1955 lere kadar rumlar, ermeniler, levantenler, fransızlar, italyanlar tarafından iskan edilmiş istanbul'un gözbebeği muhteşem semt, vakti zamanında kültür ve modernlik fışkıran bu semtten geriye kalan metruk binalardır. 1920'lerde elçiliklerin ankara'ya taşınmaya başlanması, 1942 varlık vergisi, 1955'deki azınlıklara topyekün saldırı sürecinde bu temiz insanlar gitmiş yerlerine göçle gelen kürtler, çingeneler, zenciler, travestiler, mafyalar, itler-kopular v.s. tarafından işgal edilip bu günkü haline gelmiştir. Tatlı su solcuları tarafından bu işgalciler çok sevilir.
girişinde polis barikatı bulunan semt.
bir gta havasında, sağda solda zincir sallayan kepli bandanalı zenciler vardır öte yandan kahvede pişti atan bir zenci bile görebilirsiniz. içine hayat sığdırılmış bir kartpostal gibidir adeta buralar; istanbul beyefendileri, kabadayılar, mülteciler ve tabiki geçmişten bugüne uzanan mimari yapı.
belki de merdiven üzerinde muhabbet edilen son yerdir tarlabaşı kim bilir...
anahtarınızı evde unutup kapıda kalınca sokaktan bi hırsız veya torbacı çevirip evinize girmesini ve kapıyı açmasını rica edebildiğiniz efsanevi mahalle. sonra iki de bira ısmarlıyosun, gıcır muhabbet.
gasp, yankesicilik vesair menfi isimlerle anılan istanbul'un beyoğlu sınırları içinde bulunan semt.
kimilerine göre istanbul'un harlem'i.
allah yolunuzu düşürmesin derim.
pkknın şehirdeki elemanlarının her temizlik sonrasında cehenneme çevirdiği bölge. restore edileceğine komple yakıp yıkılsa nasıl bir temizlik olur, hayal etmesi bile süper.
en çok suç işlenen semt olmasından tutun trvestilerine varıncaya kadar çoğu istanbullunun sevmediği korktuğu yer..Oysa şu an oranın hali içler acısı. Yenileme projesi adı altında. mülk sahipleri yok yere evlerinden iş yerlerinden çıkartılıyor. oranın tarihi yapılarını yıkıp da alışveriş merkezi yapılacağı bariz ortada. çıkartamadıklarını yakıyorlar zaten. olan kime oldu ? Oraya 50-60 senesini vererek yatırım yapan sonunda koca bir hiçle kalan hala da yerlerinden çıkmamakta direnen büfeciye, nalburcuya sucusuna ve tabi ki de o güzelim tarihi yapılara hakiki eski istanbula...
doğru düzgün restore edilip, sosyo kültürel olarak yenilenir ise, turizim ve atmosfer ambiyansı açısından istanbulun en mistik ve güzel yeri olabilir.
ama kişisel fikrim tarlabaşının bu haliyle korunması gerektiği,
ayrıca restorasyon çalışmalar çokda tasvip etmediğim bir şekilde yapılyor, bu proje kapsamında orda yaşayanların çoğu ordan uzaklaştırılıcak uzun vadeli kredilerle yeni ev sağlanacak, yapılan çalışmalarda bölgede yaşayanların %30 u ne kiracı nede ev sahibi, boş evlere barınmış evsizlerde oluşuyor, bahsi geçen projede bu evsizlere hiç bir şekilde iskan imkanı tanınmayacak, halbuki onlarda buranın doğasında var.
yenileniyor bahanesi ile kurunun yanında yaşında yandığı semt. her insanı kötü değildir ama her insanı saldırgandır. kendilerinin bir zırhı vardır. orada yaşayanların suratına tip tip bakamazsınız. orada yaşayanlara gider de yapamazsınız..
sevdiği insanları korur kollarlar. tarlabaşı bir yuvadır aslında. kimisi pislik yuvası der kimisi evim diye bahseder. şu sıralar mahalle sakinleri biraz üzgün. evsiz kalanlar çoğunlukta. 'nereye gidelim peki kardeşim?' 'evimi barkımı koparıp aldılar.' konuşmaları revaçta. travesti ablamızın kurduğu cümle en güzeli sanırım. 'recep efendi bız göt veriyoz diye bizi buradan attı sizin gunahınız ne!...' ikinci sınıf muamelesi görmeye alışık bir halk var tarlabaşında. sadece kürtleri kastetmiyorum merakla bekliyorum yıkım kararı sonuçlarını. o kadar binanın enkazını geçtim insan yığınını,kırık kalp yığınını nasıl temizleyecekler işte bunu merak ediyorum. belki de en hayırlısı bu olur diyorum sonra da aklıma çamaşır ipli eski mahallem geliyor biz böyle iyiyiz dokunma bize diyesim geliyor diyemiyorum..