Bozuk bir saatin bile günde iki defa doğru zamanı göstermesi gibi bir olaydır.
Ama yiğidi öldürüp de hakkını yemeyeceksin. Madem bunca zaman bu adamı bu denli eleştirdim, bu sefer doğruyu söylediğinde de yanında durmak lazım.
Olay elbette Fransa'daki Charlie Hebdo dergisine yapılan baskın, katliam ve bu olaydan sonra dünyanın teröre karşı birleşmesi, tek ses, tek yumruk olması.
Bizim eski başbakanımız, yeni cumhurbaşkanımız ise batı dünyasını "iki yüzlü davranmakla" suçladı. Yalan mı? Bu sefer dibine kadar haklı... Zaten benzer bir açıklamayı Devlet Bahçeli de yaptı: "Bir hafta önce Boko Haram Nijerya'da 2.000 kişiyi öldürdü. Fransa'daki olay için gerçekten üzgünün ama ölen 17 kişi terör kurbanı da 2.000 kişi ne? O zaman neredeydiniz?" Sözcü Gazetesinden Rahmi Turan da dünkü yazısında "Terörün bir insanlık suçu, bir vahşet olduğunu anlamak için ille de büyük devletlerden birinin başına gelmesi mi lazım? Türkiye olarak biz 32 yıldır terörle boğuşuyoruz. On binlerce kurban verirken dünya bugüne kadar neredeydi?"
Benzer siyasi açıklamalar pek çok yerden geldi. Ve batının islama ve müslümanlara karşı olan tepkisi eleştirildi.
Buraya kadar güzel elbette. Birbirinin sürekli boğazını sıkmaya çalışan insanların en azından bir konuda fikir birliği etmiş olması huzursuz ülkemize iyi geldi.
Almanya başbakanı Merkel Suriye sınırımızın açık olmasını eleştirdi, kapatın manasında konuştu ama onca insanın yaşam garantilerinden bahsetmedi. Çünkü umurunda bile değil. Bir sabah uyandığında 1,5 milyar müslümanın öldürüldüğünü görse bir dakika üzüleceğini sanmıyorum. Hatta sevinir bile... Çünkü Fransa'da öldürülen 17 kişi yaşamayı hakedenler grubundan ama Suriye'de ölen, Nijerya'da öldürülen, Somali'de öldürülen, Gazze'de öldürülen insanlar yaşamayı hakedenler grubunda değil.
Ama işin bir de şu boyutu var... Biz Reyhanlı'da 60 vatandaşımızı yitirdik de ne yaptık? Ulusal yas ilan edebildik mi? Dağlıca Karakolu'nda 13 askerimiz şehit edildiğinde TV ekranlarında Acun'un eğlence programları yayınlanmaya devam etmedi mi? PKK askerlerimizi şehit ederken Oslo'larda masa başında PKK ile esprili konuşmalar yapmadık mı? Polisimiz gezi olaylarındaki protestolarda 8 vatandaşımızı öldürüp daha fazlasını kör bıraktığında onları destan yazmakla övmedik mi? Öldürülen 14 yaşındaki bir çocuğu terörist ilan edip annesini seçim alanlarında yuhalatmadık mı? Bunu yaparken başbakan yardımcımız HDP'ye Öcalan'ı itibarsızlaştırdıkları için kızmadı mı? israil Mavi Marmara gemisinde yurttaşlarımızı öldürdükten sonra cırlayıp sonra yeni silah anlaşmaları imzalamadık mı? Tüm dünyada insanlık suçu işlediği için aranan Sudan Devlet başkanını devlet töreniyle karşılamadık mı?
Tamam batı iki yüzlü... Bunda tek bir tereddüt yok bence. Ama biz de öyle değil miyiz? Şimdi haykırmakta yerden göğe kadar haklı olsak bile adamlar "sen önce kendine bak" demezler. Derler elbette, dün demişler de zaten...
"haklı tabi lan" çıkış yapmama neden olan başlıktır, zira bu kadar koyunu görüp s.kmese haksızlık etmiş olur idi... ama yine de haklılığı bir kenara ülkenin anasını düdüklemiştir.
