malesef türkiye olarak dış basına karşı ne kadar aciz durumda olduğumuzun göstergesidir. kendimizi tanıtamıyoruz, anlatamıyoruz, elalem bizi halen peçelerle dolaşan, deveye binen insanlar olarak görüyor kimse kötülemesin ya da banane kötüleyenler coşsun.
tüm aptal gazetecilerin bizde olmadığının kanıtıdır.
özellikle dış politikada ne derece bağımlı olduğumuzun göstergesidir ki bu bile tayyip efendi ile mustafa kemal'in kıyaslanamayacağını gösterir. yabancı basının allah'ın günü türkiye'ye övgüler düzmesinin bir sebebi vardır. dışa bağlandıkça övgüler artacak övgüler arttıkça bağımlılık katmerlenecektir.
rte nezamandır laik, demokratik, çağdaş oldu da bu benzetmeye tabi tutuldu. bırakın ikinci atatürk olmayı benzetme bile yapılamaz.. benzetmeyi yapan adam atatürk e resmen hakaret etmiş resmen..
"erdoğan, the second atatürk" dememiştir, "tayyip, the second mustafa kemal" de dememiştir.
mustafa kemal atatürk ile recep tayyip erdoğan arasındaki 1,345,458,475,495 farka hiç değinmeden...
"tayyip" gibi kulağa avrupa'nın çok daha doğusundan çalınan, türkiye'nin haritadaki yerini dahi bilmeyen birçok ecnebinin hayâlinde gerçek çağdaş türkiye görüntüsünden çok daha farklı şeyler uyandıracak bir ismi türkiye ile birlikte anmayı sürdürmek, çok da iyiniyetli görmediğim yabancı basının elbette işine gelmektedir. ancak yapılacak da pek bir şey yoktur. isim budur, cisim budur. *
ananıda al git, köylü milletin efendisidir söylemlerini tamamen aynı kabul eden zihniyetin tuvalete bile atılmayacak kadar değersiz icraat girişimidir.
dış basında ısrarla yapılmaya devam edilen benzetme.
yazıyorlar efenim durduramıyoruz.
iç basında ise bahsi söz konusu dahi olamaz.
sadece "dış basın böyle yazdı" diye yazabilirler.
ayrıca iç basın böyle birşey yazmaz çünkü kabaca ikiye ayrılan basın camiası içinde
-aklı atatürk devrinde kalanlar tayyip erdoğan nire atatürk nire modundalar
-erdoğan'ı çok başarılı bulanların ise kişileri atatürk'e benzeterek övmek gibi bir adetleri yok..
yabancıların atatürk'ü yermek için söyledikleri saçma söz.
yahu atatürk'le rte'nin arasında benzer noktalar neler acaba bu sözü söyleyen salak açıklasaydı keşke.
atatürk bu ülkeyi düşman işgalinden kurtarmış borç batağında yüzen hiç bir üretimi olmayan ve okuma yazma oranı yüzde beş olan bir halktan bağımsız kendi ayakları üzerinde durabilen bir devlet kurmuştur.
rte ise bu devletin önemli kurumlarını kendi menfaati ve iktidarın sözde geçici ekonomik istikrarı için yabancılara satmıştır , müslümanım diye geçinip oyları toplamış sonrasında müslümanlara en çok zülüm eden abd ve israil ile ortak işler yapmıştır.
aradaki farkı bilseler de hala tayyip'i övenler 20 sene sonra türkiye'nin başına gelecek kötü olayları gördüklerinde bugünleri unutmasınlar çünkü karanlık geleceğimizi oluşturan rte ve akp hükümütenin yabancılara bağımlı yanlış politikaları ve dini siyasete alet edip iç huzursuzluk yaratmaları olacak.
gülenecek benzetmedir. nereden uydurulduğu, hangi olaydan esinlenildiği de ayrı bir merak konusudur. atatürk'ün yabacınların görüşme talebini kabul etmek için öne sürdüğü 'tam bağımsızlık' ilkesi ne demek bilir misiniz? muhtemelen şu sıralar unutmuş olmanız lazım. uzun zamandır tam bağımsız değiliz, aksine parsel parsel satılmaktayız. tayyip atatürk'ün tırnağı kadar olsun ben başımı gövdemden ayırıp kendisine hediye ederim. *
saçma sapan bir söz.
aralarında benzer tek bir nokta olmayan, onu bırak atatürk'ün tırnağı olamayacak bir bünyeyi ikinci atatürk olarak lanse etmek saçmalıktan başka bir şey değildir.
