anlık sessizlik, baştan aşağıya kaynar su dökülmesi, silkelenme ve arkasından 'tamam ya, öyle değil de' cümlesiyle lafı değiştirmeyle son bulan olaydır.
insanın nasıl burulacağını bile kestiremeyeceği anlardan biridir.
eğer karşıda ki hakkıyla saygı çerçevesinde tyartışan bir zat ı muhteremse iş daha kolaydır. haksızmışım affet nalan der işin içinden çıkarsınız.
ama yok karşıda ki her haklı çıktığı yerde kafanıza kafanıza biniyorsa kabullenmek yerine ölümüne inkar moduna girilip var güçle savaşılmalı ve o karşıdakini ezdim sevinci karşıdaki danaya yaşatılmamalı. taktik şu ' doın mu ne donu yaa şu içimize giyilen mi '
hararetli hararetli birşeyler anlatırken aniden daaannk etmesi hezeyanıdır. bundan mütevellit fani dünyadan gelen tüm seslerin kendi dünyamızda aniden 3-5 kesilmesidir. sonra hafiften sinir bozulmaları başlar, "yok,yok anlamayacaksın sen beni" tarzında cümleler kurarak muhabbetin konusu dağıtılmaya başlanır. veya daha medenide olabilir insan tartışılan konu çokta mühim değilse.
benim başıma geçenlerde bu tarz birşey geldi. şöyle ki;
arkadaşımla caddede yürürken bunun saçmaladığını fark ettim. depresyona girmiş heralde zaar. kendi çapında felefe yapıp özlü cümleler kurmaya çalşıyor bu arkadaş. ve yaşamaktan sıkıldığını dile getiriyor bu söyledikleri. ee tabi bende duruma bir el atayım dedim. hayatın güzelliğinden bahsetmeye başladım. ama o ısrarla bu dünyaya çok şansız geldiğini söylüyordu. bende en azından sağlıklısın,elin var ayağın var gibisinden şeyler söylüyorum. ve dahada gaza gelerek bir şiir patlatayım dedim hani sonundada üstat böyle demiş falan demek için, can yücelin bağlanmayacaksın şiirindeki "hatta elini ayağını bile sahiplenmeyeceksin... bir şeyi sahiplenceksen ayı sahiplen" işte bu cümlenin yarısında "lan ben ne halt yiyorum derkene arakdaşda bu durumun farkına vardı. ama ben çirkefleşmeden pes ettim. çünkü umrumda değil girsin depresyona banane.
tartışmada haksızsanız özür dilersiniz . yanız bırakıldıysanız insanların seviyesini görürsünüz
haksız olduğunuz halde arka çıkan olursa iki yüzlüğü görürsünüz
ne oldu diye sormayanın seviyesizliğini her halükarda insan sarrafı olursunuz .
ya adam gibi haksızlığını kabul edip susacaksın,yada haksız olduğun konuda haklı çıkabilmek için gerekli şekilde hertürlü yalanı dolanı atıp,karşı tarafı pes ettireceksin.Tamam ya su haklısın diyene kadar.aslında haklı olmadığının verdiği pişkin ifadeyle, bide tabi canım ya haklıyım diyeceksin.
saçmalama başlangıcıdır. haksız olduğunu, ezildiğini, yenildiğini hisseden insanın çirkefleşmeye başladığı andır. senden ötürü mü benden ötürü mü gibi içi boş cümlelerin tartışmaya hakim olmaya başladığını hissetmek de ayrı bir üzüntü verir insana.
fark edilen an tartışmanın sonlanması gereken andır. eğer halen devam ediyorsa tartışma, bu işte bir şey vardır. kişi haksızlığı kabul etmek istemeyecek kadar bencil ve egoisttir.
her nedense bunu anladığın zaman sessiz kalıp, belki de haksız olduğun konuda o ana kadar verdiğinde rahatsızlık için özür dileyip geri çekilmeye başlaman gerekse de, tam tersi olup, sesin daha çok yükselmeye başladığı andır. Ki bu an en yazık zamandır.