almanya'da başlayan deniz feneri davasında doğan meydasının muhalif tavrına sinirlenen erdoğan'ın devam ettirdiği açık savaş.
"Doğan Medyası'nın muhalifliği Başbakan Erdoğan'ın canına tak ettirdi. Sert konuşan Erdoğan, Aydın Doğan'a resmen savaş açtı. Erdoğan "Artık saygılı, gizli götürelim yok. Her şeyi millete duyuracağız" dedi.
Günlerdir sürdürdükleri kampanya böyle cevapsız kalmamalı. Medya grubuyla sürdürdükleri kampanyada Deniz Feneri ile ilgili benim adımı koydular. Ben böyle bir para mı almışım? Ben şimdi Doğan Grubu'na sesleniyorum. Bunu ispat etmezsen ahlaki değerlerden nasibini almamışsın demiştir.
Tayyip Erdoğan ne böyle bir para almıştır ne de böyle bir işe karışmıştır. Bunu hangi yüzle hangi anlayışla söylüyorsunuz? Birileri bizim adımızı vererek bu işi yapmış olabilirler ama sen nasıl bunu kullanabiliyorsun? Kusura bakma Aydın Doğan sen böyle çamurları kabul edebilirsin ama biz etmeyiz.."
aydın doğan'ın yanıtı da şu olmuş:
"Şantaj, başbakanlara yakışan bir şey değildir.
Ayrıca suçtur.
Yine de benim açımdan bu konuşmanın asıl vahim yanı, basın özgürlüğüne yönelik ağır tehdidin artık iyice su yüzüne çıkmış olmasıdır.
Başbakanımız eleştirilmekten hoşlanmıyor.
Hoşlanmayabilir.
Ama elindeki gücü de kullanıp bunu şantaj aracı haline getirme hakkı yoktur.
Bana göre bu tutumu ağır bir anayasal suçtur.
Çünkü Anayasamız, basın özgürlüğünü teminat altına almıştır.
Bugünkü konuşması bana göre Türk basın tarihinde çok tehlikeli bir dönemin başladığının en somut işaretidir.
Şimdiye kadar ellerinden gelen baskıyı yapıyorlardı. Demek ki baskıları daha da ağırlaşacak.
fısıltı gazetesinde yıllardır konuşulan şöyleydi, aydın doğan sıfırdan başlayıp devasa bir servetin sahibi oldu, bu ülkede yolsuzlk yapmadan kimse bir anda bu kadar zengin olamaz, gazeteleri almadan önce sağlam bir vurgun yaptı, sonrasında gazetelerde yarattığı spekülasyonlarla sürekli bir yerleri yerden yere vurdu sonra gidip oraları değerinden çok altına satın aldı. cem uzan ın da kullanmış olduğu bu taktik sonradan sonraya başına bilinen şeylerin gelmesine sebep olmuştur. her türlü ahaksızlığı yapan bu türlü insanlara karşı savaşta tayyip erdoğan ı desteklemek gerekmektedir.
türkiye'yi daha güzel yerlere götürecek gelişmedir. zira 2002 seçimleri öncesi doğan grubu bu kadar gazlamasaydı akp sivrilemezdi, abd'nin gözüne giremezdi. biraz da mürit grubun gazetecilerine dayansınlar, bakalım dayanabiliyorlar mı?
bir tarafında vakt-i zamanında sırf arkalarına almak için poaş'ı 3-30 paraya verenler, 3-30 paraya verdikleri halde borcunu öteleyenler, vergi borçlarını sıfırlayanlar kendi basınlarını yaratınca doğan grubu'na saldıranların olduğu diğer tarafında ise kendi maddi çıkarları uğruna vakt-i zamanında bu şahıslara karşı oldukça yakın davrananların olduğu muharebedir.
aydın doğan'ı günahım kadar sevmem fakat ey recep tayyip erdoğan, madem bu kadar namuslusun -bakın namussuzsun demiyorum- poaş'ın satılışında, poaş'ın borçlarının ötelenmesinde, doğan grubu'nun milyarlarca dolarlık vergilerinde "uzlaşma" adı altında indirime gittiğinde doğan grubu'na yaptığın kıyakları neden açıklamıyorsun? doğan grubu'na "uzlaşma" adı altında yaptığın indirimler bu halkın cebinden çıkmadı mı? maşallah önceden çok memnundun doğan grubu'nun desteğinden?
körlerle sağırların birbirlerini ağırlamadıkları ortaya çıkmıştır, dişli olayından darbe alan akp'nin kirli çamaşırları artık birer birer aydın doğan'ın menfaatlerinin kesilmesinden sonra ortaya dökülecektir, "yiyin birbirinizi de halk rahata ersin" demekten başka temennim de yok.
özgür basını savunan bir insan olmakla beraber, zamanında başbakan ın bir lafı ile en çok sevilen yazarının yazılarını değiştiren, sansürleyen ve en sonunda yine başbakan ın tek bir lafı ile onu işten çıkaran aydın doğan a beter olsun dediğim tartışmadır. çünkü zamanında bu tarz sansürlerde bulunan kişi şimdi kalkmış "özgür basın, diktatörlük" vs. gibi haddini aşan konulardan bahsediyor.
bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu aydın bey?
medya patronları, yalakalık yaptığı kişilerin sütten çıkmış ak kaşık olmadıklarını bildikleri halde, yalakalık yaparken düşünecekleri bir tablodur.
tencere dibin kara, seninki benden de kara lafı da tam bu mevzuya "cuk" oturmuştur, kullanmadan edemeyeceğim.
Bu savaşta ikisinden birinin kazanması yine de Türkiye için kayıp olacağından gönül ikisinin de kazanmamasından yana ... Şu bir gerçek ki Doğan grubu gazeteleri hür basın değil sadece çıkarcı basındırlar ... Başbakan belki de hayatında ilk defa doğruyu söylemiştir, umarım ikisi de bu savaştan ağır yaralar alır ve bu ülkeyi rahat bırakırlar ..
iki tarafta birbirinin kuyusunu kazmayacak kadar akilli oldugundan sonunda hicbir sey cikmayacak muharebedir, el sikisirlar barisirlar, is bir ruhsata bir manset habere bakar, genelde bu tur mevzular dusene tekme atma durumuna geldigi zaman ancak sonunda bir seyler cikar. keske ciddi ciddi muharebe etselerde ikisindende kurtulsak.
birinci belli, ikinci kim? denilen, sonucu baştan belli olan muharebe. her savaşta olduğu gibi bu savaşta da büyük olan! kazanacak. onunda kim olduğu ortada. aralarında geçen konuşmaları hiç de samimi bulmadım. o konuşmalar ne bir başbakana ne de bir medya patronuna yakışıyor. sanki kadınların mahalle kavgası. bu arada açıklananların ülke sorunları olması gerekirken çıkar kavgası olması insanı daha da üzüyor. yarın her ikisi de süttten çıkmış ak kaşık olurlar onda sıkıntı yok da olan ülkeye oluyor.
her iki tarafın da çok güçlü olduğu kapışma. tayyip erdoğan'ın elinde yaptırım yetkisi var ama diğer taraftan aydın doğan'ın koç holding'in medya grubu başkanı olduğunu unutmayın. yanisi, çok büyük bir savaştır; görünen kısmı buzdağı misali küçük bir kısımdır.
tez zamanda birbirlerinin başını yemeleriyle sonuçlanmasını beklediğimiz savaş. aslında iyi olacak. bu savaş sayesinde her iki taraf birbirlerinin tüm pisliklerini ortaya çıkaracak. bu zamana kadar birbirlerinin çıkarı için susan iki grup iş kendi rantlarına geldiği zaman o kara kutularını açacaklar. işte belki o zaman göreceğiz daha ne hilton arazileri peşkeş çekilmiş, daha ne deniz fenerleri paraları iç etmiş.
aşağılık olduğunu bildiğimiz düzenin su yüzüne çıkan noktalarından biri bu kavga. ha son kertede bunlar yine barışırlar ya neyse. çünkü birbirlerine göbekten bağlıdır medya ve iktidar. medyanın patronları servetlerine servet katan bir iktidarı pohpohlarlar. iktidar ise tamamen pasifize olmuş bir medyayı her daim sever, okşar.
olan ise sahurda bir dilim ekmek üzerine 4 bardak su içip oruç tutmaya çalışan adama olur. bu iş bu kadar basittir işte.
tayyip erdoğan için pek de hayırlı bir şekilde sonuçlanmayacak savaş. aydın doğan ve medyasının ne kadar güçlü olunduğu biliniyor,ve akp'nin bugüne kadar gelmesinde en büyük katkı yaptığı da bir gerçek. hangi hükümet aydın doğan'la bir çarpışmaya girse zararlı çıktığı da bir gerçek. akp için iyi günlerin beklediğini söylemek çok zor. belki akla uzan'ı bitirdi ama sözü gelebilir de açıkçası uzan ailesi ile doğan ailesini bir tutmak pek doğru değil doğan ailesi türkiye'nin ekonomisini elinde tutan büyük güçlerden bir tanesi ve yıkılması imkansıza yakın.
tayyip erdoğan'ın benimle pazarlığa oturamazsınız demesi de saçma açıkçası kendisi petrol ofisi ihalesinde ve aydın doğan'ın borçlarına kolaylık sağlamasını hayrına yapmamıştır diye düşünüyorum, kaldı ki emin çölaşan'ı(kendisini hiç sevmem) senin baskılarından dolayı aydın doğan işten çıkartmadı mı o sırada da mı herhangi bir pazarlık yok muydu sayın başbakan?
" onlar yazdıkça ben konuşacağım, onlar yazdıkça ben konuşacağım! " diyerek cesaretini göstermiştir bir kez daha rte. direk siz yazmayın ben de susayım dedi adam. geçinip gidelim böyle dedi. ne cesareti lan. tavuktan beter herif.
muhtemelen sessiz sakin bir tarafın taviziyle sonuçlanacaktır. aksi halde iki taraftan biri silinir çünkü, ki bu tarafta akp olacaktır. doğan grubunun elinde akpyi silecek ciddi bir belge yığını vardır çünkü. tabi bu da eğer yetiştirilen yeni birileri yoksa büyüklerin işine gelmeyecektir. kısaca muhtemel sonuç el ele biraz daha gidelim olacaktır. ya da kimbilir, yeni tayyeapler yetişiyordur belki..