son kazığı yemiş insanın sözüdür. bir insandan, bu sözü duyuyorsanız, artık, akıllanmış demektir. kazık büyüdükçe, insanlar küçülür gözünüzde. sonunda da yok olurlar. ama şu kazık denen şeyin, küçüğü de, büyüğü kadar acıtır. "bu kadar mı düştün, bu kadar mı tamahkârsın?" diye tiksinerek, içinizden söylenirsiniz. başkalarına verdiklerinin, yüzde birini vermezler size. "sevgisizim, parasızım" diye kendinizi zavallı olarak görmeyin. sizin gibi her şeyden yoksun bir insandan kopardıklarını kâr sayanlar, asıl zavallılardır.
tecrübeyi anlatan, en doğal, en dokunulmaz, en onulmaz yaraların, bir sonraki hedefte daha doğrusu üzülmeye değmeyecek gözünde yaşlarla suladığın tarlanın içinde yeşeren umut ekinleridir. tecrübedir başarısızlığın sıçrama tahtası olarak gören yoldaşların; teoriye kaynaklık etmesi bakımdan ulaşılmaz zaferleden en değerlisidir.
edit: biri gammazlasın da "hayyatta" olduğu belli olsun.*
oysa tecrübe, iyi de olsa kötü de olsa "yaşanıp da öğrenilen" demektir. sadece kötü olaylarddan kendine paye çıkarmaya uğraşan insan ilk başta bu davranışında haklı gibi görünse de zamanla paranoyaklaşır. her yaşadığı yeni kötülükte aklına bir önceki gelir. geçmişteki o kötülüğe sergilediği tutumun aynısını kötülük sandığı yeni olguya uygulayabilir.
fakat bunu yapması, iyi çıkması da muhtemel olan o olguyu tamamen (önyargı ile) çöpe atmak demektir.