merhabalar arkadaşlarım; düşündüm de ulu önder recep tayyip erdoğan'a yazılmış hiç şiir yok bende kendi şiirimi kendim yazmaya karar verdim. ulu önderim recep tayyip erdoğan'ın başarılarını toplayıp ki bu aylarımı aldı, kompozisyon çıkartıp, içerisine bol bol sanat katarak bir çok şiir yazdım ve bunları arkadaşımın yaptığı harika müzikler eşliğinde okuyarak kayda aldım.
şuan bile bu şiirleri dinliyorum, hayatımda pozitif yönde büyük değişiklikler meydana geldi. hani müzik ruhun gıdasıdır ya, ulu önder recep tayyip erdoğan'ın başarıları anlatan übersanateseri olan bu şiirler ruhumun, bedenimin ve tüm benliğimin gıdası gibi neredeyse.
mesela davos zirvesinde koyduğu postayı anlatan şiiri dinlerken tüylerim diken diken olmakta ve gözlerimden gurur eşliğinde yaşlar süzülmektedir. bu gurur ve coşkuyu yaşadıkça ak partinin ne kadar iyi bir seçim olduğunu bir kez daha anlıyor bir kez daha yüreğim sıcacık oluyor.
bülent arınç'ın yapması muhtemel hadisedir. şiiri okurken gözleri dolar, ağlamaya başlar ve kendinden geçer. tıpkı adnan oktar'ın kedi canını senin halini alır ve boşalırcasına şiirini okur.
tireyerek boşaldım örneğinde, bakınız verilebilecek bir ruh haline neden olacak duruma gelecek insancıklara düşündükçe gülünmeli mi ağlanmalı mı bilinmez?
akrostiş yazmak gibi bir dert yoksa çok da zor olmayan eylemdir. ama illa mısraların baş harflerinden ismini çıkartmak derdindeysen "p" harfini nasıl kullanacağını şimdiden düşün derim.
patates, patlıcan, pembe, postit, peruk, perşembe, patlak akla ilk gelen kelimler olunca bunlarla başbakana şiir yazmak, hem cesaret hem de tanıdık bir hakim * ister.