macar yönetmen györgy palfi'nin senaryosunu yazıp yönettiği 2006 macaristan-avusturya-fransa ortak yapımı film. başta cannes olmak üzere bir çok festivalde büyük ilgiyle karşılaşan film, bir ailenin, her biri bedensel ve ruhsal zaaflara sahip olan üç erkek üyesinin hikayeleri üzerine işlenmiştir.
alışagelmişin dışında bir festival filmi.
öyle ki filmin bir kısmında havada bağırsaklar, diğer kısmında spermler, en bi diğer kısmında ise kafalar uçuşuyor.
zaman zaman izleyiciye, "iğrençliğin estetik yönü var mıdır?" gibi sorular sorduruyor.
ve bu soruları sordurduğu gibi cevabını da veriyor.
başrollerini Csaba Czene ve Gergely Trócsányi'nin paylaştığı bol ödüllü macar filmi.izlemek biraz cesaret isteyebilir kimilerine göre ve hatta kimilerine göre saçma da gelebir ama mükemmel bir filmdir.
uzun süre kedilerden, margarinden, gümüş folyolu çikolatalardan, pudingten, içi doldurulmuş hayvanlardan hatta yıkanmaktan bile nefret ettirecek film.
izlediğim en rahatsız edici filmler listesine bir şekilde girer ama filmin genelinde bir bütünlük yok.
3 kuşak anlatımında en rahatsız edici olan 2. kuşaktı. ama rahatsızlık vermesinin sebebi estetik kan, kusma, cinsellik değil gerçekten mide bulandırıcı olmasıydı.
filmin son 15 dakikası kesinlikle en iyi sahnelerdi. eğer dayanabilirseniz sonunda iyi ki izlemişim diyorsunuz.
izleyecekler için de not düşelim; öyle aman aman kan yok ama yine de rahatsız ediyor.
çok ama çok iyi bir film. sırf içinde mide bulandırıcı sahneler var diye beğenmeyenler var filmi, halbuki mide bulandırıcı bir toplumsal düzeni anlatan adam bunu yapmak zorunda.
gidin macaristan'a, çoğunluk depresiftir. 10 milyonluk ülkede her sene binlerce kişi intihar eder (intihar oranında avrupa dördüncüsüdür), bizim meyhanelere (şimdiki "eller havaya" meyhanelerini değil, arabesk meyhaneleri kast ediyorum) denk düşen sörözö*lerinde yüzler gülmez, ciddiyetle içilir, işsizlik, yoksulluk içki masasının başlıca konusudur. google zeistgeist 2012'ye göre "... nedir?" aramalarında 3. sırada "mutluluk nedir?" sorusu geliyor macaristan'da. falan filan, örnekler çokça uzatılabilir.
bu mutsuzluğun güncel sebepleri elbet var ama esas olarak macarların acı bir tarihi var, osmanlı hakimiyetinden bu yana belleri doğrulmamış garibanların. 1848 sonrası kısa bir bağımsız dönem olsa da daimi avusturya hakimiyeti, 1. dünya savaşının getirdiği yıkım, bela kun'un yenilgiyle sonuçlanan devrimi, 2. dünya savaşı ve yahudi soykırımındaki rolleri, 1956, sovyet sonrası dönem vs vs.. bir öğrenilmiş çaresizlik hakim, geçmişe baktıklarında geleceğe dair umut beslemek için hiçbir sebepleri yok. film de bunun filmi işte. nasıl ki pasolini faşizmi boktan başka bir malzemeyle anlatamazdı, palfi de macar tarihine böyle bakmak zorundaydı.
sanatsal mide bulandırıcılıüın filmi.
merakın, bizi nerelere götürdüğünün filmi.
izlemesi cesaret ve mide gerektiren macar filmi. david lynch, david cronenberg ve quentin tarantino karışımı film.
filmin bu fragmandaki gibi olduğunu zannediyorsanız yanılıyorsunuz...
filmin adı üstünde tahnit. filmdeki sahneler hakkında biraz ipucu veriyor. o kadar da kanlı değil ama gerilimli. konu olarak: saplantı, doyumsuzluk, hazlar, zaaflar... farklı bir yoldan anlatılmış. aile filmi değil.