türler tamamen düzgün tasarlanmış değildir, hatta birçoğu ilahi bir mühendisliğe değil evrime işaret eden kusurlara sahiptir. şimdi ilahi bir varlığın kusursuz olarak yarattığına inanılan kusurlu gerçeklerin bir kısmına bakalım.
mesela Uçamayan kuşların kanatları? Bir tanrı neden uçamayan bir kuşa kanat vermiştir? bazı uyanıklar deve kuşunda kanat uçmaya olmasa da denge gibi şeyler için işe yaramakta derlerse (ki bunlarıda biyologlardan öğrenmişlerdir) o zaman soruyu değiştirelim. devekuşunun dengesini sağlamasına yardım etmek niyetiyle uçmak için kullanılan kanatlarla tamamen aynı yapıya ve görüntüye sahip uzantıları vermesi çok garip olmaz mıydı? yani madem amaç denge devekuşuna kol taksaydı daha kusursuz bir hayvan olurdu o zaman.
göremediği halde bir hayvanın gözü olması acaba tanrı bu hayvanda gözü unuttu mu sorusunu akla getirmekte. böcekçil olan gerçek köstebekler, bağımsız bir biçimde gözlerini kaybetmiştir; ve geriye, körelmiş, deri kaplı, ancak tüyleri kenara ittiğinizde görebileceğiniz bir organ kalmıştır. Bazı kazıcı yılanlarda da gözler benzer şekilde pulların arkasına tamamen gizlenmiştir. Birçok mağara hayvanının da gözleri indirgenmiş ya da kaybedilmiştir. Kör mağara balığı gibi balıklar, örümcekler, semender balıkları ve böcekler de bunlara dahildir. Hatta göz sapına sahip olup üzerinde gözü bulunmayan kör mağara kereviti bile vardır! bu hayvanlara kullanılmayan bu anlamsız organı en başında tanrı mı koymuştur? yoksa evrimsel süreçte başta kullanılırken sonradan kullanılmayıp körelmişler midir?
neden hâlâ bir apandisimiz var? zararı yararından çok olan bu anlamsız bağırsak parçası bir kusur değil de nedir ?
kuyruğumuz yok ama kuyruk kemiğimiz var! bu nasıl bir tasarım ? omurgamızın sonunda bulunan kuyruk sokumu, pelvisimizin hemen altında bulunan birbiriyle kaynaşmış üç omurdan oluşur. ve hiç bir işlevi yoktur işte bu tasarımdaki aksaklığının bir kanıtı dahadır.
errektör pili olarak adlandırılan küçük kaslar, vücuttaki her bir tüyün köküne bağlıdır. Bunlar kasıldığında tüyler yerinden kalkar ve diken diken olur. Tüylerin ürpermesinin ve bunu sağlayan kasların en azından insanlarda yarar sağlayan bir işlevi yoktur. Ancak diğer memelilerde, kaslar hava soğuk olduğunda yalıtımı sağlamak için, hayvan bir tehditle karşılaştığında ise daha büyük görünmesini sağlamak için kürkü kaldırır. Üşüdüğünde ya da kızdığında tüyleri dimdik olan bir kediyi düşünün örneğin. madem hayvanlardaki kadar gelişmiş tüylerimiz yok bu kasın ne işi var vücudumuzda? tasarımsal bir hata daha...
Kafa derimizin altında kulaklarımıza bağlı üç tane kas bulunur. Birçok kişide bu kaslar bir işe yaramaz, ancak bazı insanlar bu kasları kulaklarını hareket ettirmek için kullanabilir. Bunlar, kediler ve atların seslerin yerini tespit etmeye yardımcı olsun diye kulaklarını hareket ettirmek için kullandıkları kasların aynılarıdır. Bu türlerde kulakları hareket ettirmek avcıların tespit edilmesine yardım eder, yavrularını bulmalarını sağlar vs. peki bir işe yaramadığı halde bu kasları neden bizde unuttu tanrı ?
gereksiz hatta bazen zararlı uzuvlar canlıların tasarım sonucu değilde evrimsel süreçte bir zeka eseri olmadan günümüze geldiğini göstermektedir. tabi gören gözler sorgulayan zihinler için...
