melih aşık'ın bugünkü yazısından bir alıntı. kullandığı rumuzlarla, espirili bir şekilde bakış açısını sergileyen sayın Aşık'a teşekkürler, kalemine sağlık.
"Torinolu huzurda!
Arkadaşımız Fahrettin Fidan yine süper gazetecilik yaptı, Başbakan Erdoğan ile çiçeği burnunda milletvekili Hakan Şükür' ün internete düşen gizli görüşmesini bir tık la yakaladığı gibi huzurunuza getirdi:
- Gel Hakancığım, gel. Otur şöyle.
- Şeeeyyy... Sizin gibi bir büyüğümün karşınızda oturmak biraz ayıp olmaz mı abi?
- Olmaz Hakancığım olmaz. Hem artık sen de bir nevi büyüksün. Milletvekilisin.
- Sahi, bir an unuttum abi...
- Bu arada senden bi şey rica etsem... Yanımızda kimse yokken tamam da... Başkaları varken bana abi demesen...
- Tamam abi, yani genel başkanım...
- Şimdi gelelim Mecliste neler yapacağına. Çok basit. Gözünü ön sırada oturan Mustafa, Bekir ve Suat abilerinden ayırmayacaksın.
- Şeyy... Onlara abi diyebilir miyim abi?
- Diyebilirsin. Onların eli havaya kalktı mı, hoooppp senin el de...
- Havaya...
- Onların eli indi mi?
- Hoooppp, benim el de yere...
- işte bu kadaaarrr. Nasıl, zor değilmiş, değil mi?
- Yok abi, ben kolay gol kaçırırım ama bunu kaçırmam...
- ikinci ve son bilmen gereken şey gazeteciler. Mümkün olduğunca onlardan kaçacaksın. Ama diyelim tam saha pres yaptılar, yakaladılar. O zaman ne diyeceksin?
- Ne diyeyim?
- Duruma göre... Ya; buna genel başkan karar verir, diyeceksin, ya olay yargıya intikal etmiştir diye savuşturacaksın, ya doğmamış çocuğa don biçilmez, falan diye usta siyasetçi ayaklarına yatacaksın...
- Anladım abi...
- Neyse geçelim bunları... Sence bu sene kim şampiyon olur?
- Genel Başkan karar verir abi...
- Ne yaptın yahu böyle şey doğru olsa bile söylenir mi?
- Pardon abi doğmamış çocuğa don biçilmez, diyecektim...
- Tamam koçum kaptın bu işi..."
kaynak: milliyet gazetesi, melih aşık 26 haziran 2011.