çoğunlukla fahişeler tarafından kurulan düşler olsa gerektir. belli belirsiz yüzlere sahip kişilerin kahramanları oynamakta olduğu.
düşünsenize, hiç tanımadığınız bir adama ücreti mukabili bedeninizi teslim etmişsiniz. o kişiyle ne paylaşabilirsiniz ki? istemsiz, yaşanmışlıklarınıza dönüp tanıdığınız ve değer verdiğiniz bir insan olduğunu hayal etmeye çalışırsınız; belki biraz olsun zevk alıp kendinizi tatmin etmek ya da en azından öyle görünüyor olmayı başarıp müşterinizi tatmin edebilmek için.
Gerçek şudur ki; Tavandaki düşlerde roller hiçbir zaman adil dağıtılmaz.
Sen düşünde, bir adamı-kadını alır başkahraman yaparsın. O devasa güzellikteki evinde, aynı yatakta uyur aynı yemeği yersin. Ama onun düşünde; ya bir bahçıvanı oynarsın ya da hizmetçiyi Bahçıvanın düşünde de;başkahramanı En acısı da, yoldan geçen kuru kalabalıktaki figüran Deniz kenarında ki arkası dönük o belirsiz kişiyi oynamaktır. Yoksunuzdur aslında.
Yani kısaca demek istediğim; Kimse, kimsenin düşünde olması gerektiği yerde olmaz. Roller aynı bile olsa, replikler daima farklıdır. Düşlediği gibi düşlenmez.