tecavüzcülere ağır bir yük yükleyecek olan karardır.zira mağdurun çığlık atması için daha çok efor sarfedecekler bundan böyle.belkide imece usulü çalışacaklar artık, 3-5 kişilik gruplar halinde gezecekler ..kim bilir?
islam ülkelerinin tamamında tecavüz günlük hayatın bir parçasıdır. 4 tane izleyen şahit bulmanız lazım lakin. psikopatsınız ya, sinema salonunda tecavüz etmezseniz tecavüzden sayılmıyor.
iranlaşan türkiye'de de tecavüz kültürümüzün bir parçası olacaktır. bundan daha doğal bir şey yok.
"sapık" diye damga koyarak youporn'u kapatan kurum ile suçsuz diye tecavüzcüyü sokağa salan kurum aynı.
an itibariyle bir yenisini daha okuduğumuz, insanı sabah sabah sinir hastası eden önerme.
haber: vatan
"Samsun'un Tekkeköy'de yaşanan bir tecavüz iddiası sonrasında mahkeme ilginç bir karara imza attı
Samsun'un Tekkeköy ilçesi'nde 29 yaşındaki 2 çocuk annesi A.G., komşusu 27 yaşındaki Selim Bak'ın kendisine ormanda tecavüz ettiğini öne sürerek şikáyetçi oldu.
Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamalarda Selim Bak, "Aramızda gönül ilişkisi vardı. Kendi rızasıyla cinsel ilişkiye girdik" dedi. A.G. ise ölümle tehdit edildiği için bağıramadığını belirterek, "Ormanlık alanda eşarbımı boğazıma dolayıp, sıkarak bana tecavüz etti" dedi.
Mahkeme, genç kadının "bağırmadığı ve yardım istemediğini, ayrıca olay yerinin yakınında yazlık evler bulunduğu gerekçesiyle olayın rıza ile olduğuna" kanaat getirdi ve Selim Bak'ın beraatine karar verdi.
Ancak, A.G.'nin yaptığı itiraz üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi "Olaydan 10 gün önce boşanan 2 çocuğu bulunan kadının iffetini ortaya atarak iftira atmak için bir nedeni yoktur" kararına vararak, beraat kararını bozdu. Dava, Samsun 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar görülmeye başlandı. Mahkeme, şikáyetçi A.G.'nin Adli Tıp Kurumu'na gönderilerek ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığının araştırılmasına karar verdi ve duruşmayı erteledi."
yakında ''tecavüzcü zevk almıyorsa tecavüz sayılmaz'' diye bir kararla karşılaşmamız durumunda şaşırmamamız için ilk adımdır. bunu diyen hakimin ağzını bağlayıp tecavüz etmek de suç olmayacaktır...
yanlış önerme. kişi bağırmıyorsa zaten buna tecavüz denilemez. fiziksel bir izdivaçtır olsa olsa.
tabi bağırıyorsa bile buna tecavüz diyemeyebiliriz. ah, oh gibi tek başına anlamı olmayan bağırmalar, böyle bir izdivacın tecavüz olmadığını gösterebilir.
hayat kadınına tecavüz edildiğinde 3 te 1 oranında indirim sağlayan bir yasaya sahip ülkede, gayet normal bir düz mantıktır. insana verilen değerle doğrudan alakalıdır. **
bu hukukçularımız hitit tabletlerini okuyup böyle yargılara vardıktan sonra bir de bunu üzerine antik-mısır'dan kalma ceza hukuk'u papirüslein de okumazlar, zira onlar da tecavüz cezası şöyleymiş: (4.akenathon/amonofis dönemi için geçerli)
+ eğer bir kadın tecavüze uğrarsa tamamen kadın suçludur (her türlü suçlu), zira kadın tanrılar tarafında baştan çıkarıcı yaradılmıştır ve erkeğinde bu şeytani yaradılışa karşı zaafları vardır. bu yüzden kadın kendini saklamalıdır (saklamalı derken, fazla ortalarda görünmemeli). mümkünse kadın şevhetcengizliğinde kurtulması için sünnet edilmelidir bu gibi olaylara meyilli olmasın diye (yani klitoris kesilir).
ha bu kanunu amonophis tarafından kabul edilmemiş! yanlızca cinsel arzusunu oratadan kaldırmak için kadınların (tabi isteğe bağlı) sünnet ettirilmelerine salık vermiştir. (bu sünnet daha çacukken aile tarafından yapılırmış ve halen daha devam eden bir gelenekmiş)
edit: artık bunu da okurlarsa, iyicene taş-devrine doğru yolculuk hazırlıklarına başlayabiliriz. yür be türkiyem, kim tutar seni!!!
-siz kimsiniz ki devletumuzun adaletini sorguluyonuz!
+yanlış buluyoruz, sadece o kadar
-sıs len, gominiz misiniz siz!?!?!
+ne alaka kardeşim, ortada...
-sus! şerefsiz vatan haini seni!
+ya bi sn-
-<çotank>al lan pis komüniz, sen kimsin devletimizin hukukunu sorgulaycan!
+...
yer orta-anadolu. zaman aşağı-yukarı 3500 yıl önce. devlet hititler. konusu: hitit aile ve ceza kanunu!
şimdi nedemiş bu hitit ceza hukuk'u:
-eğer bir kadın evinde tecavüze uğrarsa suçlu kadındır. çünkü, tecavüz olayı evde gerçekleşmektedir, kadın bağırdığı takdirde sesini duyurabilir ve böylelikle tecvüze yeltenen kişiye engel olur, tecavüzcüyü yakaltır. kadın bağırmıyorsa kadın bu durum da suçludur! (kadının sağır ve dilsiz olabileceği düşünülememiş, ne de olsa 3500 yıl önceki hukuk sistemi)
- eğer kadın, evi dışında ıssız bir yerde tecvüze uğrarsa, kadın haklıdır, çünkü kimsenin olmadığı bir yerde ne kadar bağırıp çağırsa de sesini kimseye duyuramaz, bu yüzden kurtulma ihtimali yoktur. (demekki haklı olmak için dağda bayırda tecavüze uğramak gerekiyor 3500 yıl önceki zihniyete göre, olabilir)
evet, sanırm bizim hukuçular bundan yaklaşık 3000-3500 yıl önce yazılan hitit aile ve ceza hukuk'una ait tabletleri okumuşlar ve bize uygun bulmuşlar. hadi hayırlısı diyelim(!)
bunu diyenin ağzını bağlayıp bir şeyler yapılmasını farz kılan önerme.
-hakimcim, gel canım benim şuraya...
+ıngh mıngh... uuummmghhh!
-aaa.. ama halk'ın adaleti diye bir şey var. o senin kokona beyaz türklerinin olmayan adalet anlayışına pek benzemez. acıtır alimallah...
- yaz kızım sanığın tahliyesine.
- sayın hakim bey, en azından bi 4-5 ay verseydiniz.
- oğlum sen manyak mısın? beraat ettin, daha ne istiyorsun?
- başıma gelecekleri biliyorum.
(iki gün sonra kahvede)
- vay hüseyin abimiz gelmiş, yırtmışsın paçayı abi hayırlı olsun.
- sağol koç.
- aslanım hüseyin abim be. yalnız karıyı bağırtamamışsın diye duyum aldık abi, ondan mı beraat verdiler, eki eki.
- yok şimdi hadise şöyle.
- hasta falan mıydın abi, ekü ekü.
gazetelerin toplumu nasıl yönlendirdiğine yönelik haber. içeriğe baktığınızda yargıtay kararını haklı buluyorsunuz. Lakin sansasyonel başlık yapalım derken milleti galeyana getiren gazetelerimiz bu durumdan hiç de rahatsız olmuyorlar.
kısaca özetlemek gerekirse. yargıtay kadının 3 kere farklı zamanlarda tecavüze upramasına rağmen (kadının iddiasıdır) hiç bağırmaması, çocukların evde olmasına rağmen ruhlarının bile duymamış olması, 2 ay sonra kocasının zorlaması ile olayın ortaya çıkması sebebiyle mahkemenin verdiği 15 yıl mahkumiyet kararını bozmuştur. Niye çünkü deliller yetersizdir.
ha kadın hiç bağırmaz ama suç açık şekild sabittir. bunun kararı tabiki farklı olur... bunu kavrayamamış yudum insanına da buradan saygılarımı gönderiyorum.
medyanın bundan bir kaç yıl evvel yarı uçuk bir barmenin öldürülmesine azmettirmesini tekrar hatırlatıyorum...
ilk duyulduğu anda hakime hitaben "ulan seni de bi tenhada kıstırsınlar gör ananınkini" şeklinde tepki gösterilse de, sakin kafayla düşünüldüğünde, mantık dahilinde olduğu aleni olan kanun maddesidir...
zira, rızasıyla bir erkekle ilişkiye bir bayan, daha sonradan duyduğu pişmanlık, kızgınlık gibi garip duygularla, mahkemeye başvurarak, kendisine tecavüz edildiğini iddia edebilir, bu durumda da erkek tarafı mağdur konumuna düşeceğinden, yerinde karşılanması gereken karardır...
akıllara * yusuf ile zeliha hikayesini getiren önerme.
olayın nasıl gerçekleştiği hakkında, elbette kesin bir bilgimiz yok. ama hikayeyi hatırlayın. yusuf, zeliha'dan kurtulmak isterken gömleği yırtılır. kocası ise o sırada ikisini basar. zeliha, yusuf'u suçlar.
zeliha'nın amcası, gömleğin arkadan yırtıldığını görünce zeliha'nın suçlu olduğunu anlar. ama dedikodu yayıldığı için ve zeliha da "kralın kızı" * olduğu için yusuf suçsuz yere zindana atılır.
her şey göründüğü gibi olmayabilir. ama adalet, mahkemede olmasa bile, er geç yerini bulur.
şimdi ben geçmiş yıllarda gerçekleşen bir olayı buraya dökeyim..
zamanında bir ilimizde hırsızlık olayları hat safhaya ulaşmış...polisler yakalıyormuş savcı bırakıyormuş..polisler yakalıyor savcı bırakıyor...
o dönemde, hırsızlık olaylarının fazlalaştığı bu bölgedeki polis merkezini amiri bu durumdan sıkılmış ve bir gece bira takım insanlara savcının evini kimseye çaktırmadan boşalttırmış..savcı akşsam eve bir gelmiş ki eşya yok...
işte o günden sonra savcı, yakalanan hırsızları ait oldukları mekana göndermiş sorgusuz sualsiz..buradan çıkaracağımız sonuç şu:
insanın mutlaka canının yanması gerekli ki, tutarlı davranabilsin...
