anlayıp dinlemeden, belki de depresif bir ruh halinde iken bir hışımla polemiğe girdikten, esip gürledikten sonra karşı yanın açıkça haklı olduğunu birdenbire kavramak, ses tonunu düşürmekle beraber kendi de inanmadan tartışmayı sahtekarca, şerefsizce sürdürmek, 1 ay sonra belki özür dilemek.
birden bire gururun baskın çıkıp insanın kıvırmasına neden olur. karşı taraf da kıvırdığınızı anlarsa size serdar ortaç'tan dansöz şarkısını armağan ettiğinde lütfen bozulmayınız efenim.
çaktırmadan ses yavaş yavaş düşürülür hemen ardından neyse üzmeyelim bir birimizi böyle seylerle diyerek olay tatlıya bağlanmaya çalışılır.** renk vermek yok çaktırmadan.**
her nedense bunu anladığın zaman sessiz kalıp, belki de haksız olduğun konuda o ana kadar verdiğinde rahatsızlık için özür dileyip geri çekilmeye başlaman gerekse de, tam tersi olup, sesin daha çok yükselmeye başladığı andır. Ki bu an en yazık zamandır.
fark edilen an tartışmanın sonlanması gereken andır. eğer halen devam ediyorsa tartışma, bu işte bir şey vardır. kişi haksızlığı kabul etmek istemeyecek kadar bencil ve egoisttir.
saçmalama başlangıcıdır. haksız olduğunu, ezildiğini, yenildiğini hisseden insanın çirkefleşmeye başladığı andır. senden ötürü mü benden ötürü mü gibi içi boş cümlelerin tartışmaya hakim olmaya başladığını hissetmek de ayrı bir üzüntü verir insana.
ya adam gibi haksızlığını kabul edip susacaksın,yada haksız olduğun konuda haklı çıkabilmek için gerekli şekilde hertürlü yalanı dolanı atıp,karşı tarafı pes ettireceksin.Tamam ya su haklısın diyene kadar.aslında haklı olmadığının verdiği pişkin ifadeyle, bide tabi canım ya haklıyım diyeceksin.