dört farklı renkte ve farklı silah kullanan, bir mutant fare tarafından eğitim gören kaplumbağaları konu alan çizgi film, film ve oyundur. ana düşmanları çoğu zaman shredder olsada, farklı düşmanlarlada karşılaştıkları yapımlar vardır.
ninja kaplumbağalar.
nasıl ekranlara geldi acaba bu çizgi film? çok merak ediyorum. eskiden takmazdım kafama bu kadar. ama merak işte.
+hocam süper bir senaryo yazdım. inanılmaz tutacak.
-neymiş bakayım?
+şimdi kaplumbağalar var. ama aslında bunlar insan. yani ayakları üzerinde duruyorlar.
-ee?
+işte bir de ustaları var. bunlar kanalizasyonda yaşıyor. pizza falan sipariş ediyorlar. ustaları da fare.
-hadi canım.
+evet evet. fare. ama aslında insan. yani fare olmadan önce insanmış. eli sopalı dövüş ustası. bu kaplumbağalara dövüş öğretiyor.
-sonra?
+sonra bunların düşmanı var. düşman beyin. beyin ama koskoca bir devin karnından konuşuyor. beyinin emir verdiği bir adam var. maskeli. kolları falan böyle afilli. bu adamın iki yardımcısı var. onlar çok salak ama. bir araçları var, yerin dibine giriyor.
-şaşırmadım. devamında?
+gazeteci var bi' tane. ninja kaplumbağalarla arkadaş. onlar dünyayı kurtarıyor bu beyinden falan.
-.....
işte sonrası muamma. bu + olan arkadaş - olanı nasıl ikna etmiş, bilmiyorum.
her nasıl ikna etmişse etmiş, ellerinden öperim. ''tiğneç mutınt ninca töööörtıs, tiiiğneç mutınt ninca tööörtıls, tiiğneç mutınt ninca töörrrtıls, ivizane hepşın törıpovv'' diye uydururdum hep.
ne alt metinler varmış bu kaplumbağalarda, heyt bre... insanlar bunları hor görmüş, itelemiş, kakalamış, ütmüş.. kanalizasyona hapsetmiş. her gün pizza yemeye zorlamış.. fakat bu yiğitler, bu kahramanlar, bu gönül dostları ne yapmış? dünya için kabullenmiş. dünya'nın bekası imiş tek arzuları.
yurtdışında bu kardeşlerin hikayesi nasıldı bilmiyorum fakat hatırladığım kadarı ile; ki en son izlediğimin üzerinden en az 15 sene geçmiştir rahat; hamato yoshi adlı bir amca, dergahtan bir şekilde dışlanıyor. klasik arkadaş kazığı olayından ötürü yanlış hatırlamıyorsam.
oroku saki adlı götün biri hamato'ya (yani bilinen adı ile usta splinter'ımıza) yamuk yapıyor ve usta kendini amerika sokaklarında buluyor. artık niv york mu desem, niv cörsi mi desem, san diego mu desem bilemedim, sokaklarda yaşamaya başlıyor. kimse ustamıza iş vermiyor, aş vermiyor.. kanalizasyonlara kadar düşüyor hamato amca..
sonra bir gün aylak aylak kanalizasyonda gezerken 4 küçük kaplumbağa buluyor. kimyasal bir reaksiyon oluyor ve hamato amca, splinter usta'ya, kopil kapluşlar da insan-kaplumbağa formuna dönüşüyor.
tabi o zamanlar bunlar toy. isimleri falan yok. hamato usta bunlara babalık yapıyor, giydiriyor kuşatıyor ve her birine isim veriyor: michaelangelo, raphael, donatello ve leonardo.
bunlar bilindiği üzere rönesans sanatçıları. hamato usta da bu sanatçılara/heykeltıraşlara olan hayranlığını, isimlerini yaşatarak bizlere gösteriyor.
gerçi splinter usta her şeyi doğru yapıyor fakat bir tek beslenme düzeni oluşturmuyor. hayvanlara sürekli pizza yedirtiyor.
arkadaş iki kaşık yemek pişir şunlara, bi' pilav yap bari.. yok. sürekli pizza. yemin ediyorum sağlıksız beslenme hep. benim bu pizzayla beslenme merakım işte o zamanlara dayanıyor. bilinçaltıma işlemişler hep.
tabi her kaplumbağa farklı dallarda yoğunlaşmış.
mesela ben hep donatello olurdum. neden? çünkü en zeki gözükeni oydu. böyle biliminsanı havası vardı onda. bildiğin kanalizasyonun ar-ge müdürüydü. ceo'suydu. mor renki bir gözbandı takardı ve elindeki sopası ile (ki sonradan öğrendim, bo deniyormuş ona) dövüşürdü.
raphael azıcık vurdumduymazdı. elinde sai diye çatallı bıçaklar olurdu. onlarla savaşırdı. pek takmazdım bunu. silik ibne.
michaelangelo ise şeydi biraz. playboy gibi. keyif pezevengi. elinde de nançaku (mınçıka) ile savaşırdı. ilk defa burada görmüştüm mınçıkayı. sonradan az kafama geçirmedim tahtaları mınçıka yapacağım diye. keyifli hatıraları yok bende.
leonardo ise aralarında en efendisiydi. aslında donatello'yu o kadar benimsememiş olsaydım kesinlikle leonardo gibi olmaya çalışırdım. efendi kaplumbağaydı. al karşına muhabbet et. o kadar iyi. o kadar duygusaldı. splinter'ın varisi gibi bir şeydi. katana ile anasını ağlatırdı ortalığın.
gördüğünüz üzere kapluşlarımızın tamamının sosyal olarak birbirini tamamladığı aşikar. biri zeki, diğeri alaycı, öteki keyif pezevengi, beriki ise ideal erkek kıvamındaydı. yani ben. evet, tamamı bir ben ediyor. ehehhe.
hani yukarıda bahsetmiştim ya, oroku saki ibnesi diye. işte o puşt da şıreydır oluyor sonradan. göt. yanında da iki yavşak bibap ve raksdedi. şimdi oradaki ismlerini yazmakla uğraşamadım. idare edin.
işte ninja kaplumbağalarımız bu puştlarla ve beyin ile uğraşırdı sürekli. bunlar birbiri ile savaşırken tabi bu savaş kamuoyunu da ilgilendirecek seviyeye geldiğinden, kanal 6 muhabiri april da biizm kahramanların yanında saf tutardı. haber değeri taşıyan her şeyi basınla paylaşırdı falan filan.
ulan gecenin dördünde yazdığım şeye bak amına koyayım.
bağlayamıyorum da sonunu. yazdıkça yazası geliyor insanın. technodrome vardı. bu kötü ibnelerin kullandığı araç. yerin dibine kadar girerdi. hey gidi günler hey...
dünya döndükçe namınız yürüsün ey ninja kaplumbağalar...
küçükken kuzenlerle bir araya gelip her birimizin bir kaplumbağayı seçtiği çizgi dizi. ben donatello olmakla beraber çizgi filmi bayılarak izlerdim.sonra oyunu falan da çıktı.en son duyulan haberlere göre michelangelo kötü yola düşmüş.
küçükken izlediğimiz versiyon güzeldi severdik ama neyi sevdiğimi pek de anlamazdım. çizgi film olsun da çamurdan olsun kafası yaşıyordum galiba biraz. hikaye falan sarıyordu belki bilemiycem ama bu yeni versiyonu ciddi anlamda kaliteli. dediğim gibi küçüklük ninjalarımızı tam hatırlamasam da bu sanki biraz daha yetişkin işi olmuş gibi. çok da güzel olmuş.
yayınlandığı senelerde 4 kişilik bir grubumuz vardı hepimizin lakabı bir ninja kaplumbağa ismiydi mahalleye sonradan gelen komşu kızı derya ise aprıl oneal' dı.
abimle ve kuzenlerle kumaş parçalarından bant yaparak oynamaya başladığımız ancak her seferinde ben donetollo olucam sen rafael yok sen leonardo kavgası sebebiyle bir türlü oynayamadığımız efsane çizgi film. ey gidi 90 ların ilk yarısı eyy....
