cümle olarak zaten bıçak kadar keskinken,müziğiyle birlikte parça parça eder.yükü fazla gelir bu şarkının. ama bi ölçüsü yok öyle değil mi? ne kadar yükü kaldırabilceğeni kendisi bile bilemezken insanın,tekrar tekrar dinler bu şarkıyı.
ama hep aynı yerden kanatır; "benim sonum dünden belli..."
suskunlar ile keşfettiğim ve çaldığı sahnede murat yıldırım'ın yüz ifadesiyle daha da bir kendini anlatan şarkı. şarkının görselliğini isteyen o sahneye baksa yeridir.
#4624197'de anlatılan şahsiyatin hık demesi sonucu burnundan düşmüş olan, şüpheci bir şekilde yan yan bakışlarıyla ünlü, 3 aylık, sevimlilik abidesi velet.
ahmet kaya'nın beyaz şahin ve beyaz toros'lardan* koca göbeğiyle koşarak kaçmaya çalıştığı komik bir klibe sahip, nisan 1993 tarihli albüme adını veren parça.
- havalimanındaki havalandırma pervanelerine doğru kafasını kaldırarak, " bu pervaneler ya kafamıza inecek ya da biz bu cereyanda hasta olacağız " diyebilen,
- şehir hatları vapuruna yetişmek için akın akın koşan insanlara bakarak " bu vapur batar yaaaa " nidasıyla can yeleklerinin nerede olduğunu gözleriyle arayan,
- banliyo trenine her binişte " bir kere bu trenlerden birinin kafası yandı yolda 2 saat kaldık " hikayesini anlatarak gözleriyle " bir aksaklık çıkmadan bizim durakta inebilseydik " dileğini karşı tarafa sözsüz aktarabilen,
- her gün evden çıkarken su ve doğalgaz vanası kapatan,
- ütü yaptıktan sonra ütüyü, zemini fayans olan banyoya itinayla yerleştiren,
- gece uyurken " belki yangın çıkar " düşüncesiyle internet modemini fişten çeken,
- en romantik yemek masasındaki 3 cm' lik tea mumu yangın çıkma ihtimaline karşın yakmayan,