tarık akan'ın yaptığı doğru konuşmadır. rutkay aziz'inkinden daha kısa olsa da benzer önemli noktalara değinmiştir.
--spoiler--
"12 eylül 1980 ülkemde karanlığın başladığı an. ama 2011 silivri, ergenekon, balyoz, adalet, yargı, gençlik... lütfen 2011 ak mı kara mı siz karar verin."
--spoiler--
ergenekon ve balyoz soruşturmaları sanki durduk yere yapılmış silivride yatanlar sanki tamamen masummuş gibi gösterme çabasına girmiş bir adamın saçmalığıdır.
ergenekon ve balyoz soruşturmalarında ellerinde tek bir doğru belge, tek bir dayanak olmadan insanları yıllarca hapishanede tutan adaletsiz kalkınma partisinin hükümetini eleştren sözlerdir.
zina düşkünü bir herifin başka bir saçmalaması. dikkate alınmıyor bile.
bu adam demokrat değil mi? ''27 mayıs gerekli bir darbeydi, 80 darbesi yanlış'' diyen bir demokrat. bunları görmezsiniz ama değil mi iki yüzlü laikçiler?
türbanlılar üniversitelere giremezken, türbanlılar halkın içinde kötü muamele görürken, ezan türkçeleştirilirken, ezan sesinden rahatsız olan ve ezanı susturmak isteyenler varken, dinini yaşayana yobaz denilirken bu ve bunun gibi adamlar neredeydi?.....
klasik bir düzen sanatçısının yaptığı son derece piyasa bir konuşmadır.
bu tarz muhalif tavırlara burjuva demokrasisinin önde gideni abd'de de görürüz. orada da pek çok sanatçılar demokrattır ve iktidarda cumhuriyetçilerden birisi olduğunda bu demokratlar mikrofon bulduklarında iktidara çemkirirler, demokrat bir başkan çıktığında bunlar yok olur sonra gene başa dönerler. bıt bıt bıt cumhuriyetçiler şöyle kötü böyle kötü ıvır zıvır laflar ederler, ancak asıl sıkıntıya yani sisteme hiç değinmezler. çünkü sistemden memnundurlar, sistem onları zengin etmiştir etmektedir, salt kişisel kaygular ve şahsi meselelerden dolayı ötmekten sıkılmazlar.
işte tarık akan, rutkay aziz, levent kırca ve müjdat gezen bana bunları hatırlatır hep. "bizimkiler" iktidar değilse konuşalım duralım. şöyle kötü böyle kötü. ama taraf oldukları muhalif parti bu ülkenin vakti zamanında canına okumuş, sağcının önde gideni, işçi düşmanı, ırkçı ve militarist...olsun efendim ne gerek var, kürsü sizin konuşun ötün.
83 darbesini öven fethullahçı takımı aklıma geldi.
83 darbesinde kenan evren ve darbeye sevinen şakirt tayfası geldi aklıma.
madem tarık akan darbeleri övdü ve hatalı diyor bu mercimek beyinlilerde acaba zamanında darbe olunca şakşak tutan kendi kesimine niye ses etmiyor bazen merak ediyorum.
darbeye sözde karşı türk tipi aydın, cuntacıların kucagında boyuna cuntacı aletinin üstünde demokratlık yaparlar ama kımıldayamazlarda, silivri dedigin yer 12 eylül ün çocuklarından 2011 de hesabın soruldugu adalet meydanının adıdır.
akp'nin kurduğu yeni düzende yerini alamamış olmasıyla alakalı bence. elini çabuk tutup da nihat doğan'ın yerini almış olsaydı bize bu eziyeti çektirmeyecekti hiç. bu ne idüğü belirsiz adamlar sol görüşün en büyük düşmanlarıdır nazarımda. akp'nin adalet (!) inden boğulan adamlar akp'nin karşısında adam gibi bir sol bulamıyorlar. gene dönüp yılana sarılıyorlar. allah solumuzu hayretsin.
ucuz solcuların artık pavyon muhabbeti seviyesine düşmüş sözüm ona solculuk muhabbetleri, ulan solcuyum diyorsun silivri ye, balyoz a sahip çıkıyorsun, at mısın deve mi?
ülkemizin ''...mış gibi yapmak'' konusunda ne kadar ilerilerde olduğunun bir yansımasıdır. mesela tarık akan solcuymuş gibi yapmıştır.
hep satıhdan yaşayan, satıhdan düşünen, kopyacı aydınımsılarımız, aydın taklidi yapanlarımız yaktı bizi..
altın portakala yakışmayan konuşmadır. anatçıya bu kadar faşizanca ve kin kusarak siyaset yapması yakışmıyor.
resmen ak mı kara mı? gibi saçma sapan göndermeler yapıyor. ey tarık akan! sen kendini ne sanıyosun be! sen de bir müjdat gezen sin bir levent kırca sın. dinazorgillerdensin.
hani müjde ar dedi ya: '' ben filmlerde tarıkla gerçekten öpüşüyordum '' hıh! işte tarık amca. millet o dönemlerde acından ölürken sen müjde ablayla sevişiyordun. bu halk ak götüde bilir kara götüde. sen rahat ol!
tarık akan diyor ki, altın portakalda; 12 eylül darbesi ülkemde karanlığın başladığı andır, ama aynı zamanda,
"....12 mart ve 12 eylülde yanlış yaptı ama, giderilemeyecek yanlışlar değil. bizim gibi insanlar bunu bile anlayışla karşıladılar." demiş, 17 nisan 2011 aydınlık gazetesine verdiği mülakatta.