tarikat gerçeği

entry3 galeri1
    1.
  1. ''Tarik'' Arapça ''yol'' demektir. Bundan türetilen ''tarikat'' ise ''yol, yöntem, usul, tarz'' manalarına gelir. Tarikatlar Allah'a gitmek için bir yoldur, bir mecburiyet değildir şeklinde yumuşak izahlarla tarikat bağlılığını açıklayan tarikatçılar vardır. Fakat birçok tarikatçı ''Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır.'' uydurma hadisiyle tarikata girmeyi, tarikatın şeyhini mürşit kabul etmeyi dini bir vecibe, kurtuluşun bir şartı gibi sunmaktadır. Şimdi sormak lazım yüzlerce yıl tarikatların yokluğunda Müslümanlar eksik Müslümanlar olarak mı yaşadılar? Tarikat şeyhlerinin yaygın olmadığı bu dönemde Müslümanların mürşidi şeytan mıydı?Kuran'ın izahları bu yıllara kadar Müslümanların manevi gelişimine rehberlik etmekte yetersiz mi kaldı ki tarikatlara ihtiyaç doğdu?

    Kuran'a göre Kuran din adına her şeyi açıklamaktadır. Peygamber'imiz ise Kuran'ın uymamız konusunda kefil olduğu tek insandır. Oysa tarikatların ürettiği birçok şeyh tartışılmaz kişi ilan edilmiş, bu şeyhlerin etrafındakiler kurtulanlar, diğer kimseler cehennemlik olanlar olarak sınıflandırılmış, bu şahıslara uymak dinin en önemli şartı gibi kabul ettirilmeye çalışılmıştır.

    Bu tarikatların birçok liderinin Mehdi veya isa ilan edilmesi sadece geçmişteki tarikatların değil, günümüzdeki birçok tarikatın da bir gerçeğidir. Her şehirde, kasabada veya mahallede bahsettiğimiz tiplere rastlayabiliriz. Bunların çoğu paranoyak hezeyanları olan, insanların hem ruh dünyasını, hem de kesesini zarara uğratan kişilerdir. Bu tavırlarıyla Kuran'ın bize anlattığı sahtekar Musevi ve Hıristiyan din adamlarının dinimizdeki karşılığı bu şeyhlerdir.

    ilgili ayet:

    Hahamlardan ve rahiplerden birçoğu halkın mallarını uydurma yollarla yerler.

    9- Tevbe Suresi 34
    2 ...
  2. 2.
  3. Tarikatlarda kullanılan bazı temel deyimlerin Kuran'daki kullanılışlarına baktığımızda, aradaki uçuk farkı, alakasızlığı farkederiz.

    Örneğin:

    ''şeyh'' kelimesi Kuran'da ''ihtiyar adam'' manasında kullanılmıştır (Bakınız 11-Hud Suresi 72, 12-Yusuf Suresi 78, 28-Kasas Suresi 23,40-Mümin Suresi 67). Kuran-ı Kerim'de ''veli'' kelimesi ise ''dost, yakın'' gibi manalarda kullanılır.

    ''Evliya'' kelimesiyse bu kelimenin çoğuludur. Kuran'a göre her Müslüman Allah'ın velisidir, Allah da onların velisidir (Bakınız 2-Bakara Suresi 257,3Ali imran Suresi 68, 5-Maide Suresi 55, 7-Araf Suresi 196,9-Tevbe Suresi 71). Kafirler ise şeytanın velisidir, tüm kafirler de birbirinin velisidirler (Bakınız 4-Nisa Suresi 119, 4-Nisa Suresi 76, 7-Araf Suresi 27, 16-Nahl Suresi 16). Mutlak anlamda gerçek dost sadece Allah'tır. Tüm dostlar ona nispetledir. O halde ondan başka gerçek veli yoktur (Bakınız 2-Bakara Suresi 107, 9-Tevbe Suresi 116, 25-Furkan Suresi 18, 39-Zümer Suresi 3, 42-Şura Suresi 9).

    Görüldüğü gibi Kuran'da 80'den fazla yerde geçen ''veli'' veya ''evliya'' kelimeleri hiçbir yerde günümüzde halka takdim edilen süpermen insanlar manasında kullanılmamıştır. Bu evliyaların, şeyhlerin gösterdiği olağanüstü haller manasında ''keramet'' kelimesinin kullanıldığına da Kuran'da rastlamıyoruz. Bu kelimeyle aynı ''KRM'' kökünden bir çok fiil Kuran'da geçer ve bu kelimelerle Allah'ın cömertliği, verdiği rızıkların bolluğu anlatılır ama süper adamların süper olağanüstülükleri anlatılmaz (Bakınız 27-Neml Suresi 40, 8-Enfal Suresi 4, 17-isra Suresi 70, 36-Yasin Suresi 11).
    1 ...
  4. 3.
  5. kendi acziyetlerini bir dini grup altına sığınarak tatmin eden insanlar topluluğu.

    işin ilginci bu ruhban batıllığın islamda da yeri yok.

    bunu engellemenin ön koşulu ise özgüveni tam, fikri hür, vicdanı hür bireyler yetiştirmek.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük