tarkan ın kılıcı sokmaya çalışıp durduğu ama lastikten olduğu için bi türlü sokamadığı ahtapottur. ayrıca iskeleden atılan biraz büyükçe bi taştan da tırsıp ebesinin .mına kadar kaçması görülmeye değerdir.
suyu yiyince götü başı dağıtan*, izleyeli yıllar yıllar olmasına rağmen yerlerinden uğramış gözleri hala hafızamda olan şey. Tanımı yok, "şey." Bir de, bu plastik şey göründüğü anda film heyecanlanır, müzik hızlanırdı ki, o müzik de hala kulaklarımda. ***
dönemin şartlarına göre hazırlanmış, çocuk yaşta izlenince korkutucu gelse de şimdilerde gülünç olan yaratıktır. gerçi gülmemek lazım zira her ne kadar gözümüz alıştığı için tarkan'ı yadırgamasak da tarkan rolündeki kartal tibetin elbise giyip alttan sürekli beyaz çamaşırının görünmesi, siyah kaşları ve bıyıklarına rağmen 'ben peruğuuuummm' diye bağıran sarıya çalan saçları da gayet enteresandır. biz yine de severiz tarkan'ı. bizzat ben çok severim, her denk geldiğimde izlemeye çalışırım. dolayısıyla dönemine göre yine de başarılı denebilecek bir çalışmadır.
çocukken bile beni gülmekten yayıldığın koltuktan düşüren market poşeti*
yav bide tamam herşeye eyvallah da, abicim neden taş yiyince tırsıp kaçıyor ya, tepede bi adam kendini yırtıyor kötü adam gülüşü efekti yapmak için, ahtapot yer yer sönük kafasıyla yüzeye çıkıyor*, gözler bukalemun mübarek bi anyaya biri konyaya bakıyor, biri şiş biri inik*, yani sizin anlayacağınız allahına yan bakıyor.
gelelim su altı çekimlerine, hava kabarcıklarıyla gizlenmeye çalışılmışsada tarkanın resmen ahtapotun kollarını teker teker boynuna atkı edasıyla sardığını görüyoruz lan yemeyin bizi. muşambamsı yaratığın kendine hayrı yok tutup bide tarkana mı sarılcak*. tarkan bunu 12337427 yerinden 9475346 kere bıçaklamasına rağmen sonuç hüsran, tek damla kan yok. yav bari bi salçalı su yapaydınız.. **