atatürk ün getirdikleri diyen var halen daha, ne kaldı atatürk ün getirdiği?
adamlar tüm kurumları ele geçirmiş ve devletle bütünleşik hale gelmiş, muhalefet desen kendi çapında oynayan çocuk gibi zararsız ve sevimli.
şu an akp nin izni olmadan kimseyi yargılayamazsın bile, istedikleri kişileri bir şekilde zaten içeriye atıyorlar. insanları susturuyorlar, yeri geldiğinde baskı da kuruyorlar.
seçimle bekle gitsin diyen var, he seçimle de gider zaten akp öyle bir gidecek ki zaten gittiğinde ülkenin altı üstüne gelmiş olacak. bu gün çıkıp yok atatürk ün ülkesi falan demeyin bu ülkeye,çünkü alakası yok, ayrıca altan öyle bir nesil geliyor ki akp amacına ulaşamasa bile onlar bir şekilde ulaşacak.
ha devrim yapalım her yeri yıkalım demiyorum ama demokratik yollarla sadece kendini kandırırsın, zaten demokrasiyi bu şeriatçı tayfa belli bir halk kitlesi var diye bu kadar savunuyor, yoksa bunlar padişah eteği öpüp sen çok yaşa demeye merak insanlar.
ha karşı devrim nasıl yapılar gelecek olursak, devrim reform gibi işlemez ve tayyip devrim yapmıyor gizliden gizliye sömürerek git gide reform şeklinde ülkeyi belli yöne çekiyor.
bunun kansız olduğunu söylemek de devlet faşizmini normal görmek dışında bir açıklaması yoktur.
ona karşı devrim yapmak maalesef muhaleftin gücüyle olur ki onların koltuk sevdasından üstün hiçbir şey olamaz.
bu kadar seçim kaybettikleri halde kurultay partilerinde sanki kadeh tokuşturuyorlar.
kaybettin işte çekil, belki senden sonra gelen bize umut olur.
halkın seçtiği meşru iktidarı, halkı siklemeyerek gayrimeşru yollarla devirme özgürlüğü isteyenlerin sorunsalı. anlatalım hemen.
her sabah kalkar kalmaz 30 defa mustafa kemal' in askerleriyiz sloganı atıyoruz. "halkın seçtiği iktidarı devirmek isteyip nasıl mustafa kemal'in askeri oluyorum" demeyin. ben de bilmiyorum.
ama atatürk'ü kullanmak zorundayız. bol bol "atatürk, özgürlük, direniş, cumhuriyet" falan diyelim ki bize karşı çıkanlara direk atatürk düşmanı vatan hayını etiketi yapıştırmak kolay olsun.
sonra hergün recep tayyip erdoğan başlığı altına ağzınıza geleni yazın. diktatör demeyi de unutmayın. her türlü dezenformasyonu yapıyoruz. her boka eylem yapıyoruz. eylem demişken aklıma geldi.
eylemler çok önemli. olay çıkarmak için hemen yolu trafiğe kapatıyoruz. polis yolu açmak zorunda kalacaktır. tam müdahale edeceği zaman türk bayraği açın ki "polis türk bayrağı açanlara su sıkıyor, pkk bayraği açanlara bir şey yapmıyor; türk düşmanı polis" diyebilelim. unutmayın dezenformasyon önemli. ayrıca bulacağınız bir tekerlekli sandalye ile müdahale sırasında bir yandan kendinizi acındırırken diğer yandan polisi insan dışı varlık olarak gösterebilirsiniz.
yok eğer trafiğe açık olmayan meydanda yapacaksak eylemi, akşam saatlerine olabildiğince yakın saatlerde yapıyoruz. yasalar gereği güneşin batmasına 1 saat kala son bulması gereken eylemi, o saatlerde "masum bir basın açıklaması" olarak gerçekleştiriyoruz; polis müdahale ettiği zaman da "basın açıklaması bile yaptırmıyor faşistler" diyoruz.
şimdilik bu kadar. daha sonra devam ederiz. etmeyedebiliriz. keyif benim değil mi.
atatürk'ün getirdiği demokrasi ile devirerek. hani sürekli dem vurduğunuz konu; atatürk'ün demokrasi ve cumhuriyeti getirmesi, halkın kendi seçtiği tarafından yönetilmesi, sandık, siyasi partiler ve siyasi tercihler, çoğunluk-azınlık, demokratik bir ülke...
seçin dilediğinizi. ha, bir de gezi parkı eylemleri gibi saman alevi gibi sönüp aptalca şeylere temellendirilmesin.
devrim isteyenler geri geri gelerek akpye kendilerini yaslarlar vekillerde devirirler.. ulan manyaklar yıl 2014 olmuş hala devrim peşindesiniz şabanlar..
günümüz şartları baz alındığında, bu baskıcı, köhne rejimden nasıl kurtulabileceğimizi irdeleyen sorunsaldır. sırf bu konuda başlık açmadan önce bile "ip adresinden bulurlar seni, kırarlar kalemini" benzeri tepkiyle karşılaştığım 21.yy türkiyesine özgürlük nasıl gelir. devrimin ancak savaşla mı gelebileceğini inceler. gezide gördük, barışçıl yoldan hakkımızı aradığımızda neler olduğunu, ne kadar fayda sağladığını. ordusu hapse düşmüş, aydınlarına pranga vurulmuş, medyası susturulmuş ve yavaş yavaş değil hızlı hızlı şeriata giden ülkemizin aydınlığa tekrar kavuşması için neler yapılabileceğini bulmaya çalışan sorunsaldır.
