tasavvuf yahudi mistizminden, hristiyanlık ruhaniyetinden, hindu ve buda itikadından derin izler taşır. tasavvuf duyguya ve sembolizme önem vererek aklı ön plana alan mutezilenin karşısındadır.
bir tarafta hadislere(yalan yanlış olanlarına) fazlaca takılıp aklı değil nakli esas alan hoca efendiciler diğer tarafta duyguya ve mistisizme yönelen sofiler, tasavvuf ehlileri...
islam dünyası dini; duygulara, nakle, alıntılara atfederek dinden uzaklaştığı için bugün bu halde. islam dünyası kur'an esas kaynak alınmak üzere, bunun haricinde sadece sahih hadislere dikkat edilip aklı ön planda tutsaydı bu halde olmazdı. islam dünyası imam-ı azam ebu hanifeden sonra bir daha da aklı ön plana alan ciddi bir otorite çıkartamadı. durum bu olunca etraf sofilere, hoca efendi hazretlerine, müritlere kaldı.
o kadar anlatılacak şey var ki... baktım artık. tasavvuf apaçık bir şirktir diye sadece kuran ve hadislerle anlatıyorum. ama reddediyorlar. sonra bir gün biriyle konuşurken Dank etti. mümin cahiller le tartışmaz ayeti aklıma geldi. hooop dedim. az daha mümin tanımının dışına çıkıyorum. hadi kardeş sen yoluna ben yoluma dedim. daha çok sallamıyorum. dinleyen varsa anlatırım ama bildiği yolda şeyhine tapmaya devam edecek olan varsa da uğraşmıyorum
