baştan aşağı danışıklı dövüş olduğu belli olan, oyunculuğu iyi olan iki tarafın tiyatrosudur. karşılıklı sataşmalar, laf kalabalıkları, kızarmalar, bozarmalar falan...
tayyip erdoğan'a değil doğrudan karşı çıkabilenin; en ufak bir eleştide bulunabilenin dahi çok sert karşılık bulabildiği bir dönemden geçiyoruz. bu kadar televizyonun, üst düzey insanın önünde basın tarafından son dönemde yıldızı ilginç(!) bir biçimde parlatılan bir baro başkanı herkesin içerisinde tayyip erdoğan'a verip veriştiriyor, ortalık bir anda karışıyor, tayyip kızıp salonu terkediyor, haber bültenleri flaş geçiyor.
aynı günün gecesi kanal 7'ye çıkan chp genel başkan yardımcısı faruk loğoğlu feyzioğlu'nu siyaset yaptığı için eleştiriyor, eğer siyaset yapacaksa cübbesini çıkarmalı, hatta siyaseten kapımız bile açık diyor. bütün herşey feyzioğlu'nun erdoğan karşısında cumhurbaşkanı adayı olması için çok güzel ve planlı gidiyor.
bu ülkenin toplumsal yapısını çok iyi analiz etmiş birisi olarak bunları öngörüyor ve erdoğan'ın feyzioğlu karşısında kahkahalarla cumhurbaşkanı olacağına garanti verebiliyorum. zira feyzioğlu'nun toplumsal tabandaki karşılığı %15-20 bile değildir. bakın buraya da yazıyorum.
bu ülkede hangi partili olursa olsun, vatandaş kendi gibi olanı; siyaseten kavgacı, hizipçi, mücadeleci ve halkın seviyesine inebileni seçiyor. baro başkanı, üst düzey hukukçu, bürokrat, akademisyen heleki salon beyefendisi gibi adamlar bu ülkede siyaseten en fazla %15-20'dirler.
tayyip erdoğan'ın karşısına şu çıkarılmalıdır bu çıkarılmalıdır demeyeceğim artık. zira bu ülkede hangi tarz bir siyasetin olduğunu defalarca kez dile getirdim. bu ülkenin siyaset tarzı; tayyip erdoğanların, muharrem incelerin, oktay vuralların, meral akşenerlerin tarzıdır. bu gerçeği de kabul etmemiz gerekiyor. hatta dikkat edin; bülent arınç, deniz baykal, devlet bahçeli, numan kurtulmuş bile demiyorum. çünkü bu ülkenin siyasetçisinin on yıllardır dili ve mizacı bellidir. hangi tarz siyasetçilerin tercih edildiği de.
hırslı, dirayetli, halka inebilen, tartışmacı, polemikçi, halktan gelen isimler hangi partiden olursa olsun tutunabilmişlerdir bu ülkede.
eğer illa isim vermek gerekirse siyasi çizgisini ve partisini dahi bir kenara bırakıyorum meral akşener erdoğan karşısında şans verilebilecek tek isimdir.
yoksa gidip erdoğan'ın karşısına ha feyzioğlunu koymuşsun, ha mustafa akaydın'ı, ha süheyl batum'u...
muhalefet ve bilhassa ana muhalefet bu tezgahlara iyi dikkat etmelidir. tabi eğer gerçekten herkesin cumhurbaşkanı olabilecek ve kazanabilecek bir aday koymak istiyorlarsa. erdoğan'a altın tepside başkanlığı sunacaklarına da şaşırmam ya bu saatten sonra, neyse...
