Taşralı çocuk kolay kolay depresyona girmez zaten ne olduğunuda bilmez,
şehirli çocuk sürekli deresyon modundadır herşeyden bunalır,
taşralı çocuk kulağını, kaşını bilmem neresini deldirip metal boncuk v.s takmaz
şehirli çocuk cool olma çabasıyla delinebilecek heryerini deldirebilir
taşralı çocuk aldığı domatesin hormonlu olup olmadığını bilir, şehirli çocuk domates ağaçta yetişiyor sanır.
taşralı çocuk soba yakar, odun taşır, ateşi görür bilir. dolayısıyla yüreği de bedeniyle birlikte ısınır. merhametlidir, acıma duygusu vardır.
şehirli çocuk sadece bedenini ısıtmaya çalışır dayandığı kalorifer peteğinde. yüreğini ısıtmak aklına bile gelmez.
taşralı çocuk meraklıdır öğrenmeye açıktır. bilmediğinden utanmaz, sık sık soru sorar.
şehirli çocuğun google arama motoru vardır, bilmediği bişey olursa girer ordan bakar.
artık taşralı çocuk, şehirli çocuk ayrımı kalmamıştır. büyük şehirlerdeki bir çok semt, taşra tabir edilen yerlerden hem ekonomik, hem kültürel, hemde sosyal açıdan daha geri durumdadır.
bu arada "vs" bağlacına bakınca, insan, bu megaköyün amerika'da, ingiltere'de falan olduğunu düşünüyor. sonra, "vay efendim, taşralılar şehre göç etti, şehirli çocuklar concon oldu, kültür kalmadı" diye yakınılmasın.