anne renkli mi renkli bir zamanların (çocukluğumun)modası bilezikler almış getirmiş 10 tane,kardeşle de paylaşmak gerek bu bilezikleri lakin insanoğlu bencil işte çocuğu da aynı yaşlısı da... Bileziklerin tekini bile kardeşime vermek istememiştim.3 yaş daha büyük olmanın avantajıyla galip çıkrım diye düşündüğüm uzun müzakereler sonucu maalesef ben değil kardeşim galip gelmişti. ben de "iyi be tamam paylaşalım" deyip bileziklerin 3 ünü ona vermiştim, 7 sini kendime almıştım. o sıralar 4 yaşlarında olan kardeşim şaşkındı,bir süre bi kendi elindeki bileziklere,bi benimkilere bi de yüzüme baktıktan sonra durumu idrak eder etmez "eşolleşşek" demişti bana.aman allahım nasıl şaşırıp nasıl ağlamıştım.kardeşimin ilk küfürüydü bu, terbiyesizdi.nerden öğrenmişti ki bu lafı o yaşta hem de? ***
evin en büyük çocuğu olduğum için doğal olarak 2 sene ilgi sadece benim üzerimdeydi. kardeşimin doğup hastaneden eve getirildiği ilk gün resmen pusuya yatmışım. annem mutfağa gittiği anda vestiyerden anahtarı almışım. annem odaya geldiğinde çocuğun üzerine oturmuş gözüne anahtarı sokmak üzereymişim. allahtan annem yakalamış ve beni ömrüm boyunca çekebileceğim vicdan azabından kurtarmış. hatırladıkça ben insan olamam derim gülümserim.
hatırlandığında suratta aptal bir gülümsemeye neden olan anılardır.
- bir keresinde hiç unutmuyorum ben 8 yaşlarındayım, kardeşimde daha 1 yaşında ya var ya yok. annem acil bir durum için 10-15 dk lığına komşuya gidecek. bende tutturdum "bende gelicem" diye. kadın yalvarıyor "evladım hemen gelicem bak söz. dur azcık bebeğin başında". neyse astım suratımı oturdum. annemde bebeği uyuttu gitti. aradan iki dk geçti annem yok, üç dk geçti annem yok, dört beş derken ben duruma iyice ifrit olmaya başladım. bir gözüm bebekte bir gözüm kapıda annem gelecek diye. en sonunda dayanamadım gittim bebeği öpücüklere boğuyorum, kulağına şarkı söylüyorum uyansın diye. uyansın ki annemi çağırayım eve gelsin ya da bizide alsın götürsün. ama bebek kardeşin uyandığı muyandığı yok. başka çareler araken gözüme eski model süpürge ilişti. kopardım bir tel, bebeğin kulağına burnuna sokmaya başladım. o sahne dün gibi aklımda valla. tabi çabalarım nihayet sonuç verdi. bebek kardeş uyandı bende anneme seslendim eve geldi. mutluydum artık.
3 yaşındayken,ısmarlanan tüpün gelmesi sonucu annemin "tüp geldi para getir" diye içeriye bana bağırırmasıyla,o zamandan ne derecede ukala olacağımın belirtilerini gösteren ben "anne! tüp kendi kendine mi geldi yani? tüpçü tüpü getirdi diceksin,tüpçüü!" diye bilmiş bilmiş konuşmamın her ortamda anlatılması.ben hariç herkesin tebessüm etmesi.ben dediğimin arkasındayım çünkü.
çocukluğun başlarında, bazen emzik kullandığım için; bizimkiler bıkmıştı. tabi bıkarlardı, eşek kadar çocuk olmak üzereydim, hak veriyorum onlara neyse...
bir ramazan akşamı, emziğime biber sürmeye karar vermişler. ben de saf gibi, yedim bunu sanki. ramazan koşturmacası içinde, uyumadan önce verdiler biberli emziği; ağzıma atmamla, bırakıp sokağa çıkmam ve sokağı ayağa kaldırmam aynı ana denk geldi.
-imdaaaat! adam öldürüyorlar yetişin. yok mu kurtaran?
anneannem bizde kalıyor kışları. aynı odayı paylaşıyoruz, kardeşim için salonda yer yatağı yapıyoruz.her gece oda da bulunan masama bir bardak su koyuyorum geceleri kalkıp içmek için...
bir gece yanıbaşımda püfür püfür yanan kalorifer in etkisiyle boğazım kurumuş, deli gibi susamış vaziyette kalktım. uyumadan önce masaya bıraktığım suyumu içmek üzere hareket ettim. ahh bilseydim hareket eder miydim.:(
bardağı elime aldım ve kafama diktim. bir anda sert cir cisim geldi ağzıma. lan bu ne, noluyoruzzz nidalarıyla ışığı yaktım. ve acı son: anneannemin takma dişleri bardağın içinde duruyordu!
koyacak başka yer bulamadın mı canım anneannem benim.
malum bizim pederin arkadaşları çoktur. bayramlarda da ziyarete gidilir bazılarını. böyle ziyaretlerin birinde...
ziyarete gidilmiş, sohbet muhabbet faslı atlatılmış, kalkılmak üzeredir. e malum, harçlık vermek de adettendir. amcamız, isigim sana asigim'a 5 lira verir. tabi o zaman, 5 lira bizim için büyük para. neyse isigim sana asigim parayı inceler ve yüzünde yavşak bir gülüşle:
sağda solda, koca kazık olmanıza rağmen, hala kahkahalar eşliğinde anlatılan anılardır.
yasasinakmayanrimeli bir restorana götürmek ailesi için gayet utanç verici bir durum olabiliyordu. zira canı ne isterse istesin sipariş edilmesine rağmen yasasinakmayanrimel restorandaki bütün masaları gezerek "pizzanız çok güzelmiş tadına bakabilir miyim?", "pastanız çok güzel görünüyor ben de biraz alabilir miyim?" tarzı sorular soruyordu. annem ve babam bir keresinde tanımıyor numarası yaptıklarını bile itiraf ettiler. sonuç olarak, hala yanımda yemek yiyen kişi benden farklı bir şey yiyorsa gözüm kalır ve mutlaka tadına bakarım. *
anneanne tarafından anaokulunda unutulmak, anneannenin kendini kaybedip gezmelerde olması ve okul dağıldıktan 1 saat sonra aklına gelip okula uğraması. o zaman çok üzülmüştüm, ağlamıştım ama şimdi hatırladığımda anneanneme sarılıp gülüyorum. *
- ateşi benzinle söndürmeye çalışmak.
- enterasan yaratık kolleksiyonları.
- ateş böceği kampı olarak bir kavonozu kullanmak, alternatif fener üretme yolları bulmak.
- yetişen her türlü bitkinin tadına bakmak, hangi bitkilerin yenebilir olduğunun keşfinin sonuna gelinmediğini savunmak, ölümün eşiğinden dönmek.
- daha ilk okulda merdiven altında nedenini bilmediğimiz bir sebepten etek altı manzaraları seyretmek.
- filmlerde gördüğümüz öpüşme sahneleri için kobay kızlar bulmak ve bundan nefret etmek.
- mahalleler arası 3 tekerlekli bisiklet yarışları düzenlemek.
- mahalleler arası külah savaşları başlatmak.
- devasa kum tepelerine dalarak kil-çamur bulmak ve onlarla heykeller yapmak.
- mahalleler arası güreş turnuvasının fikir babası olmak.
- mahalleler arası kitap değiş tokuşu yapmaya ön ayak olmak.
- uçan yaratıklara ip bağlayarak uçan balon muamelesi yapmak.
- çuvaldan paraşüt yaparak, 3 katlı bir inşaatın çatısından uçmak.
- uçurtma yapma konusunu ticaret konusu haline getirmek.
- ateş yakmanın alternatif yollarını bulmak, ateşlerin efendisi olmak.
- misket oyununda belli bir felsefe oluşturmak ve herkesi yutmak.
- radyonun parçalanarak, içinde zannedildiği gibi küçük insanların bulunmadığını keşfetmek.
- enteresan oyuncaklar üretmek.
- sene içerisinde yakalanmadan en çok cam kırana ödül olarak top almak.
- vhs video kasetlerine kutsal birer varlıkmış gibi davranmak.
- telefondan 166 yı çevirerek alo masal hattının hikayeleri olmadan uyuyamamak, fatura gelince anne ve babanın uyuyamaması.
- Mahallenin bilge kişisi ve danışma kurulu olmak, dayak yiyenlerin şikayete gelmeleri durumunda bilgece kaçmak.
- telefonun hayatımızda yerleşikleşmeye başladığı yıllarda, değişik numaraları rehberden bularak, mezarcıdan isteklerde bulunmak.
- bilumum telefon şakalarının temelini atmak.
- "Bir başka gece"yi mahallece seyretmek.
- Babalarımızı sürekli hayali olarak karşılıklı dövüştürmek.
- Zillere basıp kaçamamak.
vs...
şeklinde sıralanabilecek anılar bütünüdür.