tavşan besleyene kılavuz

entry7 galeri1
    1.
  1. yakın ile ikili bir bütünlük taşıyan uzak isimli kitabın ilk bölümü.
    tabiki oruç aruoba
    .
    1. tavşan besleyen, havuç da yetiştirmelidir.
    2. tavşan besleyen, evinde attığı her adıma da dikkat etmelidir; tavşan, kendisine havuç verenin ayaklarını tanır; zıplaya zıplaya, geliverir...
    3. tavşan besleyen, evdeki bitkilerini de emniyete almalıdır; hatta, kağıtlarını ve kitaplarını ve espadrillerini ve halılarının püsküllerini ve yırtık blue-jean'lerinin açıkta kalmış ipliklerini bile..
    tavşan, kemirebileceği herşeyi kemirir

    (bkz: kut arayana kılavuz)
    (bkz: özlem çekene kılavuz)
    (bkz: ateş yakana kılavuz)
    5 ...
  2. 2.
  3. eğer bir dişi bir erkek tavşanınız varsa bir dahaki seneye 20 erkek 20 dişi tavşanınız var demektir.* ne bulursa yiyen bu hayvan dostumuz yavrulama zamanında toprağı eşeler ve tüylerini yolarak yavrularına yer altı yuvası yapar. Yavrulama mevsimi dışında toprağı asla eşelemezler.Teknik detayları google teknolojisinden rahatça öğrenebileceğiniz için burada duygusal detaylara girmek istiyorum.Ömürleri çok uzun değildir bu canlıların.Bir anda kardeş gibi olursunuz,yanınıza koşarak gelir oynarsınız ki hayatınızın bir parçası haline gelir.Öldükleri zaman ise hıçkırıklarınızı tutamazsınız.içinizi çeke nefessiz tıkanırsınız ki belki de o an hayatla ilk sınavınızdır.
    4 ...
  4. 3.
  5. çiftleştirecekseniz özel hayatlarındaki korkunç detaylara hazır olun.

    (ara:tavşanlar gibi)
    2 ...
  6. 4.
  7. kediler gibi dört ayağının üzerine düşer mi acaba bu hayvan diye merak edip havaya fırlatmaya falan kalkmayın. bacakları kırılıyor zavallının. sonra üzülürsünüz ben manyak mıyım lan diye.
    3 ...
  8. 5.
  9. "Tavşan Besleyene Kılavuz", s. 14-20

    1.
    Tavşan besleyen,
    havuç da yetiştirmelidir.

    2.
    Tavşan besleyen,
    evinde attığı her adıma da
    dikkat etmelidir --
    tavşan, kendisine havuç verenin
    ayaklarını tanır; zıplaya zıplaya,
    geliverir...

    3.
    Tavşan besleyen,
    evdeki bitkilerini de emniyete almalıdır --
    hatta, kağıtlarını ve kitaplarını ve espadrillerini
    ve halılarının püsküllerini ve yırtık blue-jean'lerinin
    açıkta kalmış ipliklerini bile -- tavşan,
    kemirebileceği herşeyi kemirir.

    4.
    Tavşan besleyen,
    pazardan, maydanozu beşli demetlerle;
    pancarları ve turpları, sapları;
    kıvırcık ve marulları da, dış yaprakları
    kesilip atılmadan almalıdır.

    5.
    Tavşan besleyen,
    meyve ve sebzeleri - örneğin armutları
    ve patatesleri - soyar ve ayıklarken,
    olağan durumlarda olduğundan daha müsrif davranmayı da
    öğrenmelidir -- tavşan besleyen için kendi yiyemeyeceği
    ya da yemediği bitki kabukları, sapları, kökleri,
    'çöp' değildir, artık...

    6.
    Tavşan besleyen,
    evinin içindeki bütün geliş-gidişlerini,
    gerçi hiçbir yargıda bulunmadan, izleyen;
    ama, sürekli üzerinde tuttuğu gözüyle
    çok temel bir talepte bulunan, bir canlı ile birlikte yaşamayı
    -- onun varlık talebini
    hesaba katmayı da, öğrenmelidir.

    7.
    Tavşan besleyen,
    arada bir, iç çamaşırlarına dek
    - pekâlâ : kokusuzca; ama, sıcak sıcak
    ve yapış yapış...- ıslatılmayı da göze almalıdır --
    ya da, gecenin bir vakti, yatağında, koynunda,
    kıpır kıpır bir canlı bulmayı...

    8.
    Tavşan besleyen,
    ortalık fazlaca uzun bir süre hareketsiz kaldığında,
    hemen şüphelenmelidir :
    ya halıların püskülleri, ya balkondaki bitkiler,
    ya da kurumaları için kitap yığınlarının üstüne,
    gazete kağıtlarına serdiği kereviz yaprakları,
    tehlikededir.

    9.
    Tavşan besleyen,
    birlikte yaşadığı varlığın -canlının-, kendisini,
    kendi hiç de ihtimal veremeyeceği - yakıştıramayacağı -
    ölçüde iyi izleyebildiğini, hatta anlayabildiğini, giderek
    tanıdığını ve bildiğini de hesaba katmalıdır
    -bu böyleyse, bu bilginin nasıl birşey olduğunu
    hiçbirzaman bilemeyeceğini bilse-
    bu, yalnızca kendi kurduğu birşeyse de; bunu da, pekâlâ,
    bilse, bile...

    10.
    Tavşan besleyen,
    bütün yakınlaşma çabalarının yanlış anlaşılmasına;
    ama, her yakınlaşma çabasına karşılık hemen bir
    yakınlaşma bulmaya da alışmalıdır --
    bunun, giderek, ne denli anlamsız olduğunu
    anlasa da -- kendini hiç korkmadan ayaklarına
    atan bir canlının bu korkusuzluğunun - güveninin(?)...-
    nereden kaynaklanabileceğini de hesaba katarak...

    11.
    Tavşan besleyen,
    daha önce ne yapmış olursa olsun,
    en ufak bir yakınlaşma girişiminde
    bulunduğunda, bütün geçmiş yapılanları unutup
    -bağışlayıp(!)- yakınlaşacak
    bir canlının sorumluluğunu üstlenmeye de hazır
    olmalıdır -- bunun ne denli
    anlamsız olduğunu bile bile...

    12.
    Tavşan besleyen,
    kendisini sürekli anlamağa çalışan;
    ama, hiçbirzaman anlayamayacak
    -sürekli yakınlaşmağa çalışan; ama, hiçbirzaman
    yakınlaşamayacak- bir varlığı anlamağa;
    ona yakınlaşmağa, çalışmayı da öğrenmelidir --
    bile bile...

    13.
    Tavşan besleyen,
    uzaktan ve sessizce kargışlanmaya da hazırlıklı olmalıdır
    -- arada, gözlerinin içine -garip bir biçimde
    anlayarak, bilerek- bakıldığını kurmaya da...

    ...

    ...

    ...

    U Z A K / ORUÇ ARUOBA
    9 ...
  10. 6.
  11. en romantik oruç aruoba şiiri. en ıslak.
    0 ...
  12. 7.
© 2025 uludağ sözlük