arkadaşlarla gidilen tatilde otele gelir gelmez valizin kaybolması.
"siz valizinizi bırakın, giriş işlemlerinden sonra alırsınız" denildiği için onlarca insanın bıraktığı yere koydum ve valizi tekrar göremedim. böylece bir haftalık tatilin kabusa dönüşmesi kaçınılmaz oldu.
en başta yanımda en sevdiğim tişörtlerimi, şortlarımı, ayakkabılarımı ve diğer aksesuarlarımı kaybettiğime yandım. sonrasında sağdan soldan emanet şort, iç çamaşırı, çorap, terlik gibi eşyalarla bir haftanın nasıl geçeceğini düşünerek kahroldum. çok kötüydü sözlük çoook.
her sene basima gelendir. benim tatil anlayasim plajda deniz kenarinda tembelce yatip serpilmek iken ,hanim illaki o bolgenin tarihi yerlerini, ilginc bolgelerini dag tas bayir tepe demeden gezip dolasacak. lann git ansiklopedi oku rahat birak beni diyemedigimden tatilden sogudum.
bütün bir yılın yorgunluğunu 5 günde atmak zorunda olan bünyenin başına gelen olaylar, veya milletin başına açtıkları belalardır.
mersinanamur tarafında 8 arkadaşla yazlık kiralanır. her gece sahile gidilip 7-8 arkadaş ile içilmektedir. denize karşı votkalar içilip gülünüp eğlenilmektedir. ancak her gece denizin içinde bir ışık görülmektedir. ilk günler önemsenmez. alkolun etkisine verilir. ardından bir gün alkolun etkisi ile görülen bir hayal ürünü olmadığı, denizde gerçekten bir ışık olduğu fark edilir. herkes tırsa tırsa ışığı taşlamaya başlar. ancak ışık yakınlaşmaktadır. ardından bir anda denizin içinden ışık fırlar:
ışık kaynağı: lan ne bok yiyosunuz?
arkadaş: aha karasavan! *
arkadaş 2: bana bişiler oluyo beyl... vendetta: ışık konuşuyo beyler. Allah'ım sana geliyorum.
arkadaş 3: ...vebihamdike. devamı neydi lan okuyun.
ışık kaynağı: lan ne diyorsunuz? dalgıcım olum ben. caretta caretta kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktığı yerleri işaretliyorum. taş atıp durmayın amk.
eleman geceleri kafasına bir ışık takarak tosbaları gözlemlermiş meğersem. koca bilim adamınıda taşladık ya ölsem de gam yemem.
aynı tatil esnasında akşam yemekleri balkonda rakı eşliğinde yenilmektedir. bir akşam 2 arkadaş tartışır, birisi bardağı yere atar kırar. cam kırıkları süpürge olmadığından elle toplanır, arkadaşlar barıştırılır. ertesi gün bakkala giderken:
teyze: oğlum! vendetta: buyur teyze.
teyze: oğlum biz sizi ilk geldiğinizde hiç sevmemiştik. ama çok efendi gençlermişiniz. vendetta: ehehe. saolun teyze.
teyze: içkiniz yok, kızınız yok. efendi gibi tatil yapıyorsunuz. vendetta: öhöm. evet teyzecim.
teyze: hatta dün baktım, biriniz balkonda namaz kılıyordu. vendetta: (oha!) evet teyzecim. neyse ben tutmayayım sizi iyi günler.
teyze: sadece kandillerde kılmayın hep kılın oğlum. (bir önceki gün kandilmiş bu vesileyle öğrenmiş de olduk)
eve gidilir. arkadaşlara teyze ile aramda geçen diyalog anlatılır. her şeye açıklama getirilir, ancak namaz olayı açıklanamaz. ardından yarı uykulu arkadaş yattığı yerden seslenir:
arkadaş: he lan biliyom. dün bana aşağıdan allah kabul etsin diye bağırdı o teyze. vendetta: namaz mı kılıyodun ki lan?
arkadaş: yoo. eğilerek cam kırıklarını topluyodum ya, her eğilmemi, kalkmamı rukuya gidiyom sandı.
ağustos böceği misali parayı bütün kış savura savura harcayıp , her sene olduğu gibi ailenizle tatile çıkmak zorunda kaldığınız yetmiyormuş gibi , bu tatile bilimum gıcık akrabalarınızında doluşarak bütün yazınızı mahvetmesi sonucu ,dinlenip huzura kavuşarak tatilden geri dönmeniz gerekirken, herkesle kavga etmiş , sinir hastası bir insan olarak eve adım atılması.
cep telefonunun çalınması. elin,kolun,ayağın haline gelen telefonunun artık olmaması üzücü ama ondan daha üzücü olan tutanaklar, sigorta şirketi ile yapılan kavgalar ve bütün numaraların silinmesi ile tatilin içine edilmesi.
tatil köyünde yaşanması durumunda, bütün tatil süresince canınızı sıkabilecek şanssızlıklardır.
daha ilk günden, havuz etrafında yapılan animatör dansına istemeye istemeye katılıp, dengeyi yitirip, havuza olabilecek en salakça pozisyonda düşmektir. bir çok dilden mahlas sahibi olmanızı sağlar. düşman başına...
%80 i Rus kaynayan 2.000 kişilik bir tatil köyünde 1 hafta kalıpta eli sikinde geri dönmektir. Ben buna şanssızlık diyorum ama asıl yorumu kamuoyuna bırakıyorum.
hiç hesapta yokken adet görmek. ne rahat rahat yürüyebilirsiniz ne gezebilirsiniz. hele yazsa ve deniz kum güneş üçlüsü hayalini kuruyorsanız, yazık size. birde bu dönemleriniz sancılıysa buyurun cenaze namazına.
insanların , eğlenmek için gittiği tatilde yaşayıp unutamadıkları şanssızlıklardır. mesela size kendimden bir tane anlatayım...
2009 yılı temmuz ayında marmarise tatile gitmiştim. günün karı olarak bir yabancı bir turist düşürmek istiyordum. efendim yalnız bendeki şans, çöldeki bedevide yoktu. bir akrabam turistlere tur düzenleyen bir teknede çalışıyordu. tabi bende onun yanında misafir sıfatıyla turist avındaydım. dediğim gibi, şans yok bende ! . iskeledeki tüm gemilere sarışın uzun boylu rus turistler ,veya kumral ingiliz çıtırlar binerken , bizim tekneye arap kafilesi binmişti.tabi sonrasını tahmin edersiniz ; müthiş bir hayal kırıklığı içerisindeydim. ve sonunda tur bitmişti . işin kötüsü o gün marmaristeki son günümdü. halime acıyan akrabayla şu diyaloğu yaşadık;
akraba: olm çok şanssızsın lan.
private ryan: abi doğru söylüyon ya. bide bugün son günümdü.
akraba: bak istersen götüreyim seni. anlarsın ya.
private ryan:yok abi sağol.
akraba:merak etme lan ben ısmarlıcam.
private :yok abi, sağol çok cömertsin. ben valizimi hazırlıyım yavaş yavaş.
