insanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. insanların tecrübe dediği şey budur. kalbiyle bağlantısını kesmiş bir insana tecrübeli denir.
yeterince zeki olmamanin sonucu olarak yapilan hatadan cikarilan derstir. yani tecrubeli olmaniz icin daha zeki birine gore aptal durumuna dusmus olmak sarttir.
aynı hatayı ikinci kez yapmayınca değil, daha doğrusu birkaç defa tekrarlanması suretinde dahi en sonunda, yapmayınca ve artık doğru yapınca kazanılan durum.
kazanamiyorum bunu. yaptığım hatalar elbette bana bir seyler katıyor ama o hatalarin bana zarar verdigini bile bile kurtulamıyorum tekrara düşmekten.
hayat beni hata yapmaya zorluyor, hemde daha once yaptiklarimin aynisina. sonuçlarını bile bile tekrarlıyorum hatalarımı.
bu sefer suçu başkalarına hatta hayatın kendisine atıyorum ama suçu atmakla beraber otokontrol mekanizmamda çöküyor. yelkensiz gemi gibi savrulmaya başliyorum.
herhangi bir konuda; ilkten yaptığın hataları yapmayınca, kazanılan bir durum oluyor gibi. tecrübe denilen şeyin, hataları bir daha yapmamak adına kurgulanmasının, tam manasını taşıdığına emin değilim. çünkü, bir konuda hata yapmadan, başarılı olunmasına da tecrübe farkı deniyor.
kıyas anlamında birinin, birine üstünlük kurmasının, üstünlük kuranın tecrübesinden ziyade, kaybedenin tecrubesizliğinden kaynaklanıyor. bu tecrübesizlik belirlemesi neye göre ölçülüyor onuda bilmiyorum. neyse uzattım. karar sizin.