya gidiyorum" diye evden çıkıp gerine gerine yürürsünüz, ama sinema salonunda çevrenizi birbirine sarılan, gülüşen çiftler kuşatır ve "vay amk" dersiniz. ister kız ister erkek olun bu durum böyledir ve o sinemaya giderkenki "kimse dokunamaz bana" vari kasımpaşalı tavrınız bir balon gibi söner. iki büklüm, yavaaaş yavaş eve gidersiniz.
işi iyi yanından bakmak gerekirse; sevgiliden önce tek başımıza giderek filmi test ederiz. film güzelse, ilk kez sevgilimizle izleyecekmiş numarası yaparak ona kandırık yaparız ve sinemaya sokarız. filmi izleyip beğenince onu yanıltmadığımız düşüncesi bilinçaltını saracak ve bir gün bize güven duyarak evlenmek isteyecektir.
tek başına sinemaya gitmek en zevkli uğraşlardandır. çene çalıp film keyfini bozan yok, filmi anlamazsa neden niçin diye soranda olmuyor en iyisi yalnız gitmektir.
pek eğlenceli olmasa da ışıklar söndünten sonra pek bi numarası olmayan durum. film başlamadan 10 dk. önce salona girip bekleyiniz.
vatandaşlar yavaş yavaş girmeye başladığında partnerinizin wc'de olduğunu düşünecektir. ama ufak sır, mont olur, çanta olur o tarz eşyaları yandaki boş koltuğa bırakınız.
etrafta gordugunuz arkadas gruplarina bakip derin dusuncelere dalmaniza sebebiyet verir. bir bakima da ozgurluktur. begenmezsen filmi cikar gidersin, yaninda sevgilin olsa sike sike izleyecegin filmi.