ülke ekonomisi içindeki yeri yıllara göre değer kaybetmektedir. ancak 2002'de 2,28 milyar tl olan tarımsal destek bütçesi 2009 yılı enflasyon hedefine göre 5,50 milyar tl'dir.
Her konuda olduğu gibi, bilginin çok önemli olduğu bir konu. Yeni araştırmalar yapılmasa bile, yapılmış araştırmaların anlaşılması gerekiyor. Dünyada yapılan araştırmaların küçük bir kısmını bile etkin hale getirsek önemli bir fayda sağlarız.
serbest ticaretçi, neoliberal politikalar döneminde her türlü ürün ve özellikle de tarım ürünleri ithalatı artarken tarımsal korunma politikaları en az ve etkisiz bir düzeye indirilirken türkiye tarımı da çiftçilerini koruyan, ihracat sübvansiyonlarıyla türkiyeye çok ucuza tarımsal ürünler akıtan abd ve ab karşısında rekabet etmek bir yana, büyük bir çöküntüye uğramıştır. burada eşitsiz koşullarda girilen serbest ticaretçi rekabetin sonuçları bir kez daha en açık bir biçimde görülmektedir. 1975 1995 arasında tarımsal ürün ihracat ve ithalat verilerine bakıldığında özellikle 1980lerin ortasından başlayarak tarımsal ithalatın hızla arttığı görülmektedir. ayrıca tarımsal ihracat değeri içindeki en önemli ürünlerimizden pamuk ve tütün, bu kez önemli ithal ürünleri arasına girmiştir.
Ülkede iyi bir planlama olmadığı için dengesizlikler yaşanmakta.bazı yıllar buğdayı bile ithal etmek durumunda kalmakta.mevsim şartlarına bağlı tarım devam etmekte.binlerce ziraat mühendisi işsizken halk da hâlâ eski bilgileriyle tarım yapmakta.
tarım arazileri imara açılması ve yanlış kullanımı nedeniyle kaybedilirken artan maliyetlerden dolayı da birçok çiftçi bu işi bırakmak istemektedir.
her insan hobi bahçeleri adı altında mutlaka toprakla bulusturulmalı.köylünün elinden çıkan araziler günümüzde büyük şirketler el atmakta.çiftçiliğin önündeki en büyük engel olan pahalı akaryakıt makul seviyelere indirilmeli.
türkiye de bitmiş olan sektördür. elimizde ki en iyi birinci sınıf tarım arazileri ya şehirleşme ile yada sanayi tesisi ile yok edilmiş durumda. örnek vermek gerekirse yasaşıdığım şehir olan izmir de eskiden tarla tapan olan yerler tamemen şehirleşmiş durumda bir kaç sene öncesine kadar sit alanı olan sasalı ve kaklıç bölgesinde onlarca fabrika yükseliyor. bu toprakların bir daha geri dönüşü yok malesef.
1990 yılında türkiye nüfusu 56 milyon, tarım alanımız 28 milyon hektar. şimdi nüfusumuz 80 milyon, tarım alanımız 24 milyon hektar. gerisini siz düşünün.
gün gelecek bir avuç buğdaya muhtaç olacağız amk.
ne ara bu kadar değerli oldu anlayamadım.
bir bizde değil bütün dünyada önemli hale geldi.
eskiden 1 tır domatis verip bi televizyon alıyoruz falan diye itelenirdi.
bu durum şu anlarda bizi gersede büyük bir potansiyele sahip olduğumuzdan sevindirici de.
ülke de ne eksen oluyor.
lazım olan güzel bir organizasyon ve pazarlama.
ya bu memlekette yapacak çok iş var da çoğumuz birlikte aynı fikre odaklamıyoruz.