işçi sınıfıdır. sınıfı özel mülkiyet zeminine basmadığı için bu tür yapısal bir özürle zedelenmiş değildir. Böylece ufkunu daraltan yapısal bir engel olmadığı gibi, mücadelesi doğallıkla sermayeyi ve mülkiyeti doğrudan karşısına alma eğilimi gösterir. Tarihteki tüm işçi sınıfı mücadelelerinin gösterdiği gibi, mücadelenin yeterli ölçüde kızgınlaştığı her durumda, temel toplumsal sorun olan üretim araçları üzerindeki mülkiyet sorunu gündeme gelmiştir. Birçok durumda işçiler basit ve mütevazı taleplerle yola çıktıkları halde mülkiyet duvarına toslama ve eğer koşullar müsaitse bu duvarda gedikler açma ve yer yer onu yıkma ve hatta ortadan kaldırma noktasına varmışlardır. Boşuna değil burjuva düzenin sözcülerinin vaktiyle, her grevin ardında devrim ejderhası yatar sözünü etmeleri.
Çok büyük ölçeken baktığımız zaman bu grubu "ezilen sınıf" diye adlandırabiliriz. Önemli olan işçi olması, burjuva olması, köle olması değildir, ön koşul ezilmektir, zaten hayatından memnun olanlar asla devrim yapmaz, ezenlerin devrime ihtiyacı yoktur, devrimden çıkarı da yoktur.
klasik marksist geleneğe göre hala işçi sınıfıdır. hardt ve negri ise sömürünün birçok sınıfa veya toplumsal kesime yayıldığı, kapitalizme karşı verilecek mücadelenin de bu sınıfların üzerinden gelişebileceğini söylerler. latin amerika'da gözlenen son gelişmeler de bu teoriyi bir ölçüde destekliyor; dayanışmacı bir eksende 'kaybedenler'in bir araya gelmesidir mücadele hattı.
tarihin en başarılı sınıfı an itibariyle burjuva sınıfıdır. feodaliteyi ve kiliseyi vakt-i zamanında işçileri peşine takarak takalaya getirmiş. daha sonra uyanan proleterleri bi şekilde tekrar derin uykusuna döndürmüş, tarihte hiç bir kralın hayal edemeyeceği büyüklükte 2 büyük dünya savaşı çıkarıp bu ortamdan da elini kuvvetlendirerek çıkmış, günümüzde de ulus devletleri ortadan kaldırmaya uğraşan ve nispeten başarılı olan bir sınıftır kendileri.