evet, tayyip'i sevmiyoruz. ne fikirlerimize, ne yaşam tarzımıza hitap eden biri değil.
ama devrilmesini de istemiyoruz. zira tayyip'in devrilmesi demek kaos demek, yeniden koalisyon hükümetlerine mahkum olmak, piyasaların güvensiz bir hal alması demek.
bizler gecelik repo yapıp, borcunu ödemeyen orospu çocukları gördük bu memlekette, işçisinin maaşını gecelik repo yapan patronlara şahit olduk arkadaşlar.
bir anayasa kitapçığı ile bir gecede yarı yarıya fakirleşen milyonlara şahit olduk.
zenginler daha çok zengin olurken, fakirler daha fakirleşti bu hükümet sayesinde. milli gelirimiz artarken, benim cebime giren paranın aynı olmasının başka bir açıklaması olamaz.
birçok kişinin içinde bulunabileceği ruh hali.
tabii devrilmeyi istememek kaostan,istikrardan falan öte 21,5 milyonun oy vermiş olmasından kaynaklı olmalı. yani iş ne şekilde olursa olsun sandıkta çözümlenmeli. tamam seçim barajı rezalet(yüzde 10 anti demokratik) ama devirmek lafı ondan da rezalet.
zaten konu muhafelet beceriksizliğine birçok aklı selim seçmenin oy vereceği adam akıllı bir parti olmamasına falan uğruyor ister istemez. gezi parkı direnişi haklı bir tepkiydi. ve halk muhalefetin yapamadığını yaptı. akp'nin inatlaşmayı sürdüren tavırlarından dolayı pek zannetmiyorum ders çıkaracağını ama en azından ayağını denk al mesajı olarak görülmeli bu direniş. devrilme mesajı olarak değil.
geçmiş hakkında biraz bilgisi olan her insanın destekleyeceği düşünce.
ayrıca 20 gündür meydanlarda olup hala "ben iktidarın devrilmesini değil, özgürlük istiyorum" diyenleri de samimi bulmuyorum. başkalarının özgürlüğü kısıtlanarak özgürlük aranmaz. uzun süreli eylemlerin tek amacı iktidarı devirmektir. hala meydanlara çıkanlar da biraz dürüst olsunlar.