anaysanın 10. maddesine aykırı olan ceza yasasıdır.
fakat bağımsız mahkemeler ve anayasa mahkemesi dahil tınlayacak anlayış, veya aykırılığı idda edecek makam yoktur veya söyleme cesaretinin yemediği de düşünülmektedir.
Madde 10:
Herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.
4. paragrafında geçen "Eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz." ifÂdesinin yarattığı farklı anlayışlar nedeniyle hır gür yaşanmasına neden olmuş önemli bir kânun maddesidir.
bir insan için eleştiri olan, başka birisi için hakÂret unsuru içerebilir. rte'nin hayvan figürlü karikatürlerini görüp de cıngar çıkarması buna bir örnektir. batıda ise tony blair, bush'un köpeği şeklinde tasvir edilir, adam dönüp bakmaz bile.
ayrıca avrupalıların her fırsatta kaldırılmasını istedikleri bir madde olduğundan kaldırılması kesin zarÂrımıza olacak diye düşünmemek elde değildir.
uzerinde degi$iklige gidilebilecek madde. lakin bu degi$ikligin yegane sebebi du$unce ozgurlugune katkida bulunmak olmalidir. toptan kaldirilmasi turkluge, ulkeye ve bilumum akla gelebilecek degerlere kufuru me$rula$tirir. o vakit cikip dilini, irkini, secereni, vatanini, milletini hede hodo, hepiniz $usunuz busunuz diyene tek kelime etme hakki bulamaz bunyeler kendinde ki amac benzer dogrultularda insanlarin degi$mez degerler olarak gordugu kavramlari silikle$tirmek ve zaman icerisinde iyice yok etmektir.
turkluge hakaret cezasinin yetersiz oldugu bir kanun maddesidir. turkiye cumhuriyetini turkler kurmustur, bayragi turk bayragidir, dili turkcedir. bunu kabul edenler burada yasar etmeyenler diledigi yere gidebilir, burada kalip bu ulkenin suyundan topragindan havasindan beslenip ustune hakaret etmeye kalkanlar sinirdisi edilmelidir. (bkz: turkiye turklerindir)
sorun ne mutlu türküm'ü savunanlara sataşmakla ilgili değil, bu yasa devleti elinde bulunduran egemen güçlerin yaptıklarını eleştirememekte, hatta şu güne değin yaptıklarının yanlış olduğunu belirtememekte. bu yüzden 301'e karşı durulması gerekiyor. yoksa dinci ya da asker demokratlara şu taşımak için bu maddeye karşı durulmuyor. bu yasa 141-142'nin devamıdır ve biz devlet yanlış yapsa da devletin bekaası için susmak zorundayız bu madde yüzünden. o nedenle buna karşı duranlar beni de yargıla 301 diyebilmelidir.
özellikle kanunun asıl kastettiği noktaya değil, kanunun belirlenişi ve uygulamaya konulma biçimine baktığımızda, saçma bir maddedir.
"alenen aşağılayan" tanımlaması kullanılmış. peki bunun kriteri nedir? "eleştiri" ile "aşağılama" arasındaki fark bu ceza kanununun neresinde yazmaktadır..? kullanılan kelime "hakaret" değildir ki kanuna göre davranmakla yükümlü bir vatandaş kendini ona göre ayarlasın.?
birisi "türkiye büyük millet meclisi tek bir işi düzgün yapamıyor, senelerdir yapmaktan da acizler" derse bu bir suç mudur? bir savcı bu kişiye 301. madde gereğince dava açabilmekte midir? yoksa 4. fıkrada belirtildiği gibi "eleştiri" kapsamına mı alınır?. buna kim, nasıl karar verebilmektedir?
bu düpedüz kanunlarda boşluk yaratarak düşünce özgürlüğüne dizgin vurmaktır. eleştiri - aşağılama arasındaki çizgiyi bilerek netleştirmemektir. kasti ve planlı bir uygulamadır.
bir hukuk devletinin ceza kanununda yoruma açık olan, ya da içinde boşluk barındıran bir madde olmamalıdır.
anti 301'in tersi olan yasa maddesi. yilmaz ozdil ustanin asagidaki yazisi tersine 301'i cok iyi aciklamis. bunun tam tersi de gercek 301'dir.
Tersine 301...
Hadise komediye dönüştü.
Koca koca gazeteciler diyor ki...
"Orhan Pamuk'u hiç okumadım. Ama gurur duyuyorum."
Bazıları da diyor ki...
"Okumak için büyük çaba harcadım. Zorladım kendimi... Bir defa, iki defa, üç defa... Olmuyor. Okunmuyor. Ama sevinçten kıçım tavana vurdu... Gurur duyuyorum."
Ben hayatımda böyle matrak bir olay görmedim.
Biz diyoruz ki...
"Okuduk, gurur duymuyoruz."
Adam diyor ki...
"Cahilsiniz siz... Ben okumadım ama, bak gurur duyuyorum."
Hatta şunu diyen bile var...
"Okumaya çalıştım. Bitiremedim. Çünkü ne dediğini anlamadım. Ama bu ödül, Türkçe'ye verilmiştir. Onun için gurur duyuyorum."
Kardeşim...
Türkçe'ye verildiyse bu ödül...
Sen Türkçe okuyan, Türkçe yazan, Türkçe konuşan bir gazetecisin...
Hiç merak etmedin mi?
Türkçe yazılmış bir romanı neden anlamıyorsun?
Bakın dikkat edin...
içinde "Türk" geçen herşeyden nefret edenler, bugün aniden "Türk"e sarıldı.
"Ne mutlu Türk'üm diyene"yi savunanlara, yıllardır, "faşist, geri kafalı, ilkel, dar görüşlü, vizyonsuz" diyenler, bugün çıkmışlar, "Türk"lük dersi vermeye kalkıyorlar.
Hak etmedikleri halde, gazete köşelerini ele geçirerek aldıkları "aydın" sıfatıyla, "baskı" kurmaya çalışıyorlar.
Açık söyleyeyim...
Orhan Pamuk'un fikirlerini dilediği gibi dile getirmesini sonuna kadar savunurum.
insanlar konuşa konuşa...
Türk, Kürt, Ermeni, Laz, Çerkez, Rum, Yahudi... Her Türk vatandaşının ne kadar hakkı varsa, Orhan Pamuk'un da o kadar hakkı var fikirlerini özgürce söylemeye...
Cezayla olmaz.
Asla.
Çünkü bizi fikir yıkmaz.
Asıl fikirsizlik yıkar.
Hatta "aykırı fikir" olmazsa "tek tip fikir" daha zararlı bile olabilir.
Ama mecbur muyum beğenmeye?
Zorla gurur duyulur mu yahu?
" türkiye medyası '3 mayıs dünya basın özgürlüğü' gününü matem içinde geçirdi., çünkü hrant dink katledildi, 100'e yakın kişi 301 den yargılandı, tehditlerin arkası kesilmedi...
bia medya gözlem masası'nın 2007 ocak-şubat-mart dönemine dair hazırladığı rapora göre 12 gazeteci ve aktivist'e yeni davalar açıldı. geçen yıl ise 293 kişi 'ifade özgürlüğünü ihlal'den yargılandı.
politik malzemeye dönüşen 301 bu dönemde ihd den ethem açıkalın, gazeteciler irfan uçar, sinan kara ve umur hozatlı gibi yeni sanıklar da yarattı. tck. md. 301, 22 ayda 100'e yakın kişiye uygulandı.
'milliyet'te yayınlanan 'biz kimiz' anketinden dolayı, yazıişleri müdürü tahir özyurtseven ve cem dizdar le dizi sorumlusu tarhan erdem 'kin ve dümanlığa tahrik' iddiasıyla şikayet edildi.
politik sürecin etkisiyle hız alan 'atatürk hakaret' iddiasıyla açılan davalar prof. dr. atilla yayla ve çevirmen atilla tuygan'ı buldu.
prof. dr. baskın oran, gazeteci can dündar, aziz özer, sanatçı ferhat tunç ve 'özgür radyo', kendilerini milliyetçi !' olarak tanıtan çevrelerin ölüm tehditlerine maruz kaldı.
2007'nin ilk 3 ayında ikisi internet sitesi olmak üzere 9 medya kuruluşu saldırıya uğradı.
mart ayında 'azadiya welat', 'güncel' ve 'yaşamda gündem' gazeteleri peşpeşe kapatıldı.
'haber kaynaklarının gizliliği' şırnak'ta beytüşşebap savcılığı'nca dha muhabiri emin bal'ın bürosuna düzenlenen baskında kasetlerine el konmasıyla ihlal edildi.
kamuoyu, örgüt operasyonuyla tutuklanan 'özgür radyo'dan füsun erdoğan ve 'atılım' yayın yönetmeni ibrahim çiçek'e yönelik suçlamalardan 7 ay sonra hala bilgilenemedi.
'hakaret' iddiasıyla gazeteci sinan kara ve 'emirdağ' gazetesinden mustafa koyuncu tutuklandılar.
mahkemeler youtube, 8sütun ve alınteri.net örneklerinde olduğu gibi suç içeriğiyle sınırlı bir yaptırım yerine tüm siteyi kapatmak gibi 'radikal ve orantısız' önlemlere başvurdu.
antalya cumhuriyet savcısı, 'hürriyet akdeniz' gazetesinin 22 mart'ta yayınlanacak sayılarının prova baskılarını toplattı. "
bu maddenin kaldırılmasını istemeyenlerin hemen hemen hepsi kemal kerincsiz gibi şovenist, ogun samast, yasin hayal gibi kukla *beslemele tiplerden olup. savunmasız insanları katletmeyi ve linç kültürünü pek bi severler.
"özgür düşünce" nidaları ile "avrupa birliğine böyle mi gireceğiz yahu" diyen vatandaşların da hayran kaldıkları avrupa'ya bakarak kendi ülkelerini küçümsemelerine sebep olan yasa.
yasa, öncelerde belirttiğim gibi gereksiz ve gerçekten de alçaltıcı bir yasa. böyle bir yasa olmamalı. lakin avrupa denen şeyi çok da büyütmemek gerekiyor.
bugün evrensel olarak en üstün olarak nitelendirdiğimiz, her şeyi özgürce yapan/eden/tartışan (bizim öyle olduğuna inandığımız) avrupa'nın, özellikle almanya cenahında toplum içinde nazizm'i iyileyen bir tartışma açtığınızda yahut "yahudi soykırımı gerçek değil. müttefikler uydurdu" derseniz sonunuz mahkemeye bile varabiliyorken, kimse çok da özgür sesli olduklarını iddia edemez herhalde.
geçenlerde perinçek'in başına gelenleri de gazetelerde görmeyen kalmamıştır. ermeni soykırımı yoktur demek bile birilerinin sizi tutuklamalarına sebep olabilir zürih sokaklarında gezerken.
avrupa! avrupa!, daha geçenlerde merkel aplanın abdurrahman şirak'a verdiği napolyon şekilli bira kupasıyla gülümsedi. acaba aklından "işte biz, burdayız. avrupa'lı ülkeler olarak ulusları/milletleri ezerek geldiğimiz bu noktada pırıl pırıl parlıyoruz yüzyıla" diye mi geçiriyordu?..
özgür düşünceyi, özgürlüğü, insanlığı simge olarak kullanan almanya, fransa, belçika, vs. vs. gibi "çekirdek" avrupa birliği ülkelerinin kendi geçmişleriyle yüzleşmeden ve ellerini yıkamadan gülümsemelerini ve samimiyetsizliklerini görmezden gelmemek lazım.
türkiye darbecileriyle ve ülkesini siyasi çıkarları aldatanlarla yüzleşmeden nasıl demokrasi olamayacaksa, fransa cezayir'i ve ruanda'yı, belçika tüm dünyada dönen silah & mayın pazarındaki payını ve yine ruanda'yı görmezden geldiği müddetçe "insanlık timsali" ve (bizim tabirimizle) "avrupalı" olamayacak.
bazı şeyler sözde kalmalı, yazıya geçirilmemeli. çoğu ülkede (özellikle büyük bir savaştan bir lider sayesinde çıkmış ya da bir lider tarafından yok olma noktasından kurtulmuşlarında) büyük lider(ler)e karşı "aşağılayıcı" ve hakaretamiz çıkışlarda bulunmak mümkün değildir. bunun için herhangi bir yazılı kağıt, belge olması da gerekmez. dava açılması da gerekmez.
yunanistan da dahil olmak üzere, amerika bd, ingiltere, fransa gibi ülkelerde liderlere hakaret etmek sizi hapse tıkmaz (belki) ama halk tarafından, halkın baskısı ya da halktan korkulması sebebiyle büyük ihtimalle engellenir, sansürlenir ya da soruşturulursunuz. ve yine tüm bu ülkelerin de (bizde olduğu gibi) paralarında, kamu kurum ve kuruluşlarında bayraklar, lider portreleri ve resimleri yer bulur. (kimse de "gıcık" almaz)
türkiye'nin bu konudaki eksikleri kendisine, ulusal/milli devrime ve hatta atatürk'e karşı saygısızlığı ve hatta inançsızlığı. böyle eksikler olunca da, anlamsız ve devekuşu misali çözümlerle bazı şeyler ulusun/milletin kendine güvenini zedeleyici boyutlara getiriliyor.
(zaten bugün tartışılan bu şeylerin hangi hükümetler veya kişiler tarafından icad edildiği de tebessümle izlenecek bir trajik komedinin ara sahneleri olur rahatlıkla)
türklüğün ağızlara sakız olmasını engellerse ne mutlu bizlere. Türkiye gibi bir ülkede kesinlikle oynamalar yapılarak yürürlükte kalması gerektiğine inandığım madde.
gözünü sevdiğim çerçeve anayasamızın muallakta bırakma sınırlarını zorladığı, takdir yetkisinin folloş olduğu, kapsamına aldığı durumların giderek trajikomikleştiği madde.
ama adamlar haklı..."alenen aşağılama" ve "eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları" gibi iki şahane kavram bir arada kullanılmış bir kere, çek iki ucundan sakız gibi, birleştir onları çiğne çiğne yut...oturur tabi mideye.
türkiye de mevcut olan irk, dil, din mozaiğinin bir arada ve uyumlu tutulmasi nedeniyle tck de var olan bir kanun maddesidir ki; özellikle son zamanlarda türklük taniminin yanliş yapilmasindan kaynaklanan sorunlari dogurduğuna inanilir. oysa ki m.kemal atatürk türklük tanimini yapmis ve şöyle demiştir: ''türk topraklarinda yasayan herkes lazi, cerkezi, kürdü, rumu, karapapaği vs. türktür''. bu tanimla türklük kana dayali bir tanim olmaktan cikmiş, coğrafyasinda yasayan herkesi kendinde toparlamiştir. halen yaşamiş olduğumuz, başta kürt sorunu olmak üzere bütün irka dayali sorunlari atatürk basit bir cümle ile cözümlemişken, bunu anlamamak icin caba gösterilmesi artniyetli bir davraniş olmaktadir. alt kimlik-üst kimlik gibi basit bir ayrimi yapan ve sorunu ortadan kaldiran mustafa kemal atatürk türk vatandaşi olan herkesi türk çatisi altinda birleştirmiştir. bazi kimselerin ''ben türk değilim türk vatandaşiyim'' gibi beyanatlar vermesi abestir. şöyle ki; türk vatandaş olmak türk anayasasina, kanunlarina, töresine uymayi kabul etmek demektir. anayasada açikça belirtilen türklüğün coğrafi bir kimlik olduğu kuramini tanimayan bir kişi anayasaya ve kanunlara açik açik karşi gelmektedir ve cezalandirilmalidir. isveçli iki gazetecinin diyarbakir da verdiği beyanati kabul edip, atatürk ün, kazim karabekir paşanin verdiği öğütleri dinlemeyen bir türk vatandaşinin cezalandirilmasi için tck 301 e ihtiyaç vardir ve kalmalidir.
turk ceza kanununa gore,
madde 217. - (1) halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.
24 şubat cumartesi saat 13.00'te taksim tramvay durağı'ndan Galatasaray Meydanına doğru 301. maddenin değiştirilmesi değil, kaldırılması amacıyla insan Hakları Derneği'nin düzenlediği 'düşünceye özgürlük' yürüyüşü düzenlenecektir.
sevr anlasmasina gore kaldirilmasi gereken bir kanun olup hatta turkleri ve turklugu(turk demek turkce demektir) koruyan yasadir. ama bir dakikadir. bizler seneler once yabanci gucleri anadolu'dan atmisizdir ve sevr anlasmasini yirtip atmis dolayip dolayip bir yerlerine sokmusuzdur. (bkz: degil mi kardesim)
taha akyol'un yazısından anlaşıldığı üzere atatürk tarafından bu denli geniş bir hukuki sınırlara sahip kılınmış yasadır.
Türklük ve Atatürk
301. maddedeki suç tanımının aynısı, Atatürk zamanında italya'dan alınan Türk Ceza Kanunu'nda da vardı; italyan Ceza Kanunu’nun 291. maddesi "italyan milletine veya cumhuriyetine" alenen hakaret edenleri cezalandırıyordu.
Prof. izzet Özgenç'ten aldığım bilgiye göre, hukukçular bu maddeyi "Türk milleti" diye tercüme etmişler, Atatürk'ün müdahalesiyle "Türklük..." şeklinde kanunlaştırılmış.
"Türk milleti" sadece tarihi ve kültürel değil, aynı zamanda hukuki bir terim olduğu için hukuki sınırları daha belirgindir. "Türklük" terimi ise, "Türk milleti" teriminden daha geniştir ve o sebeple hukuki sınırları da yoruma çok açıktır.
Bu muğlaklık yüzünden, aynı davada soruşturma, takipsizlik, iddianame, beraat ve mahkûmiyet kararları peş peşe gelebiliyor!
"birgün bir ermeni bir pkk lı ve bir avrupalı sakso cekmece oynuyormus,avrupalı o kadar guzel cekiyormus ki pkk lı ve ermeninin sikim çok tatlı diye götü kalkmış. ama o kadar kalkmışki avrupalı dayanamamış bunların kalkan götlerine bir cakmiş bir cakmiş bunlar ağlamaklı olmuş. ama tabii iş işten geçmiş" hikayesini anımsatan baslik.*