misafirlikte, evlerde gördüğüm saattir. her saniyede tavuk kafasını oynatır. güzel bir buluştur. ama tik tak ları işkencedir. ama artık saçma gelmektedir. eskiden tv üzerine koyarlardı. şimdi plazmanın üzerine koyan var mıdır acaba?
başlığı görünce bizdede vardı birtane nerde acep diye düşünceye sevk eden saattir. yatmadan önce kurarken çıkan cırt cırt sesi unutulmaz. ama tik takları kabus gibidir.
başlığı görünce birdenbire aklıma kitsch kelimesini getiren saat.
ama yok ya, kitsch olamaz. ayrı bir sıcaklığı vardır tavuklu saatin, sana özel gibi. öyle durmadan tavuğun yem yerken bık bık bık kafasını oynatması, zil sesinin yükekliği, bir de o yukarıdaki zilleri harikadır.
babaannemin köydeki evinin vazgeçilmezsiydi. kendisinin ardından bu kutlu görevi köyde kalan halam aldı. misafir odasında tutuyor. neymiş efendim hatırası varmış. bütün bir çocukluğum o saate düşmanca bakmakla geçmişti. hala sesini duyduğumda uyuyamam.
çocukluğumda beni uzak köyümüzde yaşayan bir akrabamın yanında kalmam için ikna eden tavuklu saattir.
annemden uzak kalmanın verdiği o içimdeki ince sızıya teselli olan, içindeki şirin tavuğa bakarak huzur dolu bir uykuya daldığım o anları hatırlatır bu saat.
ritmik bir sese sahip olan, nostalji nesnesine dönüşmüş saat. alarm zili de, insanı yataktan sıçratacak kadar sesli çalardı. yem yiyen tavuğu seyretmenin hipnotize edici bir yanı vardı.