Prof. Ülkü Azrak, devlet başkanının partili olabilmesi önerisinin tek kişi yönetimini daha da güçlendirecek bir girişim olduğunu belirterek, "Erdoğan tek adamlığa hazırlanıyor" dedi.
Prof. Dr. Ülkü Azrak, Başbakan Tayyip Erdoğanın cumhurbaşkanı ya da devlet başkanının partili de olabilmesine yönelik değerlendirmesini art niyetli olarak nitelendirirken, Tek adamlığa hazırlanıyor yorumunu yaptı. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk de Erdoğanın her türlü gücü ve tüm dizginleri elinde tutmak istediğini söyledi.
Prof. Dr. Ülkü Azrak, ABDde devlet başkanının seçildikten sonra da partisinden kopmadığını belirtti. Geçmişte Türkiyede de benzer bir durumun yaşandığını anımsatan Azrak, Cumhurbaşkanı hâlâ partisinin içindeydi, partideki görevi sürüyordu. Bunun örneği Celâl Bayardır diye konuştu. Celâl Bayarın bastonunun gümüş başlığında Demokrat Partinin sembolünün olduğunu da vurgulayan Azrak, DP dönemi gerilerde kaldı. O dönemde başkanlık da söz konusu değildi dedi.
Objektif olarak bu konunun tartışılmasının zor olduğu düşüncesini paylaşan Azrak, Bunların arkasında art niyet var. Art niyet de şu; çok açık konuşalım, bugünün Başbakanı, cumhurbaşkanı olarak görevini sürdüreceğini düşünüyor ve partisinden de ayrılmak istemiyor. Bugünkü pozisyonunu koruyacak, emirler verecek, partisini yönetecek, hem de devleti yönetecek. Bence art niyet bu değerlendirmesini yaptı.
Gerekçe gösteriyor mu Başbakan? Niye partisinden ayrılmasın? diye soran Ülkü Azrak, sözlerini şöyle sürdürdü: Böyle bir öneriyi ortaya attığında, dayandığı gerekçeyi açıklamazsa ilk akla gelecek şey budur. Başbakan iyi dersem iyidir, herkes de buna inanmalıdır diye düşünüyor. Bugüne kadarki yaklaşımları bu daha iyidir dedi, herkes de evet evet iyidir dedi. Bu düşünce, tek kişi yönetimini daha da güçlendirecek bir şeydir. Tek adamlığa hazırlanıyor. Sadece ülkeyi yönetmek değil ülkedeki çoğunluk partisini de yönetmek istediği anlamına geliyor.
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk de Türkiyede 1961den itibaren cumhurbaşkanlarının belli sürelerle seçilmeye başlandığını kaydederek, Anayasada Cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisi ile ilişiği kesilir hükmü yer alıyor. O takdirde anayasa değişikliği yapmak gerekecektir. Kaldırılır herhalde bu hüküm, hesap böyle dedi. ABD örneğine de bakmak gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Türk, ABDde başkan parti genel başkanı değildir. Obama, Demokrat Partinin genel başkanı değildir, ondan önceki Bush da değildir. Bu kişiler partilerin adayıdır değerlendirmesini yaptı.
Yarı başkanlığın uygulandığı Fransada da cumhurbaşkanlarının parti genel başkanı olmadığına işaret eden Türk, şu yorumu yaptı: Başbakan, Turgut Özalın düştüğü duruma düşmek istemiyor. Sayın Erdoğan arzu ettiği gibi cumhurbaşkanı seçilirse sonra da partisinin dizginlerini elinden bırakmak istemiyor. Böylece her türlü gücü elinde tutmak istiyor. Bütün dizginleri elinde toplamak istiyor. Her yönüyle hem hükümet başkanlığı hem de parti genel başkanlığının elinde olmasını istiyor. Bu sakıncalıdır. Ne Türkiye Cumhuriyeti ne de şahsen Erdoğan yarar görür.