bernand shaw muhalif bir oyun sahneye koymuş ve (adını hatırlayamadığım) oyunda eleştirdiği üst düzey bir bürokratı da oyununa davet etmiş. davetiye ye şu notu da eklemiş ''bu davetiye iki kişiliktir. bir arkadaşınızı da alıp gelebilirsiniz, tabii arkadaşınız varsa''
oyunun sahneye konduğu ilk gün öndeki iki koltuk boşmuş. bernand shaw bunu beklediğinden hiç şaşırmamış. oyun oynandığı sırada ise bir adam bernand shaw bir mektup getirmiş. mektup da ise şunlar yazılıymış: ''nazik davetinize çok teşekkür ederim. işlerimin yoğunluğu nedeniyle oyununuzun bu ilk gösterimine katılamıyorum, ama ikinci gösterime arkadaşımla birlikte geleceğim. tabii ikincisi olursa.''
bir gün iran şahı osmanlı hükümdarı yavuz sultan selim'e içinde altınlar, değerli eşyalar bulunan bir sandık yaptırıp gönderir. padişahın huzuruna getirilen sandık açılır ve hediyeler ile beraber etrafa nedeni anlaşılmayan pis bir koku yayılır. sandığın sonuna bakıldığında kokunun nedeni anlaşılır.iran şahı gönderdiği sandığın altına insan dışkısı yerleştirmiştir.
aradan bi kaç gün geçer ve bu kez yavuz sultan selim iran şahına içinde değerli eşyalar ve ipekler bulunan bir sandık gönderir. iran şahı sandığı açtığında değerli eşyalarla beraber etrafa çok güzel bir koku yayılır. sandığın sonunda ise bir gül lokumu ve bir pusula vardır. iran şahı bu duruma çok şaşırır,pusulada yazan nota bakar ve o notta şu cümle yazmaktadır:
herkes yediğini ikram eder.
dede korkut birgün elma toplarken kafasına bir ayva düşmüş. Sonra hızlıca ve çıplak bir şekilde hamamdan dışarıya çıkmış. "benim için büyük ama insanlık için küçük bir adım" diye bağırmış.
11. yüzyılda halep prensine* bağlı antakya valisinin sekreteri, iki müslüman gemisinin tüm mürettebatıyla battığını efendisi adına prense şu şekilde iletmiştir;
Esirgeyen ve bağışlayan allah adına. allah prense kuvvet versin ki iki kayık, yani iki gemi, girdap, yani dalgalar yüzünden, devrildi, yani battı ve herkes kayboldu, yani öldü.
halep prensi valisini şu şekilde yanıtlamış;
mektubun bize geldi, yani ulaştı ve biz onu anladık, yani okuduk. sekreterini döv, yani ona vur ve yerine başkasını getir, yani onu kov. çünkü o ahmak, yani aptaldır. hoşçakal, yani mektup bitti.
Bir gün iki adam bir yolculukta imiş. Dere değe düz gitmişler gecenin birinde yolları koca mezarlığın içinden geçiyormuş. Biri korkmuş dolanalım etrafını demiş ama diğeri onu ikna edip mezarlıktan geçirmiş. Git git bitirememişler mezarlığı en son biri demişki benim çok fena kakam geldi. Diğeri benimde demiş. Geçmiş bi mezarın yanına yan yana sıçmışlar. Tam kalkarken ilerden bir atlı gelmiş. Ne yapıyonuz lan siz burda demiş ve adamlar hiç bişey diye cevap vermiş. Bunun üzerine atlı arkadaki bokları görüp burası mezarlık sıçacak başka biyer bulamadınız mı, yeyin lan çabuk onları demiş. Adamlar korkmuş ve yemeye başlamışlar. Biri yemiş bitirmiş ama diğeri fazla yiyememiş, arkadaşına dönerek yiyemiyom yardım ette hemence bitsin demiş. Arkadaşıda ona banane yiyeceğin kadar sıçaydın demiş.