küçüktüm küçücüktüm hep görürdüm bu tatlı rüyalardan. sonra günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovaladı ben büyüdüm ve bu tatlı rüyalar yerini içinde hep korku ve kaygı barındıran abuk sabuk rüyalara dönüştü. özledim o rüyaları. tekrar göreceğim günü bekliyorum. bakalım kısmet.
Keşke biraz daha uzun olsa ve bu tür kitapların da filmi çekilse dedirten alper canıgüz romanı. Onur Ünlünün elinde çok güzel film olur.
Bazı iç konuşmalar acayip güldürüyor. Diyaloglar da güzel. Örnek kısa bir bölüm yazayım:
Bir de Sekreteriniz sokağın adını vermemiş
Sekreterim mi? Sen bisiklet tamircisinin çırağı değil misin?
.
Hector cebinden çıkardığı mendille alnındaki teri silerek az önce adamın çıktığı kapıya doğru ilerledi. Demek buralarda bisiklet tamircisi çıraklarının otuz beş yaşlarında olması, beyaz keten takım elbiseler giymesi ve Avrupadaki modaya uygun açık renk camlı güneş gözlükleri takması beklenebiliyordu *
"Birisini düşlerinize kattiginizda o kisi farkinda olmasa bile ruhunun derinliklerinde bunu aninda hisseder ve sizinle birlikte o düşü örmeye başlar"
Daha ne dialoglar var kitabin icinde de -malum alper beycigimin psikolojik analiz meraki- en son aklimda kalan bu oldu. Rüyalar dunyalar hepsi ic ice okurken keyfim yerine geldi resmen hemen. karakterlerden birinin adi da hector berlioz *
okuyalı bir sene olmuş, filmi olsa çok güzel olur romanı.
öncelikle d&r da kalmış olan iki adet alper canıgüz romanına beni yönlendiren arkadaşa teşekkürlerden bir demet.
kitap zaten kısa hemen bitiyor. benim gibi kafada türlü türlü şeyler dönen okuduğunu canlandırıp bir de öyle bakan biri için bile kısa. yani bitmesin istiyor insan merak ediyor daha uzun olsa nasıl olurdu mesela hikaye devam etse işlenen konu devam kitabı olacakmış gibi bir noktada bitirilse ve acaba diğer kitap nasıl diyerek tekrar d&r yolunu tutsam gitmişken başka kitaplarda alsam okusam mutlu olsam..
romanın kapağında "psiko-absürd romantik komedi" yazıyor. bu da benim boş bir sayfa gibi romana başlamamı ve içinde geçen terimleri gerçeklikten bağımsız okumamı yazılanı yazılan gibi kabul etmemi sağlamak için yeterli. zaten bu yüzden kitap hoşuma gidiyor bazı romanlarda geçen bir terimi bunu böyle işlemiş ama bunun şöyle olması gerekmez mi? diye sayfalarca başka şeyler okumamı sağlamıyor mesela. özetle canımın ciddi anlamda sıkkın olduğu bir günde bitirip yeryer gülümsememi sesli olarak dışa vurmamı sağlamış çoğu zaman diğer sayfada ne var acaba diye sabırsızca okumaya yönlendirmiş tavsiye edebileceğim türden bir roman.
Öncelikle adına kayıp tatlı rüyalar beklememeniz gereken bir kitap.
bir alper canıgüz yapıtı.
kitap oldukça absürd bir konuyu ele almış hani biraz daha zorlasa bilim kurgu da olurmuş.
Kitapta bir adamın uyuduktan sonra başka bir adamın gözlerinden başka bir dünyaya başka bir hayata gözlerini açmasını anlatıyor.
kitabı okurken e yuh diyebilirsiniz bu gayet normal zira yazarımız psiko-absürd bir kitap olduğunu tek kapakta not etmiş(tabi o ettiyse)
karakterler olaylar olabileceğin bir tık ötesinde yani kurgu sağlam.
Fakat ve lakin biraz daha yazılabilirmiş. mesela kitap seriye bağlansa hata mı olur doğru mu emin değilim ama yine de okurum merakla.
bir de şöyle bir merak uyandırdı:
gözlerimi açtığımı sandığım halde görmek dışında başka hiçbir eylemi yapamadığım bir dünyada her gece takılı kalsam ne hissederdim?
işte böyle abuk sorularla bitiyor kitap.
tavsiye edilir farklı bir hava olmuş.
Alper Canıgüz romanı.
Başlarında "bu ne lan?" Tepkisi vermiştim. Yalan yok. Ama kitap okutuyordu kendini, akıcıydı.
Son sayfaları daha yavaş okudum bitmesin diye.
Güzel kitap.