bunu bir erkek olarak genç yaşlı fark etmez bütün kızlar , kadınlar adına soruyorum,
lan arkadaş, özgecan'a etek giymeyeydin dediniz
yok bir başkasına, o saatte sokakta ne yapıyordun dediniz,
başka birine , onun evine niye gittiydin dediniz
pezevenk adiler, bunu söyleyenlerin bir tanesi de, dünyanın en şerefsiz eylemlerinden birisini yapmış, bu aşağılık itlere, bir allah belanı versin bile diyemediniz.
peki şimdi cansel kardeşimiz, okulda, okul öğretmeni tarafından tecavüze uğradı ve intihar etti, ona ne diyeceksiniz, okulda ne işin vardı mı diyeceksiniz?
o halde ne diyorsunuz, bir kız, kadın evinden asla çıkmayıp, oturmalı mıdır, yoksa hakkı tecavüz ve cinayet midir?
yoksa bir şekilde subliminal vermek istediğiniz mesaj bu mudur, yeni türkiye için?
merak ediyorum. bu sefer, ne diyeceksiniz? okula mı gitmeseydi?
çözümünüz ne? pembe okul, pembe öğretmen, pembe arkadaşlar falan mı? simsiyah bir ülke inşa ettiniz, tebrikler (!)
(#31108356) ilgili yazı uzun olduğu için muhtemelen okunmayacağından ne yazık ki evde oturmanın tecavüzden kurtulmaya yetmeyeceğini gösteren iki haberi sizlerle paylaşıp değerlendirmemi sunmak isterim:
Erkeklerin bu özgüveninin sebebi yetiştiriliş şeklidir. Burada sorumlu kesinlikle annelerdir. O anneler ki kızlarını büyük bir baskıyla büyütürlerken oğullarına aynı baskıyı yapmazlar. Korkunun egemen olduğu bir zihin ile "ne yapsam affedilirim zaten" fikrinin diktasını yaşayan bir kafa karşılaştığında ortaya çıkan durum budur.
Ne yazık ki düzeltmemiz gerekenlerin başında yine eğitim geliyor. Verilecek cezaların hiçbir önemi yok çünkü... Bakınız olay dün ortaya çıktığında sosyal medyada çok değişik yorumlar yapıldı. Toplumumuzun nasıl kutuplaştığının bir deliliydi bu yorumlar... Öğretmenlerin bir kısmı olayı -kişiselleştirerek- hemen zanlıyı savunmaya kadar varacak yorumlar yaptılar. Oysa mesele tüm öğretmenlerin değil "o" öğretmenin suçuydu! Bu görmezden gelindi ve saçma sapan savunma mekanizmaları oluşturuldu. Gelen her haberde yanıp kavruluyoruz ancak bir türlü pişmiyor, çiğ kalmaya devam ediyoruz.
Toplumsal olarak birlikte tepki vermeyi bile beceremiyoruz artık. Çünkü nasıl tepki verileceğini unuttuk... Bazı meseleler ideolojiler üstüdür. Terör gibi, yeşil alan gibi, cinsel saldırılar gibi... Sağ ile sol, dindar ile ateist, o'cu ile bu'cu yan yana gelebilmeli tek yumruk olup vicdanları yaralayan her şeyin üzerine bir balyoz gibi inmeli! Ancak olmuyor dün Cerrattepe'dekiler vatan haini ilan edildi. Özgecan'ı kaybedeli bir yıl olmamıştı Bağdat Caddesinde bir skandal daha yaşandı. "O saatte orada ne işi vardı?" oldu!
Velhasılı tepki vermeyi bilmiyoruz. Bilmediğimiz gibi ortaya çıkıp tepki verenlere karşı takındığımız tavırla da rezil oluyoruz. Bin düşünüp bir söylemeliyken insan, dilinin kemiği olmadığını unutarak saçıyor kendince değerli(!) savlarını ortalık yere...
Cinsiyet olarak bölünmüşlük, ideolojik bölünmüşlük, mezhepsel bölünmüşlük, toplumsal parçalanmayı ortaya çıkarıyor. Bunun sonucunda da ortaya çıkan her suçu ve her suçluyu savunmaya hazır kitlelerin oluşuyor...
Özgecan Yasası çıkmadıkça, insanımız eğitilmedikçe, bu ayrışma serüvenine bir son verilmedikçe birlikte düşünüp birlikte hareket etmeyi başaramayacak ve kavrulup yanmaya devam edeceğiz...
Ya pişmeyip çiz kalacağız ya da küle dönüp yok olacağız...