tarçın dükkanları

    1.
  1. Bruno Schulz'un öykülerini içeren etkileyici bir kitap.

    --spoiler--
    Babamın ölümünden sonra annemin kendini kolayca toparlaması, içimi ona karşı gizli bir kırgınlıkla doldurmuştu. Annemin babamı hiç sevmemiş olduğunu düşündüm, babam hiçbir kadının yüreğine yerleşemediği için hiç bir gerçeğin içine girememişti, bu nedenle de sonsuza dek yaşamın kenarında kalmaya, yarı gerçek bölgelerde, varolmanın kıyılarında dolaşmaya mahkum olmuştu.
    --spoiler--

    --spoiler--
    Kitap gençken inandığımız bir efsandir, ama yaşımız ilerledikçe onu ciddiye almaya başlarız.
    --spoiler--

    --spoiler--
    işte o zaman hayvanların neden boynuzlu oluduğunu anladım : Belki hayatlarına katamadıkları anlaşılmazlıkları bu boynuzlar içinde barındırıyorlardı, çılgın ve ısrarcı huysuzluklarını, ruhsuz, yararsız inatlarını. Varlıklarının sınırlarını aşan bir saplantı olmuştu, başlarının boyunu açmış ve birden ,ışığı görünce- hissedilebilir ve katı bir kütleye dönüşmüştü. Sonra çılgın, inanılmaz ve önceden kestirilemeyen bir biçim almıştı. Bu kütle, girintili çıkıntılı olmuştu, gözleriyle göremiyorlardı onu, ama telaşlanıyorlardı: tehdidi altında yaşamak zorunda kaldıkları bilinmeyen bir markaydı o. Bu hayvanların neden mantıksızca ve çılgınca bir korkuya, paniğe kapıldıklarını anladım: Deliye dönüyorlar, birbirine girmiş bu boynuzlardan kurtulamıyorlar ve başlarını eğip bu boynuz cangılının arasından bir kaçış yolu bulmak istercesine kederle ve vahşi gözlerle bakıyorlardı.

    Kediler, ışıktan daha da uzaktılar. Kusursuzlukları rahatlatıcıydı. Bedenlerinin kusursuzluğunu ve yeteneği içinde hata ya da sapma nedir bilmiyorlardı. Bir an için varlıklarının derinlerine inerler, sonra yumuşacık kürkleri içinde hareketsiz kalırlar, ağırbaşlı ve tehdit edecek derecede ciddi olurlar, gözleriyse testekerlek olur, görünen herşeyi ateşli kraterlerinin içine çekerlerdi. Ama bir süre sonra yeniden yüzeye çıkarlar, bön bakışlarından esneyerek sıyrılırlar, hayal kırıklığı içinde, hayalden yoksun kalırlardı. Özgüvenli bir zarafetle dolu, içe dönük hayatlarında herhangi bir seçeneğe yer yoktu. Bu kusursuzluk hapisanesinde sıkılıp, hüzne kapılırlar, kırışık dudaklarıyla hırıldarlar, çizgilerin genişlettiği suratlarında ise soyut bir acımasızlık ifadesi okunurdu.

    Daha aşağılarda, sansarlar, kokarcalar ve tilkiler gizlice süzülürlerdi, bunlar hayvanlar aleminin hırsızlarıydılar, vicdan azabı çekerlerdi. Hayattaki konumlarına yaratıcılarının aksine, kurnazlıkla, entrikayla ve birtakım numaralarla kavuşmuşlardı, kendilerinden hep nefret edildiği için, hep tehtit edildiklerini, hep savunmada oldukları, hep bulundukları yeri yitirme korkusu içinde oldukları için hırsızlama elde ettikleri o gizli varlıklarını tutkuyla severler, onu savunmak için mahvolmaya hazır olurlardı.
    --spoiler--

    --spoiler--
    Elinin dokunuşu inanılmaz olmalı.
    --spoiler--
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük