büyük üstad, halk ozanı bülent arınç ya da ne bileyim büyük projeler yaratıcısı kadir topbaş vecizesi gibi izlenim uyandıran cümle. etkilendim, hem okudum, hem düşündüm. ve dedim ki evet, bu insanlar 100 sene böyle yaşamışlar ama bu 7 sene içinde lükse, paraya, ihtişama doyduk. zenginliğe alışmak kolay da fakirliğe alışmak zor. ya mercedese binemez, ya burberryden gömlekler vakkodan kravatlar alamazsam diye endişelendim aslında ama şunu da farkettim ki show must go go on.
"Mutlaka herkes kendi davasında haklıdır ve davasına gönül verenlerin gözünde mutlaka kayıptır yok olup gitmesi... Onları da anlayıp saygıyla karşılıyorum fakat Atatürk'ümün evlatları olarak değerini zaten şimdi anlıyorum bu zatın. Gittiğinde de gözümdeki yeri değişmeyecek mutlaka. Zaten bıraktıklarını onarmak, bunu anlamamıza ziyadesiyle yetecektir kanaatindeyim" dedirten düşünce...
eşi kara çarşaflı, kendisi elinde imam tesbihi taşıyan, artık kendi evlerimize de sıra gelene kadar özelleştirme yapan, işçiye annesini de alıp gitmesini küfrederek başına da iki tane vurarak söyleyen birisi gelirse başa, mumla ararız.
sayın başbakanı kaybetsek de onun devlet kadrolarına kök saldığı kardolarını kolay kolay söküp atılaması dolasıyla belkide mezarda bile kulağını cınlatacağımız hadisedir...
bu ülke atatürk'ü kaybettikten sonra, ona karşı bile nankörlük etmiş, hakaretler etmiş, iftiralar atmış insanlarla doludur. atatürk'e bile bunu yapan ülke ve o ülkenin insanının başka birinin değerini öldükten sonra anlayacak olmasını iddia etmek, hayal kurmaktan öteye geçemez.