pullu mars: rakip o kadar öküz bir bünyedir ki siz son pulunuzuda aldığınızda elemanın hala kırığı mevcuttur bu durumda bu cümle sarfedilir. iran'da bu şekilde oyun kazanıldığında skor ne olursa olsun tavla sonuçlanmış olur.*
babayla tavla oynanmakta *, aynı zamanda * rakı içilip, beyaz leblebi yenmektedir. bir ara, baba zarı dengesiz atar, tek zar, yere, hemen babanın önünde düşer. baba eğilip masanın altından zarı alır; lakin oğlunun bir şeyden haberi yoktur: yerden aldığı zar değil, hemen masanın altına düşmüş bir adet beyazlebidir! baba, leblebiyi zar diye avucuna alır diğerinin yanına, sallar ve atar... tavlaya, bir zar bir de leblebi düştüğünü gören oğlunun: "bu ne lan?!" tepkisine verdiği cevaptır babanın, tavla terimi:
ustalar yek atar : derler ki gerçek ustalar başta kimin oyuna başlayacağını belirlenen zar atışını rakibin kazanması için yek atarlarmış. böylece rakip ilk oynayarak oyun tarzını açık etmiş olur.
iki açığı şeytan bile görmez : rakibin önüne iki açık verildiğinde söylenir, ilginçtir çoğunlukla atamaz karşıdaki.
pul öldürmek : pulu gelinebilecek en son noktaya koymak. (toplama noktasının 1 hanesi)o aşamadan sonra o pul kullanılamayacağı için ustalar bu hareketi pek yapmaz.
kapıyı sağlamlaştırmak : rakip attığı zar ile zaten var olan bir kapının üzerine iki pul daha koyarsa, kapıyı sağlamlaştırdın denir.
tokmakçı : rakibin toplama hanesinde, rakibin pullarını içeri rahat sokmaması için bırakılan pulun adı.
oyunu pişirmek : pulları toplamaya başladan önce pulları daha kolay toplamak için küçük hanelere doğru sallamak. tamamı 1-2-3'e dizilmişse taşların oyun güzel pişmiş derler.