beni kimse yenemez dedirtip yenildiğinde kendini mal gibi hissettiren oyundur. bugün, uzun zamandan sonra içimde kıpırtı, kalbimde fıkırtı, midemde fokurtu, beynimde horultu hissettiğim biriyle ilk buluşmamı tamamladım. ilk buluşmada yapılacak tek aktivite zannımca. başladık zarları teker teker atmaya, açıkları kapatmaya, kapıları birer birer almaya. yeniliyordum kent switch içip zar atıyordum, sonuç hüsran. oysaki daha dün karşısındakine seni yeneceğim, bilmiyorsan oynamayız diyene ne olmuştu! fare kapmış, kedi tutuklamıştı sanki. ilk izlenim gitti pazara 3 kilo patlıcan aldı da geldi. kısacası büyük konuşmaya gelmeyen oyundur, benim gibi abartmayın.
üniversitedeki sosyal olaydır kendisi. yıllar yılı batak,king yatırımı yapmış olan ben onların 4 kişi oynandığını ve o 4 kişiyi bulmanın zorluğunu hesaba katmadan zamanımı harcamıştım. meğerse olay tavladaymış gençler. tavla kesin öğrenin üniversiteye gelmeden. oğlanlı/ kızlı muhabbetlerin, muhabbetin bittiği yerlerin vazgeçilmez alternatifidir kendisi. ilk bunun önemini arkadaşlar oynayıp yanlarında mal mal bakakaldığım an anladım. bilen bilir o acınası anı. tabi bizim zamanımızda bize tavsiyeler veren yoktu.
bu tavla iyi merettir. sevgiliyle oynanır, arkadaşla oynanır, babayla oynanır, amca- dayı- teyze- kuzen-anneyle oynanır, tanıdık tanımadık herkesle oynanır, internetten oynanır... muhabbet biter tavla bitmez.
neyse kendimi de geliştirdiğime göre artık ortamlar ortamlar bekliyorum tavladan. hatta şundan istiyorum mümkünse:
ilk etapta öğrenilmesi karışık görünen fakat öğrenildikten sonra bağımlılık yapan güzel bir oyun.
iq seviyesi düşük olup da öğrenemeyenler buna zihinsel özürlü oyunu derler lakin sorun kendilerindedir onu bilmezler.