"hümanizm"i keşfetmeye çalışan ivan ilyiç'in hikayesi. dostoyevski'nin bu kısa romanını çok uzun zaman önce okumuştum aklıma geldi yeniden hatırlamak istedim tolstoy'un "ivan ilyiç'in ölümü" kitabıyla da karıştırmışım aslında onu okuyacaktım. yanlışlıkla yanlış kitap okumak da kendimden bekleyeceğim bir hareket. neyse bu iki kitabı bir takım gibi düşünüyorum. şimdi sadece "tatsız bir olay"dan bahsedeceğim.
kahramanımız ivan ilyiç yüksek tabakadan bir memur. derecesi 9 1 değil çok yükseklerde. alt tabakadan insanların sevgisini kazanmak için hümanizme kafayı takmış, hümanizme olan bu düşkünlüğü ve inancıyla da alkış toplamayı amaçlayan hatta bir gün heykelinin dikileceğini bile düşünen bu hayalle mutlu olan biri ivan ilyiç.
tatsız olay onun ani ve yanlış bir kararla yoldan geçerken düşük rütbeli bir memurun düğününe davetsiz misafir olarak katılmasıyla başlıyor. içeri girer girmez herkesin çok şaşırıp çok sevineceğini ona nasıl hürmet edeceklerini bilemeyeceklerini hayal ediyor. onun gibi yüksek bir kişinin yüce gönüllülük gösterip de bu aşağı insanlarla bir arada bulunmasının herkesin hayranlığını kazanacağını düşünüyor. ama içeri girdiğinde kendisiyle içten içe alay edildiğini, olması gereken saygıyı sevgiyi bir türlü kazanamadığını hissederek içtikçe içmeye gittikçe daha da paranoyak olmaya başlıyor. hümanizm için yola çıkmışken düğündeki herkesten nefret etmeye ve onların da kendisinden nefret ettiğini düşünmeye kadar götürüyor işi. çeşitli şekillerde kendini rezil edip fakir insanların ne kadar içkisi yemeği varsa hepsini götürüyor oturduğu yerden. "ısrarlara rağmen yemeğe kalmam bir görünüp çıkarım." diye girdiği düğünü itibarını temizlemek, durumu düzeltmek umuduyla bir türlü terk edemiyor. çaresizlik içinde battıkça batıyor sahte hümanist. çok eğlenceli yani onu diyorum. efrafına tükürükler saçarak kendini rezil etmesi ivan ilyiç gibi gösteriş meraklısı insanların tam da düşmesini istediğim vaziyet. kısacık ve çok dostoyevski bir roman. mini roman.
ivan ilyiç'in
''Ben başkalarına karşı her zaman iyi olmak gereğine inanıyor,bunu kendi yaşantımda uyguluyorum.herkesin de böyle davranması gerektiğine inanıyorum.herkese iyi davranmalıyız.ancak hümanizmin kökleşmesiyle yenilikçi hareketlere güvenilir bir temel sağlanabilinir.iyi bir insanı düşünelim böyle bir insan sevilir.sevilen bir insana güvenillir de birine güvenmekse,ona inanmaktır.Bana inanan insanlar benim benimsediğim yeniliklere de inanacak ve benimseyecektir.''
tespitinin yer aldığı Dostoyevski romanı.