- tehlikenin farkinda misiniz?
- ne tehlikesi yahu?
- saatler 16 mayista 100 sene geriye alinacak.
- oh cok iyi yahu heybeliye gider mehtaba cikarim, camlıca gider bir tatlı huzur alirim
ordan da yuksekkaldirimda, gupe gunduz melahat'i alip alemdar'a giderim...
- beyefendi siz iyi misiniz ne diyorsunuz?
- gec bunlari, anam babam, gec bunlari bir kalem; bilirim ben yaptigimi.
- aman be!
- ya o, mualla'yi sandala atip, ruhumda hicranin'i soyletme hikayesi.
- beyefendi size ne oluyor iyi misiniz?
- abo bilinclendim ben cumhuriyet tehlikede atesle yaklaşma havaya uçarsin.
- imdat deli var.
- mazlumu getirin bana.
- ama beyefendi...
- auwww bu karsilikta veriyormus iyi iyi gel bakayim sen buraya...
- ama ama...
- amasi mamasi yok bu kokuda ne böyle? cafer gel evladim buraya
- tamam vazgectim. cumhuriyet tehlikede değil 100 sene geriye falan gitmiyoruz.
- ulan essek sıpasi o halde benim kafami niye çaka çiko ettin ha? ulan ben seni simdi ne yapayim... kacma gel buraya seninde hoşuna gidicek nihahahahahaha
bir slogan atılıyor ortaya, bir gazete tarafından. bu slogan ki, "işte bu üyeler" diye manşet atıp birilerini açık açık hedef göstermekten daha evla, daha eli yüzü düzgün bir slogan.
ne yapmış bunlar? tersten "tehlikenin farkında mısınız" yazmışlar. neye kime karşı? zamanında, gerekirse laiklik gömleğini de giyeriz, düzene ayak uydururuz, demokrasi bizim için amaç değil araçtır diyenlere karşı. minareler süngümüz, müminler askerimiz diyenlere karşı. şimdi, siz hem cumhuriyetin temel değerlerine sahip çıktığınızı iddia edeceksiniz, hem de bunları söyleyen, bu mantaliteye sahip zihniyeti kollayacak, ona karşı bir tepki niteliğinde geliştirilen sloganı, hareketi eleştireceksiniz, yanlış bulacaksınız. bunu da geçtim, asıl verilmek istenen mesajı götünüzden anlayıp, yok onun trirajıydı, yok bunun reklamıydı diye konuyu saptıracaksınız. sonra? sonra "biz cumhuriyetin en büyük bekçileriyiz" , "merak etmeyin biz sizden daha çok savunuruz cumhuriyeti" diyeceksiniz..yok, bunu yemiyoruz işte.
bir çay demleme vaktiniz geldi sanırım. artık yeşil başınızı da alıp mı yaparsınız bunu, aradığınız şeyde değerinizi mi bulursunuz bilemem.
tanım da istersin sen şimdi; cumhuriyet gazetesinin bilmem kaç ay önce attığı ve ancak magazinden beyni pelteye dönmüşlerin yeni zannettiği slogan, başlık.
laik, cumhuriyeti bünyesine sindirebilmiş, atatürkçü çağdaş bünyelerin farkında olduğu, örümcek kafalıların zaten ülkeyi 100 yıl geriye döndürmek için asla farkına varamayacakları durumdur.
Cumhuriyet gazetesinin reklamlarında kullandığı anlamlı slogan.
Kimse ne tehlikenin ne de olan bitenin farkında aslında.. Siz bile.. iktidar koltuğunda oturan insanlar kendi çıkarları doğrultusunda belli amaçlara ulaşmak için çaba sarfettiler. Çünkü gerçekleştirecekleri oluşum Türkiye için olabilirliği yüksekti ve kolaydı.
Her boş bulundukları anda -sözde- yaptıkları icraatlarından bahsettiler. Ulusa seslenip hiçbir sorun yok, geliştik bile bakın dediler. Gözlerimizi doldurdular(!) Gözlerimiz doldukça daha bulanık, daha tozpembe görmeye başladık olayları.. Çünkü yönetmiyor, yönetiliyordu halk. Demokrasi bu değildi oysa! Aydın düşünenlerin yolu onlarca, yüzlerce kez kesildi, haklıyı savunanın sesleri bir anda kısılıverdi. Neden bunca engel konuldu aydınlığın önüne tahmin edebiliyor musunuz?
Edemiyorsunuz.. Çünkü gözleriniz gururdan dolmuş durumda. Aydınlar halka yol gösterenlerdir, onlara ışık tutanlardır! Eğer bu ışık karanlık köşelerde dönen oyunlara doğru dönerse, bazıları için durum hoş olmayacaktır. Çıkarları, mevkiileri, paraları, kısaca varları yokları kaybolacaktır. Çünkü halkın yapılanlara karşı sabrı tükeniyor ve gerçek olanı görmek için can atıyor... Aydınlar (ki sırayla ışıkları ellerinden alınanlardır) ise göstermek için can atıyor...
Fakat işte engeller burada beliriyor! Halkın gözü artık kapatılmış, doğru olanı seçmek yerine magazin izletilip beyin yıkanan ülkede çıkarları peşinde koşanlar istediklerini kolayca elde eder olmuş! Buna dur demesi gereken bizleriz.. Halkız!..
Kolayca vazgeçmeyelim haklarımızdan, özgürlüğümüzden! Bu gerileyici durum değişime girmediği sürece tehlike her zaman ülkenin üzerinde olacaktır. Sıradaki tehlike ise 16 Mayıs 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Farkında olunmalı artık gerçeklerin, üstü örtülmeye çalışılmamalı Cumhuriyet'in. Açın artık o siyah örtüyü,
görün aydınların yansıtmak için çaba harcadığı o parlak ışığı!
bu konu hakkında ki en son beyanimi yazacağim. şimdi turkiye cumhuriyetini ne burokrat dusunce kurtarabilir ne de haci hoca takımı kurtarabilir.
aslinda burokratlara (bakın sosyal demokrat demiyorum) söyleyecek pek bir şeyim yok. çünkü yedikleri naneler boy boydur. 28 subat surecini yaratip bu adamlari başımıza musallat ettiler. kendi beceresizliklerinden ötürü zaten senelerce bu ulkenin canina okudular. fazla bir örneğe gerek al sana bağkur. istanbuldakiler gitsinler bagkur bir islem yapsinlarda mevzuat yuzunden göbekleri catlasin.
sıra geldi iktidara. iktidar'in ne oldugu daha dogrusu nasil bir anliyasa sahip oldugu istanbul'da belediyecelik anlaminda daha iyi tetkik edilebilir. iste istanbulda gözüken durum su anda pek iç acici değildir. istanbul dişinda yaşayanlar bu zihniyetin başka illerdeki anlayişini tetkik etsinler.
ama yiğidi öldür hakkını yemeyelim. istanbul belediyecilik anlaminda sözen'in marifetleri ile öyle bir ayvayi yedik ki bu adamlarin icraatlari gül suyu amber-i misk geldi. ve iktidara çikiş için taban buldular. eh msp tabanini ise kullan at yaptilar bu arada.
turkiye şu anda bir geçis süreci yaşiyor. bu tip şeylerin olmasi normaldir. ve bu geçiş sürecinde böyle ivir zivirliklarin olmasi gayet tabidir.
ulkemizde aydin denince hele de mizah denince memurculuk yapan ve diktayi sevenler el üstünde tutuluyor.
efendiler bilmezmisiniz bir gazete bir partiyi, bir idolojiyi savundugu zaman halki galeyana surukler. bu iktidar içinde muhalefet içinde gecerlidir. ha iktidar borazani ha muhalefet borazani ikiside ayni şey. bir gazate tarafsiz olmalidir. post kavgasinda taraf tutmamalidir. olmasi gereken budur. dunyada ister istemez bunlar oluyor. ama turkiyedeki katmerli ve dangalakca değil.
işiniz gücünüz yok mu sizin? siyasetle bu kadar ugrasiyorsunuz? bir hobisi bir melaikesi olmayan ve cani sikilan insanlarin zaman doldurma işidir siyaset.
daha dogrusu ulkemizde bu iş ucuzlatirmistir. bakın meclise bakin il örgütlerine hangi insanlar mesleklerinde aman aman bir basarisi var? hangi insani mesleği ile taniyoruz?
kimlik olarak 'particilik' mesleği icra etmektedeler.
ama sunu unutmamak lazimdir, geçmişte bu ulkeyi bombok eden ve su anki kelek durumda olmamiza sebeb olan burokrasidir. ve bunlarin en cok iktidar'da durdugu vakit ise 1940'lardir.
herhalde iktidarda babam değildi değil mi? ben akıldan yanayim. dangalaklik ve hiyarliğin karsisindayim. elbette gün gelecek mahser mahkemesi kurulacaktir. iste o zaman ak kavun kara kavun meydana cikacaktir. enseyi karatmayin ve bu tip fasaryalar ile ugrasmayin. ülkeyi kurtaracaginiza önce kendinizi kurtarin.
sosyal demokrasiden, solculuktan, halkın yanında olmaktan bahseden fakat internet sayfasını paralı yapan bir gazete olacak kadar iki yüzlü bir gazete olan cumhuriyetin adına yakışmayan sloganı. bu sloganı bulan adam ve bunu gazetede kullanmaya karar veren gazeticilikten, sosyal sorumluluktan nasibini almamış genel yayınn yönetmeni bu yaptığınız kışkırtma, bölücülük değildir de nedir?
tehlikenin farkında mısınız?
evet farkındayız sizin gibilerin farkında olmamak mümkün mü?
bush amerika'sinin yonetilme mantigina dogru turkiye'yi de suruklemeye calisan slogandir. netekim, bu slogan, aynen bush'un terorizm tehlikesini kullandigi gibi su anki akp hukumetini tehlike olarak kullanmaktadir. ulkeyi korku politikasiyla ve her an birseyler olabilecekmis mantigiyla yonetmeye aday bunyelerin cigligi olarak kalacaktir.
zira bush'un 2. doneme de secilmesini saglayan mantalite kisaca soyledir. "bakin, teroristler dort bir yandan ulkemizi, ozgur insanimizi yemeye bitirmeye calisiyor. bakin, demokratlar irak savasini bile onaylamiyor. ulkeyi bunlara emanet ederseniz teroristler cesaret alir ve bize saldirirlar. ancak biz sizi terore karsi koruruz. tehlikenin farkinda misiniz?"
Cumhuriyet gazetesinin işlev olarak pkk terör örgütünden farklı bir görev üstlenmediğini gösteren reklamın sloganıdır.insanların masalarından aç kalktığı çocuklarının okullarına gidebilmek için 10 km karda yürürken hayatını kaybettiği bir ülkede hayatlarında eza nedir bilmeyen bir gazete grubunun laiklik,cumhuriyet gibi söylemler altında kendi diktatörlüklerini korumak için sarf ettikleri iğrenç kelimesinin basit kalacağı bir reklamın cümlesidir. yayın hayatı boyunca yapabildikleri bütün bölücükleri yapmakta üstüne olmayan kendini vatanperver diye gösteren vatanhainlerinin son çıkışı
sadece cumhuriyet gazetesinde değil diğer gazetelerdede görülen gerginlikten tiraj arttırma hevesinin ürünü olan bi slogan. herkes bilmelidir ki bu ülkeye ne şeriat gelebilir, ne de kimsenin camiye gitmesi ibadet etmesi engellenebilir.
burada bu insafsız ve hakikatten bölücü iğrenç reklama? çok güzel bir 'ayar' verilmiş;
neyin ne olduğunun 'gerçekten' farkında olmamız umuduyla; http://www.samanyoluhaber...&hid=39013&sec=10
Evet farkındayız ama ne yapabiliriz dedirten soru.Kim orgutleyebilir bizi?Dejenere olmus bir toplum artık orgutlenebilir mi?Ataturk gibi bir insan 100 yılda 2. kez geri gelir mi?
Cok zor bir soru cok turkiye nereye gidiyor degil turkiye nerede demektir bu soru?
karşı olunan durumu çok yanlış şekilde ifade eden bir tepkidir. laiklik demek dine karşı çıkmak değildir. yazının bu şekilde yazılması yanlıştır. tabiki herkesin bir fikri ve düşüncesi olacaktır. kimi o düşünceyi benimser kimi karşı çıkar. fakat kendi düşünceni ifade ederken diğerlerinin inançlarına saygı duymalısın. birkaç kendini bilmezin yaptığını tüm o inanca sahip olanlara mal etmemelisin*.
eski reklama oranla yenisinin daha çok tepki çekmesi normal olan kampanya.
ilk reklam kendi bakış açılarıyla işlerin ters gittiği düşüncesinden yola çıkarak 'kendinize gelin, okuyun araştırın, tepkinizi gösterin' çağrısı yapan bir reklamdı. ancak son günlerde yayınlanan ikinci reklam kuşağında ise demokrasi anlayışına tepeden inme bir hançer saplanmıştır. 100 yıl geriye gitmeler, cumhuriyet'in başlangıcı olarak atatürk'ün dogumunu göstermeler, demokratik seçimi engelleme istekleri..tepkiler bunadır.
tamam..evet farkındayım tehlikenin. simdi ne olacak? birisi de çıksın söylesin ne yapmam gerek ? cumhurbaşkanlığı seçimi yapılırken meclisi mi basalım? eger istemediğimiz adam secilirse çankayayı mı basalım? anayasaya mı değiştirelim? her gün 2 adet cumhuriyet gazetesi mi alalım? ne yapalım?
star gazetesinin güzel bir şekilde kafa bulduğu kampanya. 25 martta yaz saati uygulaması nedeniyle saatlerin 1 saat ileri alınmasını kullanarak cumhuriyet gazetesine gönderme yaparak "tehlikenin farkında mısınız?" şeklinde manşet atmıştır.
Bir gazetenin sözüm ona halkı karanlıktan korumakla amaçla yaptığı fakat kendi acizliğini ve çaresizliğini açıkça ortaya koyan reklamdır. Bu kadar mı korkulur halkın özgür iradesinden,karanlık bir sayfa indirip korku filmi müziği eşliğinde güm diyen çıkan sesin ardından, bunu izleyen çocuklarımıza Cumhuriyetin ne kadar aydınlık olduğunu anlatabilecek misiniz?
80 darbesinden sonra oluşan postmodern gençlerin ''ne sağcıyım ne solcuyum ben erotizm yanlısıyım''ya da ''ben orta yolcuyum'' gibi cümlelerle bu yazıyı da anlamsız bulması ülkenin geleceği ve güvenliği açısından iç karartıcıdır.insanlar artık düşünmek tepki göstermekten korktuğu için orta yolcular siyası akımı aldı başını gidiyor.başlık bu uyuyan gençliği uyandırma çabasıdır ama değil başlık tüm ülkeye anons edilsede iş işten geçmek üzeredir.bu ülkeyi bölenin gerici faşistler olduğu aşikardır ama ondanda kötüsü ortayolculardır.koyun sürüleri gibi dolaşırlar velassıl.
evet evet tehlikenin farkındayız çok şükür. seçimler yaklaşırken ayak yapan milliyetçi ulusalcı bir gazetenin ne yapmak istediğinin gayet iyi farkındayız. faşizmin üzerinin milliyetçilikle örtüldüğü şu günlerde yıllardan beri hiç birşey yapamadığı gibi şimdi de birşey yapamayacağını anlamayan, devri kapanmış bir gazete olduğunu anlamadı hala.
Vakit gazetesinin islami kesimde yaptığı borazancılık işinin ulusalcı kesimdeki meslektaşı olan Cumhuriyet gazetesinin Türk milletini galeyana getirmeye ve ucuz siyaset yapmaya meraklı anlayışının ürünü olan slogandır. tehlike varsa demokratik yollarla ''yangına körükle gitmeyerek'' üslupsuzluğa edeple cevap vererek bertaraf edersin.