Bir çok sebep siralayan sözde pedagog, psikolog, akedemisyenlere rağmen, bunun anlaşılabilir, çözülebilir olduğunu, tacavüzün altında yatan basit sebeplerle açıklanmasını tatmin edici bulamama durumu.
cinsel açlık yok bilmem ne, cinsel eğitim falan filam.
oyleyse ben 27 seneden beri bir kızın eline dahi dokunmamış biriyim.
Bu zamana değin o zaman benim seri bir tecavüz manyaği olmam gerekirdi. Ne alakası var. Onu geç bir kıza şöyle yan gözle dahi bakmam.
Ben bunun islami-dinsel toplumlarda daha çok olduģu sonucuna ulaştım.
Klasik, geleneksel inancın aklı sınırlayan hatta devreden çıkartan sorgulamanın önüne geçen işlevi bulunur.
Ve dinin yüzyıllar önce ataerkil, kadın üstünde tahakküm kuran toplumlara inmiş olması nedeniyle bugün klasik kultürden farklı olarak yenilikçi 'yorumlar' getirilmesi icab ediyor. ancak, bunlarda kişisel ve yeni dönem düşunceler olduğu kanaati üzerine toplumun genelinde teveccüh bulmuyor.
Haliyle yerleşik, kadına değer vermeyen ve erkeği önplana çıkaran, baskıcı bir kültür var.
Çok eşliliği hak gören, dolayisiyle kadını islamın indiği günki arap toplumundaki konumuyla ele alıp, sunan, değerlendiren geçmişe ait, güncellenmesi zor; eslinda geçerliliğini günümüz dünyası için çoğu açıdan yitirmiş bir kutsal kitap var elimizde.
ileri bir çağdayız fakat inançlarımız dünya tasavvurumuz, bilgimiz ve değerlerimiz çağın çok gerisinde çünkü biz dinsel söylemlerle yonetilen bir toplumuz.
Dinsel 'düşünme' yapabilme aşamasına dahi gelemedik. 'Dini/siyasi' figürlerin yönlendirmesiyle ve empoze ettikleriyle yönetiliyoruz.
Dinin güdümünde, daha doğrusu dini kendi çıkarlarına kullanabilenlerin güdümünde.
E bu kafadan ne çıkar? Hayra alamet bir şey mi? Hayır.
Dinin afyon vasfını en iyi açıklayabilecek ilişki demin anlattıklarımda mevcuttur.
Bu en büyük şeytancıl enstürmanistlerin çağlar öncesinde avrupadaki yıkıcı, tahrip edici etkisini gayet iyi biliyoruz. Ve biz bilmiyoruz ne zaman dönüşümümüzü tetikleyeceğini ne zaman vadesinin dolacağını bu düzenin.
Bizim içinden geçtiğimiz süreçte geçmişteki örneklerle benzerlikler gosteriyor..
Medenileşmeyi, dogmatik değil, bilimsel ve felsefi düşünmeyi bize hedef gösteren hatta bizi o yola sokan ulu önderin bütun gelecek ideallerine ters düşecek politikalar geliştirilmesinin arkasında, dini topluma egemen kılma 'saf ve iyi niyeti mi?' yoksa çok daha büyük planlar mı yatmakta. kararına siz varın.
biraz olsun kendi çabasıyla kişisel gelişimini sağlayamayan, tembel, teslimiyetçi, dinsel toplumların başına gelebilecek hiçbir türden felaket ondan bağımsız gerçekleşmez.
Zira ne demiş akif, başa gelen belalar için,
"Gökten inmez bir de hiçbir şey... Bütün yerden taşar; Kendi ahlâkıyle bir millet ölür, yâhud yaşar. "