tek başına rakı içmek

entry80 galeri2
    78.
  1. 77.
  2. 76.
  3. Rakı sofrası kalabalık güzeldir.. Rakı sofrası dostlarla iyidir, evet.. Sonsuz muhabbettir. Ama bazen hiç konuşmak istemez insan. Hele ki bir deniz kenarındaysan ve sevdiğin bir şarkı eşlik ediyorsa, tadından yenmez. Ama tek başına rakı mutluluktan içilmez. Kederden içilir. Kederini dağıtıp, yarına sağ sâlim çıkabiliyorsan, işte o zaman tek başına rakı içmek iyidir.
    1 ...
  4. 75.
  5. 74.
  6. rakıyı çoğunlukla yalnız içerim. bazen de tek başıma bir mekana gider, orada içerim.

    geçen hafta canım pek sıkılınca, yürüyüş yapmak maksadı ile sahile yürüdüm. sahil boyu yürüdüğüm esnada, tanıdık mekanın önünde bir süre duraksadım ve daldım içeri. "hoş geldin abi. kaç kişi olacaksın abi?" diyen ilker'e, yalnızım dedim. 35'lik rakı, roka söğüş, iki dilim lakerda ve süzme yoğurt söyledim ve ardından başladım demlenmeye. rakı bitince, bir kadeh daha söyledim. o kadehi yudumlarken derin derin düşündüm. zaten oturduğum ilk andan itibaren düşüncelere dalmıştım ama son kadehte düşünce harbim yoğunlaşmıştı. ailemi, az ve öz olan arkadaşlarımı, geçmiş ilişkilerimi, ülke gündemini ve maddi kaygılarımı düşündüm. bunları düşünürken pek darlanmadım ama bir an geldi, 12 ekim 2019 akşamı kaybettiğim ares'im beynimin odalarında koşturmaya başladı. arkadaş, bir kötü oldum ki tarif bile edemem..
    zaten kafam bulanık, hepten kendimi kaybedecek gibi oldum.

    genç garsona seslenip rica ettim bana çay getirsin diye; sağ olsun getirdi.
    çayımı yudumlarken son bir sigara yaktım. sigarayı içli içli tüterken, bacağımda hissettiğim temastan dolayı dehşetli irkildim. dalgındım ve böyle bir teması hiç ama hiç beklemiyordum. bir de baktım ki simsiyah bir kara oğlan, bacağıma sürtünüp duruyor. ben ona bakınca gözünü ağır ağır aç kapa yapıp, sivri dişlerini göstererek miyav dedi. sonra yine sürtünmeye devam etti. yani koca mekanda sürtünmek için beni seçmişti. hisli hayvanmış belli ki. derdi olana derman olası gelmiş belki de. incelikli haytaydı velhasıl.

    kara oğlanın bir süre sırtını sevdikten sonra, bira ve beyaz peynir söyledim. biramı ve peynirimi getiren ilker sordu: "abi, biranın yanına peynir ne alaka?" diye. denemelisin bence dedim. denerim abi deyip, diğer müşterilere seğirtti. beyaz peynirden ufak parçalar kopartıp kara oğlanı besledim. hatta isim bile koydum: hızır. neyse, pek de pasaklı çıktı zira ortalığı batırdı. peynir parçalarını çiğnedikçe her yere küçük ve minik parçalar saçıldı. ayaklarımın dibi peynir parçacıklarıyla doldu. hepsini yemeyince, bari birayla geri kalan peyniri ben yiyeyim dedim. pek güzel ikili olmadı ama ziyan olmasın diye yedim.
    sonra, yanımdan ayrılan kara oğlanın gidişini izlerken tekrar ayaklarımın dibindeki peynir parçacıklarına baktım ve aklıma yine ares geldi. eğer o an yanımda ares olsaydı önce kediyle oynamak isteyip bir güzel dayak yer, burnu kanar, akabinde yerde kalan peynirleri diliyle öyle bir sıyırır ki, o salyanın kalıntıları en az beş yağmur boyunca silinmez diye düşündüm; ve yine kötü hissettim.

    hesabı ödeyip biraz yürüdüm ve taksinin birine el edip, eve yollandım. taksicinin sakalından muhafazakar olduğuna dair kimlik tespitini yaptım. muhtemelen korona tedbirleri maksadıyla yapılan ve yolcuyla sürücüyü ayıran şeffaf pvc'nin boşluğundan rakı kokusu burnuna ilişmişti. onu sinir ettiğim için keyiflendim. içinden bana ettiği küfürleri aynen ben de ona iade ettim. aramızda sitzkrieg gibi sessiz ve muallak dolu bir savaş söz konusu olmuştu. ama etrafa yaydığım yoğun anason kokusuyla bu savaşta üstünlüğü ben kazanmıştım. evet, küçük hesapların adamıyım.

    eve girdikten sonra, ares için özel olarak yaptırdığım ve dolabıma astığım resme baktım. tam da sulu gözlülük yapacağım anda toparlandım ve siktirip gidip yattım.

    bahse resim:

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2189724/+

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/2189726/+
    0 ...
  7. 73.
  8. Arada bir havyar, lakerda gibi mezeler eşliğinde çok yüklenmeden yaşanan keyif.
    2 ...
  9. 73.
  10. Rakı, muhabbet ister, sohbet ister, kah efkâr kah sevinç, kâh müzeyyen senar, kâh ıf you go away kah evvelim sen oldun ahirim sensin , yani dakika dakika değişen sürecin içkisidir ve bundan dolayıdır ki yalnız içmenin keyfi olmaz.
    Balkonda oturup, uzun uzun karanlığı seyrederek, usul usul içtiğin şaraba benzemez.
    Rakı, yalnız içilmez.
    5 ...
  11. 73.
  12. 72.
  13. en son 29 ekim 2019 yılında atamın şerefine yaptığım olay açık ve net.
    0 ...
  14. 71.
  15. tek başına bira içmekten, votka içmekten yahut ne bileyim viski içmekten farklıdır.

    rakı hüzünlü de olsa, mutluluklarla dolu da olsa sosyal ortamların içkisidir. birden çok, (tercihen) dörtten az kişinin bulunduğu sofralarda tüketilip, genelde sanat müziği eşliğinde yahut sofradakilerin meşreplerine göre müzik zevkiyle donatılan ve gecenin sonunda oturulduğu gibi kalkılması makbul olan içki türüdür, ayrıca gazi'nin en sevdiği alkollü içecektir.

    bu içki tek başına içmeye (ne bileyim) pek müsait değildir -sanki-. ama eğer, bir gün bu mereti tek başına içen birini görürseniz bilin ki, ağırlığı altında ezildiği düşünceleri arşa ulaşmıştır. şayet, rakıyı içerken oturup düşünecek vakte ve sükunete ihtiyacı vardır bu kişinin... her neyse derdi, sezen aksu ile cevap vermek gerek kendisine diye düşünüyorum. geçer
    1 ...
  16. 70.
  17. kısaca bencilliktir veya yalnızlık durumudur.
    0 ...
  18. 69.
  19. bazen yaparım ben bunu. kâh dışarıda bir yerde, kâh evimin balkonunda. rakı sohbetle gider evet, ama yalnız içmesi de pek âlâ güzeldir, keyiflidir. en güzeli de ne biliyor musunuz? çok güzel hüzünlenir insan. böyle için için yanarsın. meşe gibi. kimsecikler duymaz çığlıklarını. ortaya serpiştirdiğin mezelerin bir anlamı yoktur. sofra olsun, ortam olsun diye koymuşsundur önüne. rakıdır esas olan. rakıdır için için yanmana yardımcı olan. ağlarsın da, kimse görmez işte..

    geçen yaz
    temmuz ayı
    günlerden cumartesi
    saat 19:30

    sıkıntı girdi içime. ne yapsam, ne etsem derken, markette buldum kendimi. sert olsun, ağzıma sıçsın diye kulüp rakı aldım. yanına da süzme yoğurt. mis! daha ne olsun..

    rakıyı dolaba attım biraz soğusun diye. yoğurdu koydum kaseye. "ulan" dedim, "bi de yeşil zeytin koyayım sofraya".. ayvalık'tan hediye gelmişti zeytin. mis!

    laptop'u da aldım yanıma. açtım youtube'u, aklıma gelen ilk şarkıyı yazdım; "yine mi çiçek".. çalıyor namussuz. çalıyor çalmasına da, anamı da ağlatıyor..

    duble rakımdan çektim şöyle kallavi bir yudum. "ohhh" dedim, "ohh bee!".. yoğurttan bir kaşık, peşine de ayavalık'tan gelen mis gibi zeytin. yuvarlıyorum zeytini ağzımda. yağını emiyorum. "ohh" diyorum, "ohh bee!"
    tabii bu sırada sigarayı içmiyorum, yiyorum. peşi sıra yakıyorum lanet şeyi. arada öksürüyorum, arada dalıyorum uzaklara. sonra aklıma bir parça daha geliyor. hemen yazıyorum; "bakmıyor çeşmi siyah"..
    "yok yok!" diyorum, "yok yok! bayati peşrev çalsın arkadan. söz olmasın. o kısmı ben doldurayım"..

    vakit ilerliyor tabii. iki, üç, dört.. kafa kırılmış da, haberim yok.. çişe kalkınca duyuyorum kafamın bana "hoş geldin hacı abiii" dediğini. bir kadeh daha içeyim diyorum. içiyorum da. içerken, düşünüyorum da. hem de çok. baya baya lan! öyle böyle değil yani..

    kendimi avutmaya çalışmıyorum. aksine, boşalmak istiyorum ama gelmiyor işte. akmıyor gözümden yaş. müziği kapatıyorum.

    saat 00:20

    bir tane daha zeytin atıyorum ağzıma. hemen yemiyorum. yuvarlıyorum ağzımda. yuvarlıyorum ki, yağını emeyim diye.

    bir ara rüzgar esinti yapıyor. tam da daldığım esnada yapıyor bunu. böyle "şappp" diye vuruyor suratıma. iki elimle yüzümü ovuşturuyorum, "uyku yok oğlum" diyorum, "uyku yok anasını satayım".. dolduruyorum bir kadeh daha ama bu sefer domuz sıkısı. zaten leyla olmuşum, "koy .mına" diyorum. ortalık sessiz. herkes anlaşmış gibi aynı anda tatile gitmiş. tek tük ışık yanıyor evlerde. kendimi yalnız hissediyorum o esnada. hani bu şeyin yalnızlığı, sevgisizliğin.. yoksa millet tatile de gitse, cehennemin dibine de gitse umurumda olmaz. tam da o esnada gözümden akıyor beklediğim yaş. "hoş geldin" diyorum, "hoş geldin hacı abi.." bi de onun şerefine çakıyorum okkalı bir yudum. sonra.. sonra, bekliyorum bir süre. ayağa kalkıyorum. bağırıyorum karanlığa;

    "sevenle oyun olmaz ulan!!"

    bir iki tane ışık beliriyor pencerelerden. bakıyorum öylece. görmüyorlar da beni. oturuyorum yerime. "sen" diyorum, "sen adam olmazsın be noro lim asfaloth"..

    saat 01:10
    açım.
    3 ...
  20. 67.
  21. 66.
  22. 65.
  23. Hayatta kendimi tek özgür hissettiğim andır belki de. Çıkarım bahçeye yakarım mangalımı, soframı kurarım öyle çok detaylı bir sofra değil rakının klasik pezevenkleri işte. Açarım sevdiğim parçaları. Geçmişe giderim, geleceğe giderim. Kafamın en berrak olduğu andır o ilk kadeh. Tek başıma rakı içmek benim için bir ritüeldir. Çekemem manita dırdırı arkadaş sohbetini. Gerçek huzur budur olm. Yağmurlu bir ankara gecesinden selamlar olsun herkese
    7 ...
  24. 64.
  25. kimse onu anlayamayacağı içindir belkide.
    1 ...
  26. 63.
  27. Rakı muhabbet için içilir. Ortam arkadaş şart yani. Yeni icatlar çıkarmayın başımıza aq.

    Dertliyim falan diyosan git vodka viski falan iç.
    0 ...
  28. 62.
  29. Rakı israfı, Al bira iç, votka iç, rakı ne la tek başına.
    He illa içeceğim diyorsan ben gelirim yanına beraber içeriz.
    1 ...
  30. 61.
  31. bir tek başına bira içmek değildir. rakı genelde muhabbet ister.
    0 ...
  32. 60.
  33. 59.
  34. tek başına rakı mı içilirmiş olmaz öyle.
    0 ...
  35. 58.
  36. 57.
  37. Şimdiden, daha erken saatten ilk yudumu almış bulunuyorum.
    Sabaha kadar yetecek zulam var.
    Bugün içilecek, bugün.
    Bugün ciğerim yandı, rakı da boğazımı yaksın.
    1 ...
  38. 56.
  39. 55.
  40. Cogu zaman yaptigim aktivite. Gerci bugun rakiyi viski ile aldattim. Bana kusmesin.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük