yazdıklarıyla mütedeyyin kesim mensuplarını kolayca etkileyebilen yazar, senarist, tv programcısı, eski radyocu, biraz gazeteci, hep tribüncü, anti modernist, hiç kapitalist, muhabbet ehli vb. birçok sıfatın sahibi insan kişisidir.
kitaplarında yazdıkları ve ekrandaki görüntüsü ile samimi biri olduğu fikrine sahip olunması mümkün. lakin twitter'da yazdıkları ve tv programında ki tavrı birbiriyle çelişmekte. twitter'da dünyanın en kötümser, hayattan umudunu kesmiş, tüm dertlerle bir şekilde buluşan adam imajı tv programında sergilediği hoş sohbetli ve fazlasıyla tebessüm içeren haliyle çelişmekte. "hangisi sensin ?"
anti modernist söylemleri o kadar fazla kullanıyor ki, "acaba buradan prim mi yapmaya çalışıyor ?" sorusunu sorduruyor. bir insan bu kadar modernizm karşıtı olamaz. olmamalı. "bu modernizmin hiç mi iyi bir yönü yok ? kapitalizmden hiç mi fayda görmedin abi ? hiç mi sana getirisi olan tarafı yok bunların ? tamam. sen yine karşısında ol. ama bu kadar da diline dolama." diye yazasım geliyor bazen. "sana ne ?" diyebilirmiş gibi geliyor sonra. "beşver." diyip kendi dünyama dönüyorum yine.
bir de hala sırrı süreyya önder'i savunması gözden düşürüyor. tamam usta. biz de etkilendik sırrı süreyya önder'den. meksika sınırı'na katıldığı iki program ve sonrasında kafa dengi'nde anlattığı hikayeler, verdiği bilgilerden. ama o başka bir yola girdi. dağdakilerin avukatlığına soyundu. "hala nasıl sırrı abi diyebiliyorsun ona ? abi demeyi nasıl sindiriyorsun içine ?" diye de sorasım geliyor bazen. yine kendi dünyama dönmek zorunda hissediyorum kendimi.
düş vakitleri programı hala olsa, nasıl desem, bu kadar hüzünlü olmazdım be. yeminle.
tarık abi, o program bir zamanlar ki o gençlik için bir umut bir çıkış kapısıydı, bilesin.
Göz göze gelsek, kör olacaktık.
Konuşsak, sözler bitecekti.
Ve söylenecek bir çift söz kalsın diye, konuşmuyorduk.
Gözlerimizi birbirine değdirmeden, öylece oturalım.
Ve bir bardak demli çayın, insanın yüreğini ısıtan şefkatine sığınıp, susalım.
Masada çay bardakları,
Ve senin elin olsun.
"Hayatım boyunca kendimle ilgili olarak uzun açıklamalara girmekten kaçındım. Yani duygularımı bütün açıklığıyla uzun uzun anlatmadım kimseye. Bunu yapmak doğru muydu bilemiyorum ama bu böyle sürdü. istedim ki bana bu kadar yakın olan insanlar birkaç kelimeyle, birkaç cümleyle, bir bakışla, bir nefes alışımla anlasınlar neler olup bittiğini. Çünkü ben böyle anlayabiliyorum. Eğer sahiden birinin yakınında duruyorsam, bu kadarla da olsa farkına varabiliyorum olup bitenlerin. Yakınlarında olmanın hakkını veriyorum ve bunu onlardan da bekliyorum."
"Bu ülkenin dününe ait ne varsa bir an için unutsak.
Bize ait ne varsa, bu toprağa ait ne varsa unutsak. Yüzümüze benzeyen, çayımızı demleyen, ekinlerimizi büyüten ne varsa unutsak, ninnilerimizde söylediğimiz, masallarımızı başlatan, halayımızı sürükleyen ne varsa unutsak mesela.
Unutuversek düğün nasıl yapılır, ölülerimiz nasıl gömülür, nasıl doğar çocuklar, unutuversek.
Nasıl aşık olunur unutsak, nasıl kavga edilir unutsak, nasıl ağlanır unutsak, unutsak tarhana çorbasının tadını, sevgiliyle hangi sokaklarda dolaştığımızı, hangi şiire vurulduğumuzu.
Her şeyi ama her şeyi unutsak.
Bu tarihin ve coğrafyanın ürettiği her bir kelimeyi, duyguyu, olayı, anıyı, hayali,umudu, isyanı unutsak.
Sonra bir Neşet Ertaş türküsü dinlesek.
Yalnızca bir tane Neşet Ertaş türküsü dinlesek.
Unuttuğumuz her şeyi yeniden hatırlayabiliriz.
Hatırlayabiliriz, evet."
Hayatım boyunca kendimle ilgili olarak uzun açıklamalara girmekten kaçındım. Yani duygularımı bütün açıklığıyla uzun uzun anlatmadım kimseye. Bunu yapmak doğru muydu bilemiyorum ama bu böyle sürdü. istedim ki bana bu kadar yakın olan insanlar birkaç kelimeyle, birkaç cümleyle, bir bakışla, bir nefes alışımla anlasınlar neler olup bittiğini. Çünkü ben böyle anlayabiliyorum. Eğer sahiden birinin yakınında duruyorsam, bu kadarla da olsa farkına varabiliyorum olup bitenlerin. Yakınlarında olmanın hakkını veriyorum ve bunu onlardan da bekliyorum.
Göz göze gelsek, kör olacaktık. Konuşsak, sözler bitecekti. Ve söylenecek bir çift söz kalsın diye konuşmuyorduk. Gözlerimizi birbirine değdirmeden öylece oturalım. Ve bir bardak demli çayın, insanın yüreğini ısıtan şefkatine sığınıp susalım. Masada çay bardakları ve senin elin olsun....
"korkulu bir karanlıkta kalanlar, duydukları bir sese yönelirken, korkularından arındıracak kişinin ismini söyleyerek "..sen misin?" diye sorarlar. Bazı soru cümleleri, gerçekte soru değil, içten edilmiş bir duadır..."
hasta beşiktaşlı bir abimizdir , kraliçenin pireleri , kekeme çocuklar korosu , hayal meyal gibi kitapları vardır.
24 tvde her cumartesi kafa dengi adlı programı yapar.
anna şiiri, şimdilerde onbeş yaşını beyan edenler için pek bir anlam taşımayabilir, hem muhafazakar kaygıları, hem bir aşkı yaşama hevesi içinde olan; belki otuzuna merdiven dayamış, kasetin öbür yarısını sarmış buradaki deyimiyle ''efsanevi nesil'' bu şiiri iyi tanır, iyi bir şiirin anna şiirinin yazarıdır.
ve sen kus olur gidersin kitabini an itibariyle bitirdigim yazardir. anna siiri ile tanimistim tarik tufani. ilk tanismamisdan da kaliteli bir adam oldugunu anlamistim. hangi kitabi okunursa okunsun -belki cok klasik olacak ama- herkesin kendinden bir cumle bulacagina inaniyorum.
Bu adam ki benim her gün geçtiğim sokaklardan her gün geçmiş !
Yıl 2009 muydu, 2010 mu, arasında kalmış bir vakitti işte, tam hatırlamıyorum. Fatih Inkılap kitabevi'nde vakit geçiriyordum. Tam çıkmak üzereyken yıllardır adını bilmeden tanıştığım görevli 'biraz daha kalırsanız Tarık tufan gelecek söyleşisi var, gelene kadar kitaplarına bi bakın derim' demişti. işim de yoktu beklemiştim. Küçük bir kalabalık olduk etrafında. Birkaç defa göz göze geldik, sıcaktı sohbeti, havadandı, sudandı. bir adam girdi şehre koşarak kitabını imzalatıp okumak istemiştim. Şans ki beş kuruşum yoktu. Malum da olmadı tabi adama. O gün o gitti, ben de gittim. Ertesi gün kitabını aldım ve tanıştık..
Sıradan şeylerde değil mi tüm Sıradışılıklar ? Öyle incecik ki cümleleri, derinleri sızlatıyor. ve sen kuş olur gidersin, hayal meyal ne aydınlatan, ne de karartan kitaplardan. içini grileştiriyor insanın..