tearsofcold

    72.
  1. 30 haziran 2012'de uludağ sözlük'teki 3. yılını doldurmuş olan yazar/moderatör. aslında bu yazıyı tam o tarihte yazacaktım ama aynı gün mezuniyet törenim olduğundan dolayı sürekli bir koşuşturma halindeydim. bundan dolayı birkaç günlük gecikmeyle yazdım bu yazıyı.

    uzun süre kendimle ilgili herhangi bir şey yazmamak için çabaladım. ama bir yerden sonra insan kendini anlatma, olaylara bakış açısını yansıtma ihtiyacı hissediyor. ben de sözlüğe üye oluşumdan itibaren bugüne kadar olan maceramı anlatmak istedim. tabii ki bu yazıda uludağ sözlük moderasyonu'na katılışımın ardından da gözlemlerimi, olaylara bakış açımı açıklamak istiyorum.

    uludağ sözlük'te yazmaya başlamadan önce ekşi sözlük'te de yazdım. oraya kayıt olmam, bir arkadaşımın vasıtası ile oldu. kayıt olduğum sırada sözlüklerle ilgili hiçbir şey bilmiyordum. zaten gidip kendi adım ve soyadımla nick almıştım. 10 entry girdikten hemen sonra yazar olacağımı sanmıştım. sonra arkadaşıma "ne zaman yazar olacağım?" diye sorduğumda en az 1 yıl beklersin cevabını aldım. tabii ilk anda benimle dalga geçtiğini düşünmüştüm. ama meğerse haklıymış arkadaşım. günler, aylar geçmesine rağmen yazar olamamıştım. doğal olarak da yazar olma konusundaki hevesimi yitirdim. hatta sözlükle o kadar alakasızdım ki defalarca şifremi unuttum. sözlüğe kayıt olduktan aylar sonra arkadaşımdan mesaj gelmişti. sözlükte toplu bir sabırtaşı yazar alımı varmış. ben de bu toplu yazar alımıyla birlikte ekşi sözlük'te dokuzuncu nesil sabırtaşı yazar olarak yazmaya başlamıştım. arkadaşım da haklı olarak bana ilk birkaç gün yazı yazmamamı söylemişti. ben de zaten formata tam hakim olmadığım için yazmaya pek niyetli değildim. sonrasında yavaş yavaş sözlüğe ısınmaya başlamışken çok basit bir hatamdan dolayı çaylak edildim. o andan sonra da ekşi sözlük'ten soğudum. bir süre hiçbir sözlükte yazmadım.

    yaz tatilinde boş boş oturmamak için bir iş yerinde ufak çaplı çalışmaya başladım. ama pek de çalışmıyordum açıkçası. sabahtan akşama kadar bilgisayar başında boş boş oturuyordum ve yazacak çok şeyim olduğunu düşünüyordum. ben de uludağ sözlük'e kayıt olayım dedim. bu sefer de kendimi uzun süre yazar olmayı beklemeye odaklamıştım. ama en fazla 2 gün bekledim. gelen mesaj july4th'tandı. yazarlığımın onaylandığını söylüyordu. işte bu şekilde başladım uludağ sözlük'te yazmaya. inkar etmeyeceğim, ilk başlarda ilgi çekebilmek için garip garip yazılar yazdığım oldu. hatta daha sonra kendi yazdıklarımı okuyup kendime küfür ettiğimi de bilirim. yazarlığın ilk dönemlerinde bu tip ilgi çekme çabaları normal geliyor bana. ama neyse ki çok da kötü eleştiri almadım o dönemde. oysa ki kesinlikle bunu hakettiğim bazı entry'lerim vardı. yazarlığın başındaki o ilgi çekme dönemini atlattıktan sonra yavaş yavaş kendime geldim. zamanla sözlükle ilgili kuralları öğrenmeye başladım. o dönemde gammaz olmaya merak saldım ve pringles nickli bir yazarın da katkılarıyla gammaz oldum. birçok kişi gibi rötuş isteklerini gammazlayarak başlasam da sözlük formatı'nı derinlemesine okuyarak gammazlamalar yapmaya başladım. sözlüğe hobi olarak başlamışken garip noktalara gelmiştim. entry takip bölümünü kullanarak entry'leri gammazlıyordum sürekli. bunu da kendime hırs edinmiştim. her şey bu şekilde giderken kendimi yepyeni bir oluşumun içinde buldum. başarılı gammazlamalarımdan dolayı bana yetkililik teklif edilmişti. açıkçası kabul etmeden önce çok tereddüt ettim. hatta benimle dalga geçildiğini de düşünmedim değil. ama bir şekilde kabul ettim. yetkili menüsünü gördüğüm ilk anda tek bir tuşa basmaya bile tereddüt ediyordum. diğer yetkililer çatır çatır işlem yaparken ben nedense dehşete kapılmış bir şekilde monitöre bakıyordum. bir türlü elim butonlara gitmiyordu. o yüzden ilk birkaç gün neredeyse hiç işlem yapmadım. hep de hata yapmaktan korkuyordum. yine yavaş yavaş kendime geldim ve işlem yapmaya başladım.

    bundan yaklaşık olarak 2 sene önceydi. july4th'tan bir mesaj almıştım. zamanında moonlight sonata'nın bir sabah uludağ sözlük'ten modluk teklifi almak başlığındaki entry'sini okumuştum. moonlight sonata orada yazdığı entry'de july4th'tan mesaj almanın moderatör olacağınız veya yazar olarak kabul edildiğiniz anlamına geldiğinden bahsetmişti. buna rağmen ben kendimi başka bir şey için hazırlamıştım. july4th ile mesajlaşmanın ardından devreye zall'ın da girmesiyle işler açığa çıkmaya başlamıştı. "burası kasıyor msn var mı?" tarzı mesajlar atmaya başlamıştı zall. o sıralarda benim msn'imde bir problem olduğundan dolayı birkaç gün cevap vermedim kendisine. bu sürede de eğer moderatörlük teklifi alırsam ne yapacağımı düşünüyordum. sürekli uludağ sözlük moderasyonu başlığını takip ediyordum ve oradaki eleştirilerin beni deli edebileceği düşüncesinden dolayı biraz soğuk bakmaya başlamıştım moderatörlüğe. ama zall ile konuşana kadar kararımı da vermeyecektim. zall ile msn'de konuşurken sözlükte ne kadar zaman harcadığımı falan sordu. ben de nedense çok fazla zaman ayıramadığımı söyledim. bundan dolayı da benim moderatörlük işi yatmıştı. zaman geçtikçe pişmanlıklar yaşamadım değil. aslında sürekli sözlükteydim. zaten çok fazla dışarı çıkıp dolaşan birisi olmadığım için evde olduğum zamanlarda hep sözlükteydim.

    yavaştan günümüze gelelim artık. uludağ sözlük 5 yaşında zirvesi'ne gittim. zaman zaman moonlight sonata ile konuşuyorduk ve sözlükte tanıdığım nadir insanlardan biriydi. tabii ki zaman zaman bazı yazarlarla mesajlaşmıştım ama herhalde hiçbiriyle moonlight sonata ile tanıştığımız kadar tanışmıyorduk. zaten uludağ sözlük 5 yaşında zirvesi'ne kadar onunla da yüz yüze görüşmemiştim. onunla tanıştıktan sonra beni july4th ve zall ile tanıştırdı. birkaç yazarla daha tanıştım. neyse, moonlight sonata sürekli bahis ile ilgili benden yardım istiyordu. ben de elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyordum.

    sınav dönemimdi. iki sınavıma girmiştim ve son iki sınavım kalmıştı. 11 ocak 2012'de sabahın köründe 3. sınavıma girdim ve eve gittiğimde planım eve gidip uyumaktı. akşama doğru da uyanıp ertesi gün olan sınavıma çalışmak istiyordum. sınav bitmiş, eve gelmiştim. bilgisayarı hiç açmadan hemen yatağa gömülmüş ve çok yorgun olduğumdan dolayı hemen uyumuştum. uykunun en güzel yerinde telefonum çalmaya başladı. arayan moonlight sonata'ydı. yine basketbol ile ilgili tahminlerimi soracağını düşünerek küfretmeye başladım. ayrıca öğlen öğlen maç tahmini mi olurdu lan? kısa bir konuşmanın ardından asıl mevzuya girdi. hiç unutmam, "seni moderatör yaparsam bana ne ısmarlarsın lan heheh" dedi. yine soğuk şakalarından birini yaptığını düşündüm ama "sen sözlüğe gir" dedi. neyse, ben de heyecanla sözlüğe girdim, gelen mesajlarımı okudum. onthemove ve bana yollanmış ortak bir mesajdı. uzun uzun yazmıştı ve bizden cevap bekliyordu. ilk teklifi reddettikten sonra pişmanlık duymuştum ama iş ciddiye binince de olumlu cevap vermek o kadar kolay olmuyordu. bunun gibi durumlarda her şeyi iki kez düşünüyor insan. bu düşüncelere rağmen aynı şansı ikinci kez tepmemek amacıyla bu kez olumlu yanıt verdim. ama o andan itibaren de bütün planlarım alt üst oldu. önce uyumam, sonra da ders çalışmam gerekiyordu ama heyecandan hiçbirini yapamıyordum. bir de moonlight sonata'nın söyledikleri beni iyice muallakta bırakıyordu. bir taraftan moderatörlük teklif etmelerine rağmen diğer taraftan da hâlâ incelendiğimizi ve henüz hiçbir şeyin belli olmadığını söylüyordu. buna rağmen sonuç olarak akşam olduğunda moderatör menüm gelmişti. yetkili menüsüne kavuştuğum zaman olduğu gibi moderatör menüsünü gördüğüm zaman da korkudan işlem yapamamıştım. zaten uzun bir süre hangi butonun nerede olduğunu aramakla, öğrenmekle geçti. sonra da yavaş yavaş öğrenmeye başladım zaten.

    kendimi her türlü eleştiriye karşı hazırlamıştım. tabii ki her eleştiriyi ciddiye alacaktım. hâlâ da alıyorum. eleştirenler olacağı gibi tebrik edecekler de olacaktı. sözlükte birçok yazarın tanıdığı bir yazar olsaydım muhtemelen "bu moderatör çok yazarı tanıyor, adam kayırır" tarzı eleştiriler olacaktı. benim durumum ise bunun tam tersiydi. sözlükten çok az kişiyle muhabbetim olmuştu. zaten normal hayatta da öyle çok konuşmayı seven birisi değilimdir. o yüzden beni tanıyan yazarların sayısı da oldukça azdı. bu durumda da "biz bu yazarı tanımıyoruz" tarzında eleştiriler olacaktı. ama ben tamamen işimi layıkıyla yapmaya konsantre oldum ve o şekilde de devam ediyorum.

    zaman zaman eleştirildiğimiz noktalar oluyor. bir yazarla her zaman ortak noktayı bulmaya çalışırız, tartışırız ve eğer haksızlık yaptıysak da özürümüzü dileriz. insanlık hali, her insan gibi ben de hata yapıyorum. muhtemelen bu dakikadan sonra da yapacağım. burada hiçbir şekilde "mükemmel" olduğumu iddia etmiyorum. etsem de zaten bir işe yaramayacak, biliyorum. ama hiçbirimiz robot değiliz. mutlaka hatalar yaparız. hayat da zaten hatalarla dolu değil mi? bir şekilde bu hataları tecrübe ediyoruz ve bir daha yapmamaya çalışıyoruz. bu şekilde de mükemmelliğe yaklaşıyoruz. ben de elimden geldiğince mükemmelliğe yaklaşmaya çalışıyorum. hiçbir zaman adaletsiz davrandığımı düşünmüyorum. ama hata da yapmış olabilirim. zaten hata yaptığım zaman da özür dilemişimdir. muhtemelen bazı yazarlara da denk gelmiştir. entry'si silinen bir yazar canlandırma bölümünden gelir ve entry'sinin silinmesinin yanlış olduğunu söyler. biz de eğer yazar haklıysa, "sayın yazar, entry'niz silinmemeliyken silinmiş, özür dileriz" tarzı bir not düşerek entry'i canlandırırız. kesinlikle "benim bildiğim doğrudur" tarzı bir düşünce yapısında değilim. ileride de böyle davranmayacağımı söyleyebilirim.

    "moderatör bana taktı" gibi bir düşünce tarzı var maalesef. üst üste birkaç entry'si silinen bir yazarın böyle düşünmesini anlayabiliyorum. aynı şey benim de başıma gelse ben de muhtemelen öyle bir düşünceye kapılabilirdim. ama böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil. bir moderatörün zaten kafayı bir yazara takıp sürekli onun hatalarını kollaması için deli olması gerekir. zaten böyle bir şeyi yapmaya da vakit yetmiyor. moderatörlerin de ailesi, işi, gücü, okulu var. üstelik sözlükte geçirdiğimiz zamanlarda da birçok şikayet ile uğraşıyoruz. bunlarla uğraşmaktan zaten birkaç yazarın dışında nick'leri akılda tutmak da mümkün olmuyor. zaten bir entry'i silerken de eğer çaylaklık gerektirmeyecek bir entry değilse, yazarın nick'ine bile bakılmıyor. bundan dolayı da herhangi bir yazarın entry'lerini sürekli takip edip hata yapmasını bekleme gibi bir niyetimin olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

    her zaman eleştiri olacak, bir kısmı memnun ederken başka birileri şikayet edecek. keşke herkesi memnun edebilsek. ama maalesef günümüz koşullarında bu imkansız. normal hayatta herkesi memnun etmek bu kadar zorken sözlük ortamında her şey daha da zor oluyor. mükemmel değiliz ama adaletli bir şekilde davranmaya çalışıyoruz. bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
    20 ...
  2. 53.
  3. 52.
  4. gelin olmuş gidiyormuş kendisi.
    4 ...
  5. 4.
  6. (#9526378) ağzım açık kaldı yazarıdır. böylesi güçlü yorumlar, büyük tutkuların sonucudur diye düşündürtmüştür, tam bir aşıktır kanımca. nolur nba yorumlarına devam etsindir. * *
    5 ...
  7. 102.
  8. Nba sever kişilik. Nereye baksam her yerde o var nba konusunda.

    Iyi ki varsın üstad böyle devam.
    4 ...
  9. 71.
  10. sözlüğün kaan kural'ı, nesildaşım, ailecek seviyoruz.
    4 ...
  11. 83.
  12. sayfasına tıklayınca son girdiği entrylerin tamamının basketbolla ilgili olduğu görülen yazar.
    Sözlük kuralı yok mu, sadece siyasetle ya da sadece futbolla ilgili entry giren yazar çaylak olur diye.
    Şimdi ben arka arkaya 25 tane futbol entrysi girsem büyük bi ihtimalle çaylak olurum, o neden olmuyor?
    3 ...
  13. 62.
  14. 31.
  15. adam mod beyler, az açılın. *

    bu arada tebrikler ederken şimdiden yiyeceği küfürlere kendini alıştırması gereken yazar.

    öyle deme hacım! "mod isem neden küfür yiyeyim ki?" diye sormayacaksın. zaten gelişmelerde (yeni mod) şeklinde yer alman bile başlı başına bir sövgü sebebi. *
    3 ...
  16. 97.
  17. uludağ sözlükte nba hakkındaki tüm entrylerin %87 si bu adama aittir.*
    adam dediğime bakmayın, bildiğin mod bu arkadaşımız. yıllardır buradayım, ben bile geçenlerde fark ettim mod olduğunu.

    usanmadan sürekli nba hakkında entry girmesi de şaşılacak bir durum.

    yakında draft edilir bu çocuk söylemedi demeyin.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük