hani bir fıkra vardı. 5 yaşlarında bir çocuk babasına "devlet nedir?" diye soruyor ve adam da oturup açıklıyor çocuğa "evin içinde devlet annen, hükümet benim, işçi dadın, gelecek kardeşin, vatandaş da sensin" diye aradan geçen zamanda bir gece yarısı küçük kardeşi altına sıçınca çocuk canhıraş yatak odasına gidip ebeveynlerinden yardım almak istiyor ve annesi uyurken, babası dadıyla oynaşırken çocuk çıkarımı yapıyor "hükümet işçiyi sikiyor, devlet uyuyor, vatandaş rahatsız ve gelecek bok içinde" diye. işte o hesap bu da...
geçtiğimiz ay milyonlarca üniversite öğrencisi adayı arasında yapılan seçmece ile ilgili bazı iddialar(belki iddiadan da fazlasıdır, tartışmayalım) ortaya atılmıştı. akabinde ösym başkanı "tesadüfen böyle bir şey olduysa dahi kasıt yok" minvalli bir açıklama yapmış ve bu açıklamaya da ilk destek verenler cumhurbaşkanı ve başbakan olmuştu kopya-şifre-tesadüfi haksızlık iddialarını katiyyen reddederek "tatmin olduk" diye.
şimdi aradan geçen zamana karşın insanların bu adaletsizlik(skandal vesaire demiyorum çünkü kopya-şifre olayı hala kesin gibi durmuyor. ama kitapçıktaki soruların dağılımı en temiz ifade ile adaletsizliktir.) karşısındaki tepkimeleri azalmış değil. başbakanımız da bu durumdan rahatsızlık duyuyor olsa gerek ki yeni bir açıklamada bulunmuş ve ösym başkanının, süreci düzgün idare edemediğinden dem vurmuş. ulan adamın, yalan söylerken yüzü kızarıyor diye eleştirmek, çıkışmak da apayrı bir psikolojik vak'a. ne yapsın adam, içi rahat değil belli ki ve azıcık da olsa vicdani duyarlılığı var tebanızın genel dirayetsizliğinin aksine.
