12 yıldır burnumuzdan fitil fitil gelen gerçektir!
3 ay yattığı hapsin mağduriyetini 33 yıl sürdürür artık!
onun yattığının kat be katını yatan/yatacak olan sahte delillerle hapse mahkum edilen kahramanları daha fazla gündeme getirmeliyiz sanki!
sonra da bu yobaz kemalistleri yoketmek için iktidara geldi. askeri vesayeti bitirmek, özgürlükleri sağlamak için oy istedi.
başardı da.
sonrası mı?
o yobaz kemalistlerden beter bir vesayet yaratıp gazetecileri, askerleri, düşünen-yazan her insanı içeri tıktı, konuşturmadı, dinlemedi...yani kendisine yapılanın bin mislini intikam duygusuyla insanlara uyguladı.
bu yüzden hiç acınası ve eleştirilesi bir durum değil.
12 Aralık 1997'de Siirt'te topluluğa konuşma yaptığı bir miting sırasında Ziya Gökalp'ın 1912 yılında Balkan Savaşı için yazdığı Asker Duası'nın değiştirilmiş bir sürümü ile; orduyu öven dizeyi söylemeden, yerine mısraları "Minareler süngü,kubbeler miğfer, Camiler kışlamız, müminler asker, Bu ilahi ordu dinimi bekler, Allahu Ekber, Allahu Ekber" diye okuduğu için, ve konuşmasının devamında "her devrin Firavun ve Nemrutları olduğunu bunun karşısına çıkacak Musa ve ibrahimlerin engeleri aşarak pislik dolu yolları temizleyeceğini" söylemesi nedeniyle Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılanmaya başlandı. 21 Nisan 1998 tarihinde mahkeme, sanığın Türk Ceza Kanunu'nun 312/2 maddesinden "Halkı din ve ırk farkı gözeterek kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek" suçunu işlediği kararını verdi ve Erdoğan bir yıl hapis ve 860 Milyon TL para cezasına çarptırıldı. Daha sonra sanığın mahkemedeki tavrı ve duruşmadaki hali gözönüne alınarak cezası 10 ay hapis ve 176,666,666 TL para cezasına indirildi. Ceza infaz yasası gereği 10 aylık hapis cezası 4 aya indi. Erdoğan Diyarbakır DGM'nin kararına temyiz başvurusu yaptı. 24 Eylül 1998 tarihinde Yargıtay 8. Ceza Dairesi Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi kararını onadı ve bu tarihte hüküm kesinleşti. Erdoğan 4.5 yıl sürdürdüğü istanbul Belediye Başkanlığını bırakarak 26 Mart 1999 günü Pınarhisar Cezaevine girdi ve cezasını çekerek 24 Temmuz 1999 günü hapisten çıktı.
o zaman gazeteler, erdoğan'ın siyasi hayatının bittiğinden dem vuruyor, artık muhtar bile olamaz diyordu.
ahahahhaha ay daha yazamayacam.
bu arada düşün ki, tek bi şiirin sözlerinin değiştirildiği suçundan hapse giren adama, ne değiştirilmiş şarkı sözleri, ne küfürler, ne marşlar yazıldı.
sizin ben adalet anlayışınızı, iki yüzlüğülüğünüzü öpeyim.
--spoiler--
Okunan ezanı kimse susturamayacak. Çünkü ezanın sustuğu yerde insanların huzuru olmaz. Kürt, Arap, Çerkez ayrımı yapılamaz. Çünkü bütün insanların birleştiği çatı islamdır. Türkiyedeki ırk ayırımına kesinlikle son vereceğiz. Bunu bu hale getirenler utansın. RPnin başarısından sıkıntı duyanlar, iktidara gelmesin diye her türlü yolu denedi. Ama bunu hiçbir güç engelleyemedi."
--spoiler--
bu konuşmadan sonra mapusa girmiştir. Kürt, Arap, Çerkez ayrımı yapılamaz. demiş fakat bu saydıklarının hepsine açılım getirerek zaten bizi içten içe bölmüş oldu.
halkı kin ve düşmanlığa tahrik edici söylemlerinden dolayı aldığı hapis cezasının ne kadar isabetli bir karar olduğu, yaşanan son olaylarla doğrulanmıştır. son günlerde baykal'ın bu kindar ve tehlikeli adamın hapis cezasına bağlı siyasi yasağını kaldırmakta ne kadar büyük bir hata yaptığı da akla gelmiştir.
rte o zaman sadece bir şiir okuyarak halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmişti. şimdi hükümetin başı olarak bu suçunun milyon kat fazlasını yapmaktadır. şüphesiz ki yeri yüce divandır.
şiirden dolayı değil, şimdi olduğu gibi, o zaman da, halkı birbirine din, dil, ırk farklılığından dolayı düşmanlaştırmak istemiştir, konuşmaları. en azından, mahkemenin kararı bu yöndedir. lakin, siz yine de şiir deyin!
(bkz: yav hee he)
sanki fuhuştan yatmış,
şiir okuduğu için yatmıştır, nazım hikmet söz konusu olunca ciyaklayacak olan kişilerin çifte sıtandardına kurban gidecek gerçektir,
ve aynı kişilerin bayağı bir zoruna gidecek gerçektir.
4 senelik belediye başkanlığında dünya kadar soruşturmalar geçirmiş ve sonunda ancak 4 mısralık bir şiir okumasından dolayı hapse atılmış bir gerçektir.
bu gerçek dururken anamuhalefet lideri baykal'ın niyeyse saldırmak için hep başka sebepler bulması oldukça düşündürücü.
(bkz: el siki ile gerdeğe girmek) acaba sormak lazım baykal'a, senin de işin içinde parmağın var mı diye? ilginç.