fransa'da 23 milyon dolar, dünyada ise 200 milyon doların üzerinde gişe hasılatı elde eden taxi serisinin dördüncü filmi. bu filmin başında djibril cisse'yi olympic marseille'nın stadı olan stade velodrome'un ortasına peugeot 407 ile getiriyor.
gittikçe taksinin ve daniel'in önemini kaybettiği film olmuştur. film polis olan emilien ve onun çevresinde dolaşmaya başlamıştır. insan bu filmden çıkınca -nerede taxi'nin ilk iki filmi- diye hayıflanıyor. durum djibril cisse ile biraz kurtarılmaya çalışılmış ama sonuç olarak maalesef vasat bir film.
beşinciside yakında gösterime girer kesin denilebilecek filmler silsilesinin dördüncüsüdür. gene aynı oyuncuların boş kalmayıp ekmek yemelerini sağlanmıştır. adamlar bu film için doğduklarını hissediyorlardır kesin.
daniel'in bir hayli yaşlanıp saçını boyattığını gördüğümüz,marion cotillard'ı izleme keyfinden mahrum bırakıldığımız taxi serisinin 4. ve en vasat filmi.hatta vasatın altında bile denilebilir...
bariz bir şekilde çıkar kaygısıyla çekildiği görülen film. diğer taxi serilerinde olduğu gibi aksiyon sahneleri beklerseniz hayal kırıklığına uğrarsınız.
her zamanki gibi emma sjöberg in sayesinde sonuna kadar izleyebildiğin bir taxi filmi olmuştur. komiser gibert ise her zamanki izleyiciyi kırıp geçirmiştir.
ilk üç filmden bi farkı varmıdır acaba beklentilerini boşa çıkarmış filmdir. yok mudur hiç farkı, vardır tabi taxi değişmiş arkadaşlar çoluğa çocuğa karışmıştır fakat konu espiriler salaklılar hep aynıdır. bir de bu filmde eskisi kadar çok kovalamaca olmamış taksi bi kenara çekilmiş beklemektedir, üst üste yüz tane araba ortalığı darma duman etmemiştir.
izleyenler fark etmiştir belki, filmin başında daniel in oğlunun vurduğu top ile komser gibert in başına gelen top farklıdır, tabi ilk izlediğimde ben de fark etmedim. velhasıl kelam sahne çok komiktir.