Kavak, kitaba Diyanet işleri Başkanlığı tarafından da `olur' verildiğini ve yayımlanması için teşvik edildiğini belirterek şunları söyledi:
"Bu kitapta Atatürk'e ve annesine büyük saldırılar var. Askere saldırılar var. Kız çocuklarıyla erkek çocuklarının birarada okumasına saldırılar var. Atatürkçü düşünenlerin ve savunan insanların dinsiz olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmişler. Başı açık kadınlara büyük saldırılar var. Plajlarda ve caddelerde açık gezen kadınlara büyük saldırılar var. Böyle bir kitaba suskun kalamazdık. Her ne kadar Denizli Belediye Başkanlığı'nda görev yapan arkadaşlarımız inkar etse de, bu tür olaylar Denizli'de AKP iktidarı belediyeyi ele aldıktan sonra ve bir vakfın kermes düzenlemesiyle başladı. Kara çarşaflı kadınların belediye içinde kermesiyle başlayan ve hızlı bir tırmanışa geçen anlayışın, Denizli'de model olmaya başladığını görüyoruz. Burada eğitim birliği ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Şeriatçı bir düzen kurulması için mücahit ordusu öngörülüyor. Bunu da Allah adına, ilahiler adı altında yapıyorlar."
119. Sayfa,`Erkek Kardeşim' başlıklı bölüm:
-Senin kahraman ecdadın, namusu için can verdi. Sense bunları unuttun. Karışıp kafir, Müslüman denizlerde karını soydu. Yoksa kalmadı mı arın, inan senin ecdadın böyle yatağa yatmazdı. Eğer sen böyle gidersen inan perişan olursun. Ne ukba kalır, ne devlet. Ne karın kalır ne avlat. Zaten kalmadı itaat. Gel kardeşim kendini topla. Sözde hanım giymiş şortu, görünüyor ayıp yeri. inan ben utanıyorum, senin kalmadı mı gücün. Çıkamaz olduk sokağa. Onları görmeyeyim diye. Kadın hakkıymış güya. Biz hiç böyle hak görmedik. Erkek giymiş baştan sona, karı açmış baştan sona. Madem eşitlik var ise; onu da ört baştan sona. Hayvanı örtmüş tüyü ile, ayıp yerini kuyruğu ile. Bize vermiş en güzelini, sende örtün onun ile.
işin gerçek mahiyetini ve doğrusunu elbette allah bilir ancak kişisel görüşlerimi paylaşmak isterim.
başbakana dokunmanın ibadet sayıldığı bir ülkede elbette ki onu üzmek de, allah'ı üzmek ile bir tutulabilir. ancak bu görüşte olanların tamamı müşriktir. yani allah'a açıktan eş koşmaktadırlar.
kuran'da bile, peygamber efendimiz için "senin görevin sadece tebliğden ibarettir" denmiyor mu? yani peygamber efendimize bile "haddini aşmaması gerektiğini" bildirmiş yüce allah.
bakmayın siz günümüzdeki din bezirganlarının, müşrik ve münafıkların atıp tutmalarına. kuran'a göre değil, hocalarına göre ahkam keserler.
onlar, şımara şımara tıpkı firavun olmuşlardır.
bizleri de bir firavun yönetiyor. sonuçlara şaşırmayın. kuran'daki musa ile firavun'un diyaloglarını içeren ayetleri okursanız, günümüz firavunları ile benzerliklere şaşıracaksınız.